Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Kemal BENEK

Magazin haberler uyuşturucu gibi

Türkiye geçtiğimiz günlerde yeni bir haber kanalına daha kavuştu. 24 saat haber verecek olan Samanyolu Haber (S Haber), şimdilik uydu üzerinden yayınına devam ediyor. Kanalın Çamlıca’daki merkez binasında görüştüğümüz S Haber Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Böken ile kanalın kuruluş öyküsünü ve Türkiye’deki haberciliği konuştuk.

*Samanyolu Haber ekibi olarak hangi amaç ve hedefle yola çıktınız?

Kanal olarak son 15 yılda hem teknik hem de insan kaynakları anlamında bir alt yapımız mevcuttu. Zemin ve zaman müsait olduğunda ürüne dönüştürme konusunda projelerimiz de vardı. Samanyolu’nda şu ana kadar biriktirdiğimiz arşivimizle “ne yapabiliriz” diye baktığımızda bir televizyonu birkaç yıl idare edecek bir arşiv olduğunu gördük. Öncelikle Mehtap TV ortaya çıktı. Bu heyecanımızı daha da arttırdı.

*Haber kanalı fikri ne zaman ortaya çıktı? 15 sene önce böyle bir düşünceniz var mıydı?

15 sene önce o günü nasıl bitireceğimizi bile bilemiyorduk. Çünkü hepimiz çok yeniydik. Televizyoncu birkaç kişi vardı. Görüntülü haberciliğin masraflı olması, insan kaynaklarının yetersiz olması, tecrübemizin kifayet etmeme durumundan dolayı gerçekleştiremediğimiz bir rüyaydı ama Allah nasip etti ve bugüne kısmet oldu.

*Diğer haber kanallarından ne gibi farkınız olacak?

Bir kere bu ülkenin yanında olacağız. Bu ülkenin insanının baktığı gibi bakacağız meselelere. Bu ülke insanının alındığı şeyden alınacağız, sevindiği şeyle sevineceğiz, kızdığı şeylere kızacağız. Millî bir duruşumuz var ama bu duruş bizi içe kapatacak bir anlayış olmayacak. Daha çok dünyayla bütünleşmek olacak. Bu topraklarda üretilmiş fikri, kalbi, maddî-mânevî birikimimiz var.

*Yazılı veya görsel medyada yer alan bazı haberlerde “acaba bunun altında ne çıkacak” gibi bir güvensizlik durumu söz konusu. Seyirci sizin haberleri seyrederken de kafasında aynı soru işareti olacak mı?

Bu çok mühim. Vatandaş haberi seyredince “bu iş kime yarar” sorusunu sorma ihtiyacı hissediyor. Oysa bizim kanalımızda haberi “bu iş bana yarar” diye izleyebilecek. Eğer bir meseleyi savunuyorsak o vatandaş için savunulan bir mesele olacak. Ondan dolayı mesajlar bu durulukta, temizlikte, katışıksız verilecek. Haber bu haliyle paylaşılacak insanlarla. Yoksa “o haberi insanlara vereyim onları istediğim noktaya çekeyim” gibi bir kaygımız olmayacak.

*“Şok etkisi meydana getirecek”, “bomba gibi patlayacak” haberler görmeyecek miyiz?

Böyle spekülasyon haberciliğine hiç girmeyeceğiz. Bir şeyler patlatmak gibi bir kaygımız yok. Bir şeyler patlatmanın ötesinde bu ülkede bir şeylerin patlamamasını sağlamak gibi bir kaygımız var. Bu ülke insanının uzlaşı içinde yaşaması, birbirine ihtiyacının olduğu, bir ve beraber olursak dünyada bir pozisyonumuzun olabileceği şeklinde düşüncelerimiz var. Bizim kafamızın gerisinde bir şey arayanlar sadece bunu bulacaklar.

*Reyting kaygısı da duymuyorsunuz o zaman?

