Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Kuraklık ve harp belâsı



Türkiye, son yılların en sıcak ve en kurak mevsimini yaşıyor. Bazı bölgelerde nehirlerin kurumaya, göllerin de çölleşmeye başladığına dair haberler geliyor.

Bu fevkalâde düşündürücü halin, fizikî sebepleri yanında mutlaka bir de kaderî hikmet ciheti vardır.

Komşu ve kardeş ülkelerde durmak bilmeyen ve her an Türkiye'ye sıçrama tehlikesi arz eden bir de harp belâsı vardır ki, bütün bunları durup düşünmeden edemiyorsunuz: İçerde ve dışarda neler oluyor? Bütün bu olup bitenler ne mânâya geliyor?

İsabetli yorumlar

Risâle-i Nur'daki muhtelif mektuplardan, bahislerden anlıyoruz ki, bu Kur'ânî eserlerin Türkiye'mizin her tarafında okunuyor olması, tahkikî imanın yerleşmesine sebep olduğu gibi, aynı zamanda bir nevi sadaka hükmüne geçerek, ülkemizin savaş gibi umumî belâlardan kurtulmasına da bir vesiledir.

Bundan dolayıdır ki, Risâle-i Nur'un Anadolu'da kökleştiği 1930'lu-40'lı yıllardan bu yana, dünyada ve hatta komşu topraklarda mükerrer defa vuku bulan savaşlar, Anadolu topraklarına sıçrama istidadı bulamadı.

Meselâ, II. Dünya Savaşı (1939–45) esnasında, Alman Orduları Bulgaristan'ı da işgal ederek Trakya hududuna geldiği ve bu bölgede seferberlik ilan edildiği halde, Türkiye yine mahfuz kaldı. Türk hükümeti 1945'te savaşa girmeye karar verdiğinde ise, aniden hiç hesapta olmayan bir gelişme vuku buldu; Uzak Doğu'da peşpeşe atom bombaları patladı ve savaşa son vermek mecburiyetinde kalındı.

Öte yandan Türkiye, İran'da, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Mısır'da defalarca yaşanan savaş belâsına da bulaşmadı, daima mahfuz kaldı. Son yıllarda, bir defasında tam bulaşacakken, 1 Mart tezkeresi sürpriziyle, dış merkezli hesaplar yine altüst oldu ve Türkiye savaşa girmemiş oldu.

Son altmış-yetmiş yıldır yaşanan bu realiteyi, Üstad Bediüzzaman'ın vaktiyle şu şekilde yorumladığını görmekteyiz:

"Sadaka belâyı def ettiği gibi, Risâle-i Nur Anadolu’dan âfât-ı semaviye ve arziyenin def ve ref’ine vesiledir.

"Evet, Risâle-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tokatından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü, zaaf-ı imandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risâle-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlahiye tarafından vesile oldu." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 163.)

Aynı hakikate bir başka eserinde de temas eden Üstad Bediüzzaman, Ve'l–Asr Sûresinden çıkardığı işarî mânâ ile, yine aynı tarz bir izahatta bulunuyor. Şöyle ki:

"Evet, âlem-i İslâmın, bu asrın en büyük hasâreti olan bu dehşetli İkinci Harb-i Umumîden kurtulmasının sebebi, Kur’ân’dan gelen iman ve âmâl-i saliha olduğu gibi...

"Anadolu’nun bir meydan-ı harp olmamasının sebebi, (İlle'l–lezîne âmenu/"İman edenler müstesna") kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanın kalblerine tahkiki bir tarzda ders veren Risâle-i Nur olduğunu, pek çok emareler ve şakirtlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder."

Kastamonu Lâhikası sayfa 158'de yer alan bu müstesnâ yorumla içiçe olarak, ayrıca dahilde çekilen açlık, darlık, kıtlık, kuraklık ve özellikle "kaht û galâ" şeklinde özetlenen sıkıntı ve musibetlere de değinen Bediüzzaman Hazretleri, bu dahilî sıkıntının sebebini şu iki cümlede özetliyor:

1) Ve'l–Asr Sûresindeki "lefî husrin" âyetinin mânâsı, o hasâretin de sebeb-i yegânesi, küfür ve küfran, şükürsüzlük, yani imansızlık, fısk ve sefahet olduğunu gösterdi.

2) Fakirlere gelen acı, açlık ve kahtın sebebi dahi, orucun tatlı açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasâret ve zayiatın sebebi de, zekât yerinde ihtikâr (tefecilik/karaborsaclık) etmeleridir.

Savaş yok, kurarlık var

Türkiye'nin Lübnan'a bir miktar asker göndermesi ihtimali, haliyle beraberinde savaşa girme ihtimalini de doğuruyor.

