Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Cennet Bahçesinin Bülbül'ü



Geçtiğimiz hafta 93 yaşında vefat eden Barla'lı Hüseyin Bülbül Ağabeyle, bundan 11 sene evvel, 1995'in Ağustos ayı başlarında Barla'nın Çam Dağında görüştük.

O dağda, bir gün sabahtan akşama kadar birlikte gezip dolaşarak sohbet ettik ve Üstad Bediüzzaman'la alâkalı orijinal hatıralarını dinleyip not ettik.

Eylül ayı başlarında ise, o hatıraları gazetemizde "Barla Dağlarında" başlığıyla uzun uzadıya neşrettik.

Sonraki yıllarda, Hüseyin Ağabeyle iki–üç defa daha ama bu kez Ankara'da görüşme fırsatını bulduk. Evinde ziyaret ederek, ondan yeni bazı hatıraları dinledik.

Onun vefat haberini alınca, bütün o hatıralar gözlerimizin önünde birer birer yeniden canlanıverdi.

Kendisine Cenâb–ı Hak'tan ganî ganî rahmet ve mağfiret dileyerek, bilvesile birkaç hatırasına kısaca temas etmek istiyoruz.

Sıddık Süleyman yolunda

Barlalı Sıddık Süleyman Kervancı'nın hemşirezâdesi, yani öz yeğeni olan Hüseyin Bülbül, 1913 doğumludur.

Kendi ifadesiyle, Üstad Bediüzzaman 1926'da sürgün olarak Barla'ya ilk geldiğinde, henüz 13–14 yaşlarındadır.

Dayısı Sıddık Süleyman'ın Üstad Bediüzzaman'la olan samimî tanışma ve kaynaşma faslından sonra, o da Nur hizmetinin içine girer.

Hatta, zaman zaman Hz. Üstad'a refakat ederek birlikte Çam Dağına giderler. Günlerce orada kalırlar.

O tarihten 1934 yılına kadar da sıklıkla görüşen ve Üstad'ın hizmetinde bulunan Hüseyin Bülbül, zahirî ayrılıktan sonra da Nur hizmetine aynı ihlâs ve sadâkatle devam eder.

Üstad Bediüzzaman, aradan uzun yıllar geçtikten sonra da kendisiyle irtibatı Hüseyin Bülbül'den Emirdağ Lâhikasındaki bir mektubunda şu sözlerle bahseder: "Sabri'nin mektubu içinde, ben Barla da iken bana çok hizmet eden ve çok defa hatırıma gelen Sıddık Süleyman'ın hemşirezadesi Hüseyin'in mektubu beni çok sevindirdi. Hem onun hakkındaki merakımı izale eyledi. Maşaallah, tam Sıddık Süleyman'ın mahiyetinde eski alâkadarlığını muhafaza ediyor." (Emirdağ Lâhikası, s: 196)

Cennet bahsinin şahidi

Bilindiği gibi 28. Söz,"Cennet bahsi"dir. Hüseyin Ağabey'in anlattığına göre, bu bahis, o zamana kadar ismi "Dere Bahçesi" olan şimdiki "Cennet Bahçesi"nde telif edildi.

Kendisi, o ânın şahidi olup kâtipleri bizzat çağıran kişidir. Bize şunları anlattı: "Telif ânı geldiğinde, Üstad Hazretleri, adeta yüksek bir gerilim içine girerdi. Alın damarları alabildiğine şişerdi. İşte, öyle bir anda hemen gidip iki kâtibi çağırdım. Geldiler ve yaklaşık bir saat içinde 28. Söz'ü baştan sona yazdılar. Teliften sonra Üstad'ın bir hayli rahatladığını ve yüzündeki damarların da kaybolduğunu gördüm."

Kendisi de Cennet Bahçesinin varisi, dolayısıyla sahibi olan Hüseyin Bülbül Ağabey, bu güzelim bahçeyi Barla'ya akın akın gelen ziyaretçilerin, misafirlerin istifadesine sunmakla büyük bahtiyarlık hissettiğini anlatıyordu.

Hüseyin Ağabeyin bizlere nakletmiş olduğu daha birçok hatırası var. Onları da çeşitli vesilelerle inşaallah sizlerle paylaşmayı arzu ediyoruz.

Günün Tarihi

Ateşkes, adım adım işgale dönüştü

22 Kasım 1918: Mondros Ateşkes Antlaşmasının (30 Ekim) ardından kafile kafile gelerek İstanbul'u kuşatan düşman (İtilâf) kuvvetleri, mektuplara ve gazetelere sansür uygulamaya başladı.

Mütareke (ateşkes) bahanesiyle başlayan işgal hareketi, adım adım geliştirildi.

İlk etapta İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan donanmasına bağlı yaklaşık 50 gemiden oluşan savaş filoları geldi.

İstanbul Boğazını tutan, hemen ardından limanlara yaklaşan bu gemilerden, karaya peyderpey asker çıkarıldı. Sözde mütareke askerinin karaya ayak basmasıyla birlikte işgal hadisesi de fiilen başlamış oldu. İstanbul işgaliyle eş zamanlı olarak, Anadolu'nun da birçok beldesi, yine aynı ülkelerin kuvvetleri tarafından işgal ve istilâ edilmeye başlandı.

Ancak, en kritik durum yine de İstanbul'daydı. Çünkü, burası hem merkez, hem de cephe savaşına imkân tanımayan bir konumdaydı.

Bu yüzden, İstanbul'daki direniş faaliyetleri silâhsız bir metodla yapıldı. Gizlice ve el altından yürütülen neşriyat ve nasihat hizmetleri, işgal güçlerinin taban bulmasını engellemiş oldu.

Bilinen bir gerçektir ki, bir işgal kuvveti, istenmediği yerde uzun müddet tutunamaz. İstanbul'u işgal edenler için de durum öyle oldu.

Sansür altındaki basın

Bu arada, bir noktaya daha dikkat çekmekte fayda var.

Meselâ, bazıları diyorlar ki: Bediüzzaman Said Nursî'nin de üyesi olduğu Müderrisin Cemiyeti adına İkdam gazetesinde Kuvva–yı Milliye hareketi aleyhine çıkan yazı, niçin sonradan tekzip edilmedi?

Esasında, o tarihte basılan gazetelerin ve hatta matbaaların, bütünüyle işgalcilerin sansürü ve kontrolü altında olduğu gerçeği düşünüldüğü takdirde, böyle bir suâlin ne kadar boş ve abes kaçtığı kendiliğinden anlaşılmış olur.

Zira, işgal komiserliğinin istemediği bir yazının "mütareke basını"nda yer bulması, o günkü şartlarda imkânsız bir realiteydi.

Konu hakkında fikir yürütülürken, bugünkü olağan duruma göre değil, o tarihteki olağanüstü şartları nazara almak gerekiyor.

22.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.11.2006) - Yasağa karşı yasak gösteri

  (20.11.2006) - "Kıbrıs Fatihi" palavrası

  (18.11.2006) - Tashih ve tasrih notları

  (17.11.2006) - Nurculuk tehlikesi (!)

  (16.11.2006) - Ecevit ve Nurcular

  (15.11.2006) - Değişim sinyalleri

  (14.11.2006) - Turkuaz'ın siyasî rengi

  (13.11.2006) - Başkent'e Kasım yolculuğu

  (11.11.2006) - "Bir buçuk" hikâyesi

  (10.11.2006) - Zıt yönlü mesajlar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004