Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Boşanmalar artarak devam ediyor



Bilmem farkında mısınız, ülkemizde boşanmalar, ayrılmalar aldı başını gidiyor. Ailevî sürtüşmeler, kavgalar gün geçtikçe artıyor, çözülemeyen problemler, zamanında halledilmeyen küçük meseleler gittikçe büyüyerek kronikleşiyor ve eşler çareyi ayrılmakta buluyor. Boşanma dâvâları arttıkça artıyor, mevcut aile mahkemelerine yenileri eklendiği halde, ihtiyaca kâfî gelmiyor.

Daha yeni evlenen ve hayatının baharındaki gençlerden tutun, artık ömrünün âhir kısmını yaşamakta olan, yıllarca bir yastıkta hayat geçiren yaşlı çiftlere varıncaya kadar her yaştan, her meslek grubundan insanlar geçimsizliğin çaresini hemencecik ayrılmakta buluyorlar. Aile mahkemelerinin önündeki kadınlı, erkekli insan kuyrukları bunu gösteriyor.

Türk aile yapısı nasıl ve neden bu hale geldi? Din adamlarımız, eğitimcilerimiz, sosyologlarımız, ilgili bakanlık bu konuda ne düşünüyor? Ülkenin geleceği için hiç de iyi sinyaller vermeyen bu tehlikeli gidiş ile alâkalı çözüme yönelik bir çalışmaları, bir tedbirleri var mı bilemiyorum.

Aslında belirli bazı kişi ve kurumdan öteye aklı başında her insanın, hepimizin bu duruma kafa yorması gerekiyor diye düşünüyorum. Gerçekten ne oldu bu insanlara? Ne oldu bu insanlara ki, her insanın bu dünyada bir nevî hususî Cenneti sayılan yuvalarını hemencecik yıkıyorlar? Bir hadis-i şerife göre, helâl bir iş olduğu halde Allah’ın en sevmediği iş boşanmadır. Evet ne oldu bu insanlara ki, Yüce Allah’ın hoş görmediği, sevmediği böyle bir çareye baş vuruyorlar?

Görünen şu ki, toplumdaki yozlaşma ve ahlâkî çöküntüden en fazla etkilenen, en çok bedel ödeyen kurumların başında aile kurumu geliyor. Manevî havanın bozulması, dinî değerlerin erozyona uğraması öncelikle aileleri tahrip ediyor.

Günah ve haramların bombardımanı altındaki ailelerin, buna karşı direnme ve mukavemet edebilme gücü, tek ve yegâne kaynağı dinî değerlerdir. Dinî değerlerin yeterince yaşanmadığı, hayata geçirilemediği toplumlarda ve dolayısıyla ailelerde, karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü ve muhabbet duyguları yaşanmıyor. Aile fertlerini birbirine bağlayan, birbirine kenetleyen bu nezih ve güzel duyguların yerini enaniyet, kıskançlık, bencillik gibi çirkin hasletler alıyor. Ve sonrasında sürtüşmeler, kavgalar ve daha sonra da ayrılmalar, boşanmalar...

Boşanmalardaki bir diğer sebep de, insanlarımızın dünyevîleşmesi... Manevî değerlerden uzak bir yaşantıdan sonra, bu asrın insanı, huzur ve saadeti, madde dediğimiz dünyalık eşyalarda aramaya yöneldi. Daha çok yeme-içme, daha çok gezip-tozma, daha pahalı giyinme gibi depdebeli, lüks bir hayatın arkasından koşmaya başladı. Enteresandır, böyle şatafatlı bir hayatı elde edenler de, edemeyenler de, özledikleri veya hayal ettikleri huzur ve mutluluğu bulamadılar maalesef.

Kadın da, erkek de, huzur ve mutluluğu birbirinden ayrı, ailenin sıcak çatısının uzağındaki mekânlarda aramaya başladılar. Bir çok çift için, ev, sırf bir otel veya öylesine uğranılan bir mekân oldu artık. Ailenin sıcak ortamında bir araya gelip yemek yemek, çay içmek, tatlı sohbetlerde bulunmak, sevinçleri ve mutlulukları paylaşmak, varsa problemleri çözmeye yönelik fikir teâtilerinde bulunmak, birbirinin gam ve kederlerine ortak olmak, fuzûlî, gereksiz meşgalelerden sayıldı bazı eşler için.

Bir insan kendi hür iradesiyle, bilerek ve isteyerek eş olarak seçtiği hayat arkadaşından bu derece uzak, bu kadar kayıtsız ve umursamaz bir hayat tarzını tercih eder, yalnızca kendi hayatını yaşamayı alışkanlık haline getirirse, böyle bir birlikteliğin hiçbir anlamının olmadığını, daha doğrusu bu çeşit bir evliliğin, samîmî bir eş olmanın çok ötesinde, fuzulî ve tekellüflü bir beraberlik olduğunu söylemeye bilmiyorum gerek var mı?

Ülkemizde boşanmaların çok çeşitli sebepleri var. Bunların hepsine böyle bir yazıda girip, sebep, sonuç ve çarelerini ifade edebilmek elbette imkânsız.

Görebildiğimiz kadarıyla sebebi ne olursa olsun Türk aile yapısı çatırdıyor... Geçimsizlikler, sürtüşmeler, kavgalar ve bunların bir sonucu olarak ayrılmalar ve boşanmalar, her gün artarak devam ediyor. Bu menfî ve tehlikeli durumun çok çeşitli sebepleri olsa da, görebildiğim kadarıyla manevî değerlerden uzaklaşma ile beraber, toplumun ve ailelerin maruz kaldığı ahlâkî çöküntü boşanmaların en önemli bir sebebidir.

03.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.11.2006) - Anne-baba hakkı ödenmez

  (19.11.2006) - Taviz vermek çare değil

  (12.11.2006) - Bazıları ölünce kahraman oluyor

  (05.11.2006) - Kurtuluş takvada

  (29.10.2006) - Taziyelerin dinimizdeki yeri

  (22.10.2006) - Din-i mübîne perde olmamak

  (15.10.2006) - Maksadım yaraları kaşımak değil

  (08.10.2006) - Modern hayatın tehlikeleri

  (01.10.2006) - Osman Ağabey de göçtü bu dünyadan

  (24.09.2006) - Arkadaş seçimini ciddiye almalı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004