Bu noktada müsterih olmak lâzım. Çünkü, Türkiye'nin her tarafında Risâle-i Nur okunuyor. Okunan eserler, tahkiki iman dersleri veriyor. Okuyan ve dinleyenler, sefahete gidenlerin, şükürsüzlükte boğulanların aksine, iman ve hidayet dairesine giriyor, takvâ sahibi olup salih ameller işliyor.

Ne yazık ki, aynı durumun Lübnan, Filistin ve hatta Irak için de geçerli olduğunu söyleyemiyoruz. Sadaka hükmüne geçen Risâle-i Nur'dan haberdar olmayan, dolayısıyla okumayan o diyardaki insanların kendilerine göre bir İslâmî hayat tarzları var. O hayat tarzı ise, zalimleri durdurmaya, zulümlerini bertaraf etmeye yetmiyor.

Türkiye'de ise, yukarıda ifade edildiği gibi, Anadolu bir harp meydanına dönüşmüyor; ancak, işlenen fısk ve sefahet, yaşanan küfür ve dalâlet sebebiyle, zaman zaman kıtlık, kuraklık ve bereketsizlik gibi sıkıntılara düçâr olunuyor.

Cenâb-ı Hak, bizleri daha beter durumlardan muhafaza buyursun.

Günün Tarihi

Trablusgarp Fatihi: Turgut Reis

14 Ağustos 1551: Barbaros Hayreddin Paşadan sonra en büyük Osmanlı denizcisi olarak bilinen Turgut Reis, kumandası altındaki kuvvetlerin yardımıyla Trablusgarb'ı (Libya) fethederek teslim aldı.

Kısa biyografisi:

Turgut Reis, 1485 senesinde Menteşe (Muğla) Sancağının bir köyünde doğdu. Veli isminde bir çiftçinin oğludur. Gençliğinden itibaren askerlik mesleğine bir merakı vardı.

Bu sebeple, Menteşe kıyılarından levent toplayan Hızır Reisin (Barbaros'un) kurmayları tarafından seçilerek, Cezayir leventleri arasına alındı.

Zamanla pek çok savaşta gösterdiği cesaret ve silâh kullanmadaki ustalığıyla dikkati çekti; nihayet Barbaros’un da takdirini kazandı ve bilâhare reis oldu.

Barbaros'un hizmetine girdikten sonra, Preveze deniz savaşına katıldı. Orada yedek donanmayı kumanda etti.

Dalmaçya kıyılarındaki bazı kaleleri geri aldı. 1540'da Korsika'da bulunduğu sırada, Cenovalılara esir düştü ve üç yıl kadar süreyle bir gemide forsa olarak kaldı. 1543'de Cenova'yı kuşatan Barbaros tarafından kurtarıldı.

Napoli körfezindeki İspanyol gemilerini batırdı. Cerbe adasını kendisine üs yaptı. İspanyollar daha sonra Cerbe adasını kuşattılarsa da Turgut Reis'i ele geçiremediler.

Turgut Reis, bundan sonra Fas limanlarına üslendi. 1551'de İstanbul'a çağrıldı ve kendisine Karlı ili sancakbeyliği verildi. Trablusgarb'ın fethi ile görevlendirilen Turgut Reis, burayı da fazla zorlanmadan aldı.

1554 yılında Trablusgarb Beylerbeyliğine getirildi. Cerbe Savaşı'na katıldı. Malta kuşatması sırasında kaleden atılan bir mermi ile şehid oldu (1565) ve Trablusgarb'daki türbesine defnedildi.

Taziye ve geçmiş olsun

Aziz hemşehrim, değerli arkadaşım Van İl Millî Eğitim Müdürü Yahya Yıldız'ın müessif bir kaza geçirdiğini, Batman yakınlarında meydana gelen trafik kazasında ağabeyi Bahattin Beyin vefat ettiğini, eşi Berrin Hanımın da yaralandığını teessürle duymuş bulunmaktayım. Kederli Yıldız ailesine geçmiş olsun der, taziyetlerimi sunarım. M.L.S.

15.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.08.2006) - Ara notları

  (29.07.2006) - Ve, "Tayyar Lâhikası"

  (28.07.2006) - Kadim dostları onu unutmadı

  (27.07.2006) - "Kızım ben ölmedim; taziyeleri kessinler"

  (26.07.2006) - "Beni Risâle-i Nur terbiye etti"

  (25.07.2006) - Adeta bir "gizli kutup" gibi

  (24.07.2006) - Hayret! Cesette hiç bozulma, çürüme yok

  (23.07.2006) - Dokuz ay sonra gelen 'mezar nakli' kararı

  (22.07.2006) - Son nefesine kadar 'Yâ Hayy!..' diyordu

  (21.07.2006) - Himmet ve hamiyet sahibiydi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004