Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Anayasada denetim dışı kurum olmaz

Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar, 1982 Anayasası’nda bir çok işlemin yargı denetimi dışında tutulduğunu belirterek, “Bir hukuk devletinde devletin herhangi bir işlemi yargı denetimi dışında olamaz” dedi.

Kamu Araştırmaları Vakfı’nın “Türkiye Anayasasını Arıyor” konulu Sivil Anayasa Sempozyumunda, sivil Anayasa taslağını hazırlayan hukukçuların katıldığı “Nasıl bir anayasa?” başlıklı oturum düzenlendi. Prof. Dr. Sami Selçuk’un yönettiği oturumda konuşan Prof. Dr. Yavuz Atar, 82 Anayasası’nda bir çok işlemin yargı denetimi dışında tutulduğunu söyledi. “Bir hukuk devletinde devletin herhangi bir işlemi yargı denetimi dışında olamaz” diyen Atar, “Devletin bazı uygulamalarını denetim dışında tutarsanız bunun hukuk devletine uygun bir anayasa olduğunu söyleyemezsiniz. Hazırladığımız taslakta Cumhurbaşkanı, Yüksek Askeri Şura (YAŞ), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) kararları yargı denetimine alınmaktadır. Devletten finansman alan hiçbir kurumun Sayıştay denetimi dışında kalamayacağı açıkça belirtilmiştir” dedi.

Türkiye’deki en büyük yanlışlardan birinin de yüksek yargıçlığa atanan hakimlerin emekli oluncaya kadar görev yaptığını ifade eden Atar, şöyle konuştu: “Meclis 4 yılda bir yenileniyor, bütün görevler sınırlı ama yargıçlarımız emekli olana kadar görevde kalıyor. Bir öğretim üyesi rektör olabiliyor, YÖK başkanı olabiliyor sonra sıradan öğretim üyeliğine gelebiliyor. Dolayısıyla bunu tenzil olarak algılamak yanlıştır. Bu demokratik ülkelerdeki uygulamalara paraleldir. Yargının da dönüşmesi değişmesi değişimlere uyarlanması gerekmektedir.

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının çok önemli olduğuna işaret eden Atar, yaşanılan süreçte “tarafsızlığın anayasa metninde açıkça belirtilmesine gerek duyduklarını” ifade ederek, “Mükemmel bir anayasa yapsanız bile bunun başarısı uygulayanların niteliği ile ilgilidir. Eğer uygulamacılar bunu subjektif yorumlayacaksa yine başarı elde edilemez. Nitelikli yargıçlara ve uygulayıcılara ihtiyaç bulunmaktadır.”

MECLİS SÖZ SAHİBİ OLMALI

Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zühtü Arslan da, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi ile ilgili hem yapısal hem işlevsel anlamda sorun olduğuna dikkat çekti. Demokratik ülkelerde Anayasa Mahkemeleri’nin sorgulandığını ifade eden Arslan, “Anayasa mahkemeleri negatif yasa koyuculardır. Yani neyin yasa olmayacağına karar veren bir organdır. Türkiye’de bu vahim duruma geliyor. Çünkü bizdeki Anayasa Mahkemesi 50 yıla yakın tarihi dikkate alındığında tipik yasa koyucunun da ötesinde pozitif anayasa koyucu olarak işlev görüyor. En son 367 kararı bunun tipik bir örneğidir. Bu karar mahkemenin Anayasanın 2. maddesine hüküm ilave etmesi kararıdır” dedi.

Meclis’in yasama işlevi gören Anayasa Mahkemesinin oluşumunda söz sahibi olması gerektiğine işaret eden Arslan, “Son 367 kararı da gösterdi ki Anayasa Mahkemesi belki de dünyanın en aktivist, en müdahaleci mahkemelerinden birisidir. Dolayısıyla bu aktivistliğin biraz törpülenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Kemal BENEK / ANKARA

03.11.2007


 

Hükümete itidal çağrısı

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, terör örgütü PKK’nın “Türkiye’nin olduğu gibi ABD’nin de düşmanı” olduğunu söyledi. Ankara’ya gelişi sırasında gazetecilere açıklama yapan Rice, Irak’ın kuzeyinden gelerek Türkiye’de saldırı düzenleyen PKK teröristlerine karşı “etkili” bir adım atılacağı mesajını verirken, Ankara’dan da “itidalli davranmasını” istedi. Rice, Türkiye’ye, “Irak’ın kuzeyinde istikrarı bozacak” bir adım atmaması çağrısında bulundu.

