"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mutluluğun formülü

Ece İrem Toros
20 Ocak 2019, Pazar
Beklentiler ve mutluluk. Bu iki kelimenin birbirine zincirlenmiş olduğunu görebilirsiniz. Hayattan beklentilerimiz, ailemizden beklentilerimiz, arkadaşlarımızdan beklentilerimizden, okuldan, evden, işten...

Saymakla bitmeyen beklentilerimiz mevcut. Bu beklentilerimizin bağlı olduğu zinciri düşünelim. Gerçekleşen beklentilerimiz beraberinde mutluluk getiriyor, gerçekleşmeyen beklentilerimiz ise kapılarını mutsuzluğa aralıyor. Peki beklentiler ve mutluluk bu kadar bağlı mı birbirine? Ya da şu soruyu soralım, beklentiler ve mutluluk bu kadar birbirine bağlı olmalı mı?

Günümüz toplumunda dayatılmaya çalışılan mutluluk algısını düşünelim. Genel mânada hazlar üzerine kurulmuştur ve anlık bir durumu ifade eder. Yani mutluluk anlık bir durumdur ve haz duyulan şeyler yaşayarak elde edilebilir. Meselâ o an annenizden övgü dolu bir cümle bekliyorsunuzdur ve annenizden bu cümleyi duydunuz. Beklentiniz karşılandı ve haz duygunuz tatmin edildi o zaman mutlusunuzdur. Ya da almak istediğiniz çok pahalı bir ayakkabıyı düşünün. Beklentiniz o ayakkabıyı alabilmek. Eğer ayakkabıyı alırsanız o anlık mutluluğu yaşarsınız. Peki ihtiyacınız var mıydı? 

Gerekli miydi? Siz bunları düşünmeden ayakkabıyı alma üzerine odaklanırsınız, çünkü anlık haz bütün bu soruların cevaplarından daha önemlidir.

Ene bahsinde geçen şu cümleyi hatırlayalım:  “Zulmetsiz, daimî bir ziya bilinmez ve hissedilmez. Ne vakit hakikî veya vehmi bir karanlıkla bir hat çekilse, o vakit bilinir. “Mutluluk içinde aynı durum söz konusudur. Mutlak bir mutluluğu kimse istemez, çünkü değerli değildir. Asıl değerli olan mutluluk arkasında çaba, emek, gözyaşı olan mutluluktur. Anlık tatmin edilmiş mutluluk duygusunun sizin için bir önemi olmayacaktır.

Günümüzdeki beklenti ve mutluluk zincirini biraz daha detaylı düşünürsek, insanların maddî beklentileri hayli artmış durumda. Bu maddî beklentileri karşılamak için iş yerlerinde daha fazla vakit geçirmeye başladı artık insanlar. Mutluluklarını bağdaştırdıkları arabalara binebilmek, istedikleri restorantlarda yemek yiyebilmek, o markanın kıyafetlerini giyebilmek için daha fazla çalışmak zorundalar. Daha fazla çalışan insanların ise ailelerine sevdiklerine ayırdıkları vakit azalmaya başlıyor. Azalan sevgi bağı ise yeniden maddî hazlarla tatmin edilmeye çalışılıyor.

Peki asıl beklenti ne olmalı? Asıl mutluluk nedir? İnsanın asıl beklentisi rıza-i İlâhî olmalı. İnsan amellerinde ne kadar çok rıza-i İlâhîyi maksat yaparsa mutluğu o derece artıyor. İnsanlardan beklenti içinde olmayınca, karşılık beklemeyince mutlu olmaya başlıyor insan.

Asıl mutluluk bize sınır konulmadan verilmiş üç kuvvemizi vasat mertebede tutabilmekten geçiyor. Kuvve-i akliye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i şeheviye duygusunu insan ne derece vasat mertebede tutarsa o derece mutlu oluyor. 

Şöyle bir örnek verebiliriz hayatında öfke duygusunu kontrol edemeyen bir insan sizce ne derece mutludur? Ya olur olmadık sinirlenip hayatını mahvediyordur ya da asla öfkelenmeyip hayatını mahvediyordur. Eğer mutluluğa doğru gitmek istiyorsak vasat mertebeden ayrılmamalıyız.

Hayatımızda beklentiler ve mutluluk kavramlarını yeniden tanımlamayı deneyelim. Bize dayatılanın dışında İslâmiyetin bizden istediği ölçüde yaşadığımız zaman gerçek mutluluğun geldiğini görebiliriz.

Mutluluk ve şükür bağlantısını unutmamaya gayret gösterelim. Şu an içinde bulunduğum hal benim için en iyisi Cenab-ı Allah benim için şu an bunu yarattıysa bundan daha iyisi olmaz düşüncesini hayatımıza yerleştirmeye çalışalım. İçinde bulunduğu halin en iyisi olduğunu bilen bir insan zaten mutsuz olmayacaktır.

Son olarak şunu unutmamalıyız. Her zaman mutlu olmak zorunda değiliz. İmtihan dünyasında yaşıyoruz. Elbette o an hoşnut olmadığımız durumlarla karşılaşacağız. Önemli olan o zorluğa yüklediğimiz anlam. Güzel gören güzel düşünür kaidesince bilmeliyiz ki o zorluğun içinde de güzellikler saklanmış. Her şey zıttıyla bilinir kaidesince bilmeyiz ki mutluluğumuz bir anlam kazanır.

Mutluluğun formülünü için Risale-i Nurlar en güzel rehberimiz. “Birinci düsturunuz: Ameliniz de rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün Dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. “Bu cümleyi hayatında maksat edinmiş bir insan için mutsuzlukta, depresyonda çok uzaklarda kalmıştır. 

Cenab-ı Hak bizleri asıl gayesi rıza-ı İlâhî olan, İslâm’ın emirleri doğrultusunda yaşayan kullarından eylesin inşallah, amin.

Okunma Sayısı: 4170
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı