Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

S. Bahaddin YAŞAR

Çocuk yetiştirenlerin dikkatine...



(Yap-boz-yorul)

Çözümsüzlük diye bir şey yok

Çocuklarla yaşanan problemler karşısında, adı konmamış problemlere karşı, adı konmuş bir ‘çözüm dairesi’, problemi çözmede işimizi kolaylaştıracaktır. Çocukla ilgili olan bir meseleyi, meseleyi ortaya çıkaran çocukla birlikte müzakere edip, yanlışları-doğruları konuşup bir karara bağlamak isabetli olacaktır.

Konuyu “çözüm dairesi”nde ele alırken, ‘uygula’yıcı çocuğun da bulunması, alınacak kararı ve uygulanacak emri benimsemesi anlamında önem arz edecektir. Hatta kendi ağzından meseleyi ve çözüm teklifini dikte etmesi, yine kararı uygulama noktasında kolaylık taşıyacaktır. Belki kendisinin sunacağı çöteklifi, uygulamada çok daha kolay olacaktır.

Doğru davranışlar kazanma noktasında yetişkinin desteğine ihtiyaç vardır. Yani ona konuyu değişik yönleriyle anlatmak ve içinden doğru olan davranışları kendisinin seçmesini beklemek, doğru olan olacaktır.

Aranızdaki mesafeyi ne açıyor, tesbit lâzım

Mutlu, başarılı ve size yakın olan bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız, aranızdaki mesafeyi açacağına inandığınız şeyleri yapmamak, en güzel çözümdür. Çocuk ile anne-babanın arasının açılmasını netice verecek davranışlar bellidir.

Çocuğun tenkit edilmesi, bir şeylerle tehdit edilmesi, davranışlarından şikâyetçi olunması, arkadaşları yanında veya tek başına aşağılanması, sürekli cezalandırmalara muhatap olması veya kandırılması, güven kaybına uğratılması gibi insanlar arası ilişkiyi zedeleyen davranışlardan uzak durulması gerekmektedir.

Büyükanne ve büyükbabaların torunlarına nasıl davrandıklarına bakıldığında, onların torunlarına verdikleri cevaplarda ‘hayır, olamaz, mümkün değil’ gibi olumsuzluklar bulmak mümkün değildir. Böyle olunca ilişkilerde bir olumsuzluk, aradaki mesafenin açılması gibi bir durum ile karşılaşılmaz.

Yapabileceğimiz çok önemli bir şey

Çocukları her alanda belli bir noktanın üzerinde zorlamak yerine, yardım etmek ve destek olmak gibi bir tavır içerisinde olmak çok daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Çünkü zorlamanın belli bir noktadan sonra hiçbir olumlu etkisi kalmamaktadır. Zaten artık bu noktadan sonra her türlü seçimlerini anne baba kontrolünde yapmamaktadırlar.

Peki yapılabilecek şey nedir; karar aşamasına gelmiş oğul ya da kız ile yapılabilecek en önemli şey, meseleyi ortaya koyup, neden ona katıldığımızı/katılmadığımızı söylemektir. Ona katılmadığımız şeyler konusunda, yapacakları için ona destek vermeyeceğimizi, çünkü bunun her iki tarafı da incitici olacağını belirtmektir.

Buna rağmen çocuk sizin iştirak etmediğiniz bir konuda adım atmaya devam edecekse, yine de ilişkilerin devam etmesinin gerekliliği unutulmamalıdır. İletişim köprüsünü yıkmak diye bir seçenek bulunmamaktadır.

İlişki, daima ‘haklı’ olmanın önüne geçer

Baba olarak bir konuda çok haklısınız, ama çocuğunuzla olan ilişkileriniz bozulmuşsa, bu haklı olmak çok bir anlam taşımayacaktır. Önemli olan çocuğunuzun da sizin haklı olduğunuza inandırılması ve ikna edilmesidir.

Çocuğun yapması gerekenleri yüksek sesle ve sert bir tonda söylemekten kaçınmak, tavsiyelerimizi, teklif eden bir edayla sunmak, çok daha müsbet sonuçlar ihtiva edecektir.