Rice, Irak’ın kuzeyindeki istikrarın bozulmasının ne Türkiye’nin, ne ABD’nin, ne de Iraklıların çıkarına olacağını kaydetti. Rice, “Ancak, PKK tehdidine karşı etkili bir adım atılması gerektiğini anlıyoruz. PKK, Türkiye’nin olduğu gibi ABD’nin de düşmanıdır. Etkili adım, durumu daha da zora sokmadan, tehditle başa çıkmak için atılan adımdır” dedi.

Açıklamasında, Ankara’nın PKK’yı hedef alan olası yaptırımlarını kendilerinin de uygulayabileceği mesajını veren Rice, kısa dönemde atılabilecek adımlar arasında, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde rahat hareket etmesini önlemek için bilgi paylaşımını gösterdi. Rice, “Ortak bir düşmanımız var. Türkiye ve Iraklılar ile beraber çalışarak buna göre hareket edeceğiz” diye konuştu.

Açıklamasında Irak’ın kuzeyindeki Kürt lider Mesut Barzani’ye de mesaj gönderen Rice, “Bölgesel yönetimin kendisini PKK’dan açık bir şekilde ayrı tutmasına ihtiyaç duyulduğunu açıkça belirtiyorum. (Bölgesel yönetimin başkanı) Mesut Barzani, PKK’ya yataklık yapmaya, bu örgütü desteklemeye, Irak’ın kuzeyinde terörizmin kökünü kazımaktan başka bir şey yapmaya niyeti olmadığı konusunda bana güvence verdi” diye konuştu.

Rice, PKK’ya karşı yürütülecek mücadelenin, Irak’a komşu ülkeler konferansı sırasında, Iraklı ve Türk bakanlarla yapacağı görüşmelerde ele alınacağını ifade etti.

Rice, Ankara’da temaslarda bulundu

Başbakan Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Rice’ı kabul etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Dışişleri Bakan Condaleezza Rice arasındaki görüşme Başbakanlık Merkez binada gerçekleşti. Başbakanlığa saat 12.55’te gelen Rice, ABD’li ve Türk görevliler tarafından alınan yoğun güvenlik önlemleri arasında aracından indi. Rice’ı burada Başbakanlık Özel Kalemi Çağatay Kılıç karşıladı. Rice’ın gelişinden önce Başbakanlık çevresinde polis köpekleri ile bomba araması yapıldı.

Başbakanlık’ta yapılan görüşmenin başında basının bir süre görüntü almasına izin verilirken açıklama yapılmadı. Görüntü alınmasına izin verilmesinin ardından heyetler arası görüşmelere geçildi. Görüşmeye Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Genelkurmay Özel Harekat Başkanı Korgeneral Nusret Taşdelen de katıldı.

Konuk Bakan, Ankara’daki temasları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edildi ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile görüştü.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Savaş değil, operasyon

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündemdeki konunun bir savaş değil, bir operasyon olduğunu belirterek, ‘’Temenni ederiz ki, bu operasyona hiç gerek kalmaz’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda bir konuşma yaptı. Kuzey Irak’a ilişkin gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, ‘’Gündemimizdeki konu bir savaş değil, bir operasyondur. Temenni ederiz ki, bu operasyona hiç gerek kalmaz’’ diye konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