Reyting kaygımız yok. Yayınlarımız bomba etkisi yapmayacak ama insanların hiç keyif almayacağı, bir birinden soğuk yapımlar da üretmeyeceğiz. “Hayata değen her yerde bizim haberimiz vardır” diye düşünüyoruz. İnsanlar kendileriyle ilgili o kadar program bulabilecekler ki bunu seyretmeden edemeyecekler. “İyi ki seyrettik” diyecekler. Meselâ “Sizin Hikâyeniz” diye bir programımız var. Burada hedefimiz toplumda erdemli insanları bulup rol model haline getirmek. Şimdi toplumun rol modelleri kimler? Pop starlar, magazinin en dik âlâsını yaşayan küçük aile grupları, sosyetenin belli elitleri.

*Biraz da haberciliği sormak istiyorum. Özellikle haber programları neden magazinleşti? İzleyiciler mi böyle istiyor yoksa bu şekilde yönlendirme amacı mı güdülüyor?

Bu bir yumurta-tavuk meselesi. Magazin deniz suyuna benziyor. Tuzlu su içtikçe daha çok susatır. Magazini verdikçe insanlar daha fazlasını istiyorlar ve “gerçek”ten uzaklaşıyorlar. Adam gibi bir dönem dahi olsa habercilik yapmış hiçbir habercinin bu yoğun magazin bombardımanından mutlu olmadığını, rahatsız olduklarını düşünüyorum. Herkes bu işten “illallah” dedi, ama öyle bir şey ki bunu bir zehir olarak zerk ettiler insanların damarlarına. Uyuşturucu gibi birkaç kere aldıktan sonra artık vazgeçilemez hale geldi. Türkiye’deki magazinleşmeyi de bu noktada görüyorum. Çok acı bir şey.

*Haberciler içinde bulundukları durumu sorgulama sürecine girmiş yani?

Haberciler uzun zamandır bunu sorguluyorlar ama reytingler bu sorgunun çok uzun süre devam etmesine müsaade etmiyor. Çünkü reytingini kaybeden pozisyonunu kaybediyor. Pozisyonunu kaybeden de medya ormanında anında ekmeksiz kalıyor. Ondan dolayı herkes haberden uzaklaşıyor.

*“Objektif habercilik” kavramını nasıl anlıyorsunuz? Gerçekten bir haberci objektif olabilir mi veya nasıl olur?

Mutlak anlamda bir objektiflik olduğuna inanamam. Çünkü insanın olduğu yerde subjektiflik, nesnellik vardır. Muhabiri habere gönderdiğinizde oradaki insanlar ona kötü davrandığında bile haberin üslûbu değişir. Ta oradan başlıyor iş. Buna habercinin dünya görüşünü, o günkü psikolojisini, orada samimiyet kurduğu kişilerle diyaloglarını, merkeze geldiğinde editörle olan diyaloğunu, editörün dünya görüşünü, yayın kuruluşunun bakış açısını ekleyin. Sıfır katışıklı bir haber ancak robotlar bir gün haberci olursa olur. Bu etkileşimler gerçeklerdir. Bu gerçeklerden bigane haber yapılamadığı için ortaya çıkan ürünlerin tadına göre insanlar kanal veya gazete seçiyorlar. Yoksa herkes aynı şeyi aynı şekilde yapsa o zaman çokluk olmazdı. Objektiflik şu olsa gerek; hadiseyi yansıtırken onun içine bir şeyler katıştırmamak. Sizin işinize yaramıyor diye gerçek olan bir şeyi saptırmamak, yalan söylememek. Bir habere gidip gitmemek, yayına koyup koymamak sizin tercihinizdir. Ama haberi çarpıtmak doğru değildir.

[email protected]

Kemal BENEK

02.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (29.01.2007) - Kemalistler CHP’nin ittihatçı kökenine döndüler

  (28.01.2007) -

  (22.01.2007) - Reklâmlar farklı bir hayat dayatıyor

  (21.01.2007) - Bu toprakları gömülmek için istiyoruz

  (16.01.2007) - Risâle-i Nurda entelektüel emek var

  (15.01.2007) - Alper Görmüş: Tankları görünce coşan gazeteciler var!

  (08.01.2007) - Nadire Mater: Özgürlük mücadelesine devam ediyoruz

  (07.01.2007) - Döviz büroları zorda

  (05.01.2007) - “Yeni Asya’nın çok emeği var bende”

  (04.01.2007) - Frekans kaosu bitsin

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004