Çocuğun kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmalı. Çünkü kendilerinin sürekli kontrol ediliyor olduğu hissi, işlerinde başarılı olsalar bile, onların anne babadan uzaklaşmalarını netice verecektir.

Çocuklarımız için doğru olanı bizim bildiğimizi düşünerek onlara bazı ödül ve cezalar veriyoruz. Bunları yapmaktaki amacımız, çocuklarımıza doğru olduğuna inandığımız şeyleri yaptırmaktır. Bunları yaptırırken, cezaya yer olmadan, bol bol sevginin sunulması tavsiye edilendir. Cezanın, çocuk üzerinde kalıcı bir etki yapmadığından bahsedilmektedir.

Çocuklar, hayat antrenmanlarını ebeveyni ile yapmaktadırlar. Büyük olarak hatalı iseniz hatanızı kabul etmek, onlar için etkili bir hayat dersi olacaktır.

Güven meselesi işi bitiriyor

İlişkilerin temelinde güven vardır. Çözüm dairesini güçlü kılan şey, güvendir. Çocuk, güveniyorsa sizi dinleyecektir. Bununla birlikte bir kararın uygulanması gerekiyor ise, kararlı olmak yeterli olacaktır. Bunun için tehditler savurmaya ve cezalara gerek yoktur.

Mümkün olduğu kadar çok esnek davranışlarda bulunmak gerekiyor. Meselâ yemek yeme ile ilgili bir problem var ise, tartışmadan, dil dökmeden ve de tatlı sözlerle kandırmaya çalışmadan sonucu beklemek daha doğrudur. Acıktığında zaten gerekli mesajı almış olacaktır.

Çocuğun, bir şey yapması veya yapmaması gerektiğinde, kendisinin düşünmesini sağlamak, vereceğimiz emirlerden daha önemli olacaktır.

Çocukta daima bir yerimiz vardır. Önemli olan bunun ne kadar güçlü olduğudur. Çocuk belli bir yaşa geldiğinde, bazı konularda büyüklere danışmayı ihtiyaç hissedecektir.

İleride olabilecek ayrılıklar için, yatırım

Ergenlik dönemi çocuklarda çok hassas bir dönemdir. Bu dönem çocuğunda sevgi ihtiyacı hat safhadadır. Onlarla ilişkilerde bol bol gülmek, bol bol konuşmak, gülerek birlikte bir şeyler yapmak çok sağlam bir davranış altyapısı oluşturacaktır.

Bütün bu özverili davranışlar ve içten ilişkiler ileride aranızda çıkabilecek ciddî fikir ayrılıklarını önlemek için birer yatırım olacaktır.

‘Anlatılanlardan, çocuğa hiç karışmayın, ne yaparsa yapsın’ çıkmıyor. Ona kendi iç dinamiklerini kullanmasında yardımcı olun ve destekleyin çıkmaktadır.

Onlara,—bizim düşündüğümüz—tek davranış olan, ‘şunu yap’ tan ziyade; ‘seçeneklerden seç’ demeyi başarabilmek; onun da görüşüne baş vurmak, işi bizzat yapacak olanın da adam yerine koyması, hem peygamberi ölçülere uygun, hem de insan eğitimini amaçlayan ölçülerle (bilimle) örtüşen bir sonuçtur.

Belki de biz insanların yaptığı şuna benziyor; bozuyoruz, sonra yapmaya çalışıyoruz. Buna da gücümüz çoğu kere yetmiyor. Oysaki başta Sünnet-i Seniyye ölçüleri ortaya konsa ve uygulansa, bu kadar ‘yap-boz-yorul’ lara hiç gerek kalmayacak.

04.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.10.2006) - “Bana yardım edin” mesajı

  (21.10.2006) - Hayat ‘onlar’la anlamlı

  (14.10.2006) - Belirleyiciler

  (07.10.2006) - Gideceğin yere ‘ümit’ de götür

  (30.09.2006) - İslâmiyet zaten ‘insaniyeti’ de içerir

  (23.09.2006) - Ayılma zamanı

  (16.09.2006) - Nasıl bir ‘görüntü’ taşıyoruz?

  (10.09.2006) - Çocuklar bizim ama davranışları kimin?

  (02.09.2006) - Yaz yazıları

  (26.08.2006) - Aile meclisi kararları ve sonuçları!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004