‘’Bu ifademi bile suistimal edecek zihniyetlerin olduğunu da biliyorum ama bunu bilerek söylüyorum. Çünkü biz sırtımızda taşıdığımız sorumluluğun farkındayız. Onlar ise değil. Bu operasyonun belli bir hedefi vardır. Bu hedefe Allah’ın izniyle ulaşılacaktır. Buna ulaşılması için de bütün gücümüzle, bütün gayretimizle, bütün kurumlarımızla birlikte inşallah bu adımları, atılması gerektiği anda ve zeminde atacağız. Bundan da hiç çekinmeyiz.’’ Türkiye’nin savaşa hazırlanıyormuş hissini yaymak için çırpınanlar bulunduğunu, bunların da samimi ve masum duygular içinde olduklarına inanmadığını ifade eden Erdoğan, ‘’Yapılan, Türkiye’de toplumsal sinir uçlarını etkili hale getirmek. Huzur ve istikrarı zedelemektir. Kimsenin toplumsal psikolojiyi bozmaya ve olumsuz istikamette etkilemeye hakkı yoktur. Bu, ülkeye zarar verir. Bu, milletimize zarar verir. Türkiye’nin toplumsal bütünlüğünü, insanlarımızın kardeşlik duygularını zayıflatmaktır’’ diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin 70 milyon vatandaşı bulunduğunu belirterek, ‘’Hiçbir etnik unsura bakmaksızın söylüyorum; 70 milyon, vatan evladıdır. Bu böyle bilinsin. Türkiye’nin vatandaşları birbirine eşittir. Hem devlet nezdinde eşittir hem gönüllerimizde eşittir” dedi.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Irak’ın komşuları bugün toplanıyor

Irak’ın içinde bulunduğu durum ve Irak’la ilgili sorunlar, İstanbul’da .ugün yapılacak ve komşu ülkelerin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri, AB ve İKT’yi bir araya getirecek genişletilmiş Irak’a komşu ülkeler dışişleri bakanları toplantısında ele alınacak.

Çırağan Sarayında bugün sabah erken saatlerde sadece Irak’a komşu ülkelerin katılacağı sabah kahvaltısıyla başlaması planlanan toplantının resmi açılışını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir konuşmayla yapacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katılımcılara öğle yemeği vermesi öngörülüyor. Toplantıya Irak ve Türkiye’nin yanı sıra, ABD, Almanya, Bahreyn, Fransa, İngiltere, Irak, İran, İtalya, Japonya, Kanada, Kuveyt, Mısır, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, AB Komisyonu, Arap Birliği, BM ve İslam Konferansı Teşkilatından (İKT) temsilciler katılacak. Bu katılımcıların çoğunun üst düzey ve bakan düzeyinde olması beklenirken, bu çerçevede BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki gibi önemli isimlerin İstanbul’a gelmesi öngörülüyor.

Irak’a komşu ülkeler toplantısı girişimi, Türkiye’nin öncülüğünde 2003 yılında başlatılmıştı.

BM sürece dahil olacak

Irak’ta istikrarın sağlanması için BM’nin sürece aktif katılımı yönünde bir karar kabul edildi.

İstanbul’daki Irak zirvesinde, ilk karar çıktı. BM’nin Irak’ın çözüm sürecine aktif katılımı kabul edildi. Bu karar Türkiye’nin istekleriyle kesişmiş oldu. Konu bugün İstanbul’da yapılacak kritik dışişleri bakanları toplantısında netleşecek.

/ İSTANBUL

03.11.2007


 

Kuzu: Normal zamanımız yok

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, askerî yönetimler tarafından kabul edilen 1961 ve 1982 anayasalarının ‘’hükümetin ve siyasi iradenin elini kolunu bağlama mantığıyla oluşturulduğunu’’ ifade ederek, bu dönemde kurulan hükümetlerin anayasal olarak zayıf olması sebebiyle 10 yıllık süre içerisinde 12-13 hükümet kurulduğuna işaret etti.

Yeni anayasanın sivil kişiler tarafından hazırlanmasının sevindirici bir gelişme olduğunu belirten Kuzu, “Anayasalar telaşsız bir ortamda hazırlanmalıdır. Bu Türkiye için çok zor. Cumhuriyet tarihi kayıtlarına bakıyorum, bu memlekette telaşsız zaman bulmak imkansız. Cumhuriyet tarihinin yüzde 60’ında olağanüstü haller yaşanmıştır. Anayasa katılımcı olmalı, oy birliğiyle hazırlanması için imkânlar oluşturulmalı. Ayrıntıya inmemeli, yönetmelik gibi olmamalıdır. Anayasalar ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre kısalıyor’’ dedi.

Burhan Kuzu, anayasada temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, ideolojik tercihlere dayatma gibi yer verilmemesi gerektiği görüşünü vurguladı.

03.11.2007


 

Gül: Devlet ‘haklı’nın yanında olmalı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, adalet duygusunu zedeleyecek davranışlardan herkesin kaçınması gerektiğinin altını çizerek, ‘’Devlet, gücü elinde bulunduranların yanında değil, her zaman ve her şartta, haklının yanında olmalı, eylem ve işlemlerinde adaletin gücünü tesis etmeyi amaçlamalıdır’’ dedi.

Gül, Türkiye Adalet Akademisi’nin yeni eğitim yılına başlaması dolayısıyla düzenlenen törene katılarak bir konuşma yaptı. Adalet Akademisi’nin Türk yargısının temel kurumlarından olduğunu ve yargı mensuplarının mesleğe en iyi şekilde hazırlanması doğrultusundaki görev ve sorumluluğunu başarıyla yerine getirdiğini ifade eden Gül, Akademi’nin hukuk devleti ilkesinin ve demokratik değerlerin yerleşmesine katkıda bulunduğunu söyledi.

Gül, hukuk sisteminin etkinleştirilmesinde, devlete güvenin ve saygının korunmasında yazılı kurallar kadar bu kuralları uygulayan ve kararlarıyla topluma adalet dağıtan yargı mensuplarının da önemli rol üstlendiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül, hukuk devletinde adalet kavramının önemine de işaret ettiği konuşmasında, adaletin hakim kılınması ve adalet hizmetlerinin görülmesinin devletin anayasal temelinden kaynaklanan ana görevi olduğunu söyledi. Gül, bunun, devletin güvenilirliğinin ve itibarının korunmasının da önde gelen şartı olduğunu vurguladı. Adaletin yolunun insan haklarını gözetmekten, eşitlikten, herkesin hakkını vermekten geçtiğini anlatan Gül, devletin, vatandaşlarına karşı

adil olmak ve eşit davranmak zorunda olduğunu kaydetti. Adalet duygusunu zedeleyecek davranışlardan herkesin kaçınması gerektiğinin altını çizen Gül, ‘’Devlet, gücü elinde bulunduranların yanında değil, her zaman ve her şartta, haklının yanında olmalı, eylem ve işlemlerinde adaletin gücünü tesis etmeyi amaçlamalıdır’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, ayrım yapılmaksızın ve üstünlük gözetilmeksizin herkesi kapsayan hukuk kurallarının, adaletin sağlanmasının en önemli aracı olduğunu, kuralların da adalet ilkesine dayanması gerektiğini söyledi.

‘’YARGI REFORMUNA İHTİYAÇ VAR’’

Gül, Türkiye’nin bağımsız bir yargıya sahip olmakla birlikte adaletin geç dağıtılmasının doğurduğu sıkıntıların yakından bilindiğini belirterek, yargı bağımsızlığını güçlendirecek, adaletin zamanında tecelli etmesini sağlayacak, yurttaşların güven duygusunu pekiştirecek, mahkemelerin ağır iş yükünü azaltacak ve çağdaş standartlar getirecek yargı reformuna ihtiyaç olduğunu söyledi.

/ ANKARA

03.11.2007


 

AKP’li bayan vekil: Bir bez parçasından korkuyorlar

AKP İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne, TBMM Genel Kurulunda, ‘’Bugün çok kültürlülük, demokrasi, inanç özgürlüğünden bahsedenlerin; başörtüsüne, bez parçasına nasıl tahammül edemediklerini gördük’’ dedi.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Yasa Tasarısının görüşmelerinde, CHP ile AKP milletvekilleri arasında tartışma yaşandı.

Şehirdeki kültür altyapısının çatırdadığını, şehrin çok kültürlü özelliğini kaybettiğini savunan Serter, ‘’İstanbul’da gettolar oluştu. Bu gettoların oluşumunda AKP zihniyetinin ne kadar etkili olduğunu gördük. Tarikat odaklı gettolar bunlar...’’ iddasında bulundu,

AKP İstanbul Milletvekili Özlem Piltanoğlu Türköne, madde üzerinde kişisel görüşlerini ifade ederken, Serter’in sözlerini eleştirdi. Türköne, ‘’Bugün çok kültürlülük, demokrasi, inanç özgürlüğünden bahsedenlerin; başörtüsüne, bez parçasına nasıl tahammül edemediklerini gördük. Okuma yazma bilmeyenlerden, çağdaş eğitimden bahsedenlerin; başörtülüleri üniversite kapısında nasıl mahrum ettiklerini çok iyi biliyoruz’’ dedi. Tepkiler üzerine Türköne, yeniden söz alarak, konuşmanın çarpıtıldığını ifade etti, ‘’Ne şanlı Bayrağımız için ne de başörtüsü için bez parçası demem mümkün değil. Bu ifadeyi, inancı aşağılayanlara karşı kullandım’’ dedi.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Savcıya göre Halaçoğlu suçsuz

Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun Kayseri’de düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşma sebebiyle başlattığı soruşturmayı tamamladı. Başsavcılık, Halaçoğlu’nun konuşmasında dâvâ açılmasını gerektirecek suç unsuruna rastlanmadığına karar verdi.

Alınan bilgiye göre, TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu, 18 Ağustosta Kayseri’de düzenlenen “Türk Tarihinde ve Kültüründe Avşarlar’’ konulu uluslararası sempozyumda, ‘’’(...) Kürt-Alevi olarak bilinen birçok insan da maalesef Alevi dönmesi, Ermeni dönmeleri ve TİKKO’nun içerisinde yer alan, PKK’nın içerisinde yer alan insanlardan birçoğu bunlardan. Yani bizim zannettiğimiz gibi bir Kürt hareketi değil PKK veya TİKKO hareketi. Bütün bunları yabancı arşiv belgeleriyle o tarihlerde yapılmış birtakım araştırmalarla söylüyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Bu sözlere tepki gösteren çok sayıda kişi ve örgüt, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek Halaçoğlu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı da gelen müracaatları değerlendirerek başlatmış olduğu soruşturmayı tamamladı. Başsavcılık, Halaçoğlu’nun konuşmasında dâvâ açılmasını gerektirecek suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Başsavcılık aldığı kararda, TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun bu konuşmayı, bilimsel bir toplantıda, sınırlı bir topluluğa, bilimsel verileri aktarmak suretiyle yaptığı ve halkı kışkırtıcı bir yönü olmadığı görüşünde.

Kararda ayrıca konuşmanın fikri bütünlüğü göz önüne alındığında da İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararları göz önüne alınarak kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde karar verildiği öğrenildi.

/ KAYSERİ

03.11.2007


 

DTP’li Tuğluk’un dosyası Yargıtay’a gönderildi

DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkındaki dâvâ dosyası, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, karşı görevsizlik kararıyla Yargıtay’a gönderildi.

DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, geçen yıl Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşma sebebiyle Doğubayazıt Sulh Ceza Mahkemesi tarafından açılan dâvâ dosyası, görevsizlik kararıyla Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, yaptığı incelemenin ardından dosyayı, karşı görevsizlik kararıyla Yargıtay’a gönderdi. Dâvânın görüleceği mahkemenin, dosyanın Yargıtay’da incelenmesinden sonra netlik kazanacağı öğrenildi. Tuğluk hakkında, 2006 yılında Doğubayazıt Belediye Meydanı’nda yapılan mitingdeki konuşması sebebiyle, suç ve suçluyu övdüğü iddiasıyla dâvâ açılmıştı.

/ ERZURUM

03.11.2007


 

“Üç aylık maaş”a dâvâ yolu açıldı

Danıştay 11. Dairesi, 22. Dönem milletvekillerine 22 Temmuz seçiminden sonraki 3 ayı kapsayan maaşların ödenmesine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali taebiyle açılan dâvâyı “ehliyet yönünden” reddeden Ankara 16. İdare Mahkemesinin kararını bozdu.

Ankara Barosu avukatlarından Sedat Vural, milletvekillerine seçimden sonraki 3 ayı kapsayan maaşların ödenmesine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle idari mahkemesinde dâvâ açmıştı.

Ankara 6. İdare Mahkemesi, TBMM Başkanlığı tarafından alınan dâvâ konusu karar ile dâvâcı Sedat Vural arasında bir menfaat ilişkisinin bulunmadığından, dâvânın ehliyet yönünden reddine karar vermişti. Avukat Sedat Vural, bu karar üzerine, Ankara 16. İdare Mahkemesinin kararının bozulması ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dâvâ açmıştı.

Dosyayı görüşen Danıştay 11. Dairesi, dâvâcı Sedat Vural’ın, vergi mükellefi olmasının subjektif ehliyet şartının sağlanması açısından yeterli olduğunu belirterek, söz konusu dâvânın “ehliyet yönünden” reddine karar veren Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararının hukuka uygun olmadığını belirterek kararı bozdu.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Köşkten tefrişat açıklaması

Cumhurbaşkanlığı’nın 2008 yılı için tüm yatırım ödeneğinin 18.7 milyon YTL olduğu bildirildi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde Cumhurbaşkanlığı’nın bütçesine ilişkin basında yer alan, gerçeği yansıtmayan bazı haber ve yorumlar üzerine açıklama yapılmasının gerekli görüldüğü belirtildi.

Açıklamada, Cumhurbaşkanı’nın kabullerini gerçekleştirdiği ve çalışmalarını yürüttüğü, Türkiye’nin vitrini konumundaki çalışma binasının 1993 yılında hizmete açıldığı ve geçen 14 yıllık süre içerisinde hiçbir bakım, onarım ve tefriş hizmeti görmediği kaydedildi. Yabancı devlet başkanlarının Türkiye’yi ziyaretlerinde ikametlerine tahsis edilen Camlı Köşk’ün de 1996’da yenilenerek hizmete açıldığı ve 12 yıldan bu yana herhangi bir bakım, onarım ve tadilata tabi tutulmadığının ifade edildiği açıklamada, şunlara yer verildi: ‘’Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bugüne kadarki 10 Cumhurbaşkanımıza da ev sahipliği yapan Köşk, tarihi boyunca zaman zaman belirli ölçülerde onarım ve tadilat görmüştür. Özellikle bu çalışmaların cumhurbaşkanlarının seçimi sonrasında gündeme geldiği bilinmektedir. Bu gibi prestij binalarının, uzmanlarca belirtildiği gibi ortalama 7-8 yılda bir elden geçirilmesi zorunludur. Uzmanlar ve akademisyenlerden oluşturulan bir danışma kurulu en son 7 yıl önce restore edilen Köşk’ün bugünkü durumu hakkında bir rapor hazırlamış ve bu raporda öngörülen doğrultuda bir çalışma başlatılmıştır.

Bunların dışında, Cumhurbaşkanlığı alanında diğer idari ve hizmet binalarında da yıllardır tadilat yapılmamıştır. Diğer taraftan, 2000 yılında İstanbul’da Tarabya Yerleşkesi’nde Sayın Cumhurbaşkanımız ve konuk devlet başkanlarının ikameti için yapılan binaların da elden geçirilmesi ihtiyacı duyulmuştur. Bu zorunlu ihtiyaçlara karşılık, Cumhurbaşkanlığı’nın 2008 yılı için tüm yatırım ödeneği 18.7 milyon YTL’dir.’’

/ ANKARA

03.11.2007


 

Kurtalan'da kaza: 8 ölü, 15 yaralı

Siirt’in Kurtalan ilçesinde bir traktör ile minibüsün çarpışması sonucu 8 kişi öldü, 3’ü ağır 15 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Batman’ın Beşiri ilçesinden Kurtalan’a gelen sürücülerinin kimlikleri henüz belirlenemeyen 72 DA 522 plakalı traktör ile Kurtalan’dan Beşiri’ye gitmekte olan 56 M 1038 plakalı minibüs Yoldurağı mevkisınde çarpıştı. Kaza yapan araçlarla da Batman’dan gelmekte olan 72 AR 837 plakalı minibüs çarpıştı. Kazada, ilk belirlemelere göre 8 kişi öldü, 3’ü ağır 15 kişi yaralandı. Yaralılar, Batman, Kurtalan ve Beşiri Devlet Hastanelerine sevk edildi.

/ KURTALAN

03.11.2007


 

Enerjide dışa bağımlıyız

Türkiye’nin rüzgâr, su, güneş ve termal gibi yerli enerji kaynaklarını yeterince kullanamadığı, büyük ölçüde ithal enerjiye bağımlı olduğu ve enerji ithali için yılda ortalama 25-30 milyar dolar para harcandığı bildirildi.

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Enerji Enstitü Müdürü Doç. Dr. Mustafa Tırıs, düzenlenen bir konferans için geldiği Konya’da, yaptığı açıklamada, iklim değişikliği üzerine insan kaynaklı en önemli etkinin, fosil yakıta dayalı enerji sektöründen kaynaklandığını söyledi.

Nüfus artışı, teknoloji gelişimi ve bunlara bağlı sebeplerle günden güne artmakta olan enerji talebinin, enerji arzında da artış yapılmasını gerekli kıldığını vurgulayan Tırıs, bu noktada daha çevreci olan yenilebilir enerji kaynaklarının öne çıktığını bildirdi.

Tırıs, hidrolik enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, dalga ve gelgit enerjisi, hidrojen enerjisi ve okyanus enerjisinin, karbon emisyonuna sebep olmayan yenilenebilir enerji kaynakları olduğunu belirtti.

Artan nüfus, endüstrileşme ve teknoloji gelişimi gibi nedenlere bağlı olarak, dünyanın enerji talebinin 1990-2004 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 2’lik artış gösterdiğini ifade eden Tırıs, 2004 yılında dünya çapında 15 TWh (TeraWatt Saat) enerji tüketildiğini, bunun yüzde 86,5’inin fosil yakıtların yakılması ile elde edildiğini söyledi.

Dünyada yenilebilir enerjiye olan yatırımın her yıl arttığını vurgulayan Tırıs, şunları kaydetti: ‘’Rüzgar enerjisi, çoğunluğu Amerika, Almanya ve İspanya’da yapılan yatırımlarla 11,5 GW’lık (GigaWatt) kapasite artışı göstermiştir. Biyokütleden (odun gibi biyolojik metaryeller) güç ve ısı üretimi büyük ve küçük ölçekte artmaya devam etti ve 2005 yılında 2-3 GW’lik kapasite artışına gidildi. Büyük hidroelektrik santraller hariç tutularak toplama bakılacak olursa, dünyadaki yenilenebilir güç kapasitesi son yıllarda 160 GW’den 182 GW’ye artarken, Çin, Almanya, Amerika, İspanya, Hindistan ve Japonya bu artışta önemli rol oynadı.’’

ENERJİ KULLANIMI VE KAPASİTE

Türkiye’nin genel enerji ihtiyacının 1990-2004 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 3,7 , aynı dönem için elektrik enerjisi ihtiyacının ise yılda ortalama yüzde 7,2 oranında arttığını ifade eden Tırıs, gelecek yıllarda da devam etmesi beklenen bu eğilimin, gelişimin bir sonucu olarak gayrisafi yurt içi hasılanın büyümesi ve yeni tüketim davranışları sebebiyle ortaya çıktığını bildirdi.

Türkiye’nin enerji kaynaklarının endüstriyel kullanımında en hızlı büyüme oranına sahip 25 ülke arasında yer aldığını belirten Tırıs, Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre Türkiye’deki toplam elektrik enerjisi tüketiminin 1980’den 2005’e kadar geçen süreçte 6 kat arttığını bildirdi.

Türkiye’nin 1990-2004 yılları arasındaki enerji talebinin 53 MTEP’den (milyon ton eşdeğer petrol) 87,8 MTEP’e çıktığını dile getiren Tırıs, şunları söyledi:‘’2005 yılında enerji tüketimimiz 91,6 MTEP’e ulaştı. Bu tüketimin yüzde 35’i petrol, yüzde 27’si kömür, yüzde 27’si doğal gaz ve yüzde 11’i yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılandı. Bu yüzde 11’in kendi içinde dağılımı ise biyokütle yüzde 57,2 , hidrolik yüzde 30,2 , diğer yenilenebilir kaynaklar (güneş, rüzgar, jeotermal) yüzde 12 oldu. Yerel enerji kaynakları artan talebi karşılamak için kısıtlı kaldığından, ülkemiz büyük ölçüde ithal enerjiye bağımlıdır. Ülkemizin ithalata olan bağımlılığı son yıllarda doğal gaz ithalatında artış nedeniyle 2004 yılında 72’ye ulaşmıştır.’’

/ KONYA

03.11.2007


 

Öğrenciler teneffüste 30 torba çöp topladı

Nevşehir Güzelyurt Turgut Akdevelioğlu İlköğretim Okulu öğrencileri, Nevşehir Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen temizlik kampanyasında 30 torba çöp topladılar.

Daha temiz ve daha yaşanılır bir çevre” sloganı ile gerçekleştirilen kampanyada öğrenciler, derslerini de etkilemeyecek şekilde, teneffüs süresi içinde dağıtılan eldiven ve çöp torbaları ile başta okul bahçesi olmak üzere, okul çevresindeki boş arsa ve sokaklarda genel bir temizlik yaptılar. Nevşehir Belediyesi Temizlik Müdürlüğü’ nün yanı sıra Turgut Akdevelioğlu İlköğretim Okul öğretmenlerinin gözetiminde gerçekleştirilen temizlik kampanyasında 30 çuval çöp toplandı.

Cemil GÜZEL / NEVŞEHİR

03.11.2007


 

Psikolog İbrahimoğlu: Her mesleğin bir eğitimi var

Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Sarıyer Aile Danışma Eğitim Merkezi’nin (SADEM) ilk konferansı yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Psikolog Dr. Davut İbrahimoğlu “Kişisel Gelişim ve Pozitif Düşünce” konusunda Sarıyerli kadınları aydınlattı. Aile danışmanlık hizmeti, evlilik öncesi danışmanlık, ergenlik eğitimi hizmeti ve hamile eğitimi, bireysel terapi ve grup terapisi alanlarında Sarıyerlilere ücretsiz hizmet veren SADEM’in aylık konferansları başladı. SADEM’de psikolog olarak görev yapan Davut İbrahimoğlu’nun verdiği konferansa Sarıyerliler yoğun ilgi gösterdi.

İbrahimoğlu, her mesleğin bir eğitimi olduğunu ancak eş olurken ve anne-baba olurken eğitim alınmadığını vurgulayarak, “Biz burada bunların temelini atıyoruz. Karı-kocaların birbirlerine yabancılaşması, Hamile kadınların bu süreç boyunca içinde bulundukları ruh halleri, menopoz dönemi ile ilgili eğitim ve ruh sağlığı ile ilgili her konuda yardımcı oluyoruz” dedi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

03.11.2007


 

RTÜK'e şikâyet yağıyor

RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, RTÜK’e daha çok şiddet, manevi değerlere aykırılık, programların zamanında yayınlanmaması ve reklamlarla ilgili şikâyetler geldiğini belirterek, şikayetlerin büyük bölümünü da reklam sürelerinin oluşturduğunu bildirdi.

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneğinin öncülüğünde Antalya’da düzenlenen Ulusal Radyo Televizyon Günleri’ne katılan Nurullah Öztürk, yaptığı açıklamada, RTÜK’e şiddet, manevi değerlere aykırılık, programların zamanında yayınlanmaması ve reklamlar ile ilgili şikâyetler geldiğini söyledi.

/ ANTALYA

03.11.2007


 

Konya'da Yeni Asya Günleri

Demokrat Hanımlar Derneği ve Yeni Asya Konya Temsilciliğinin müşterek tertip ettiği sekiz günlük Yeni Asya Günleri devam ediyor.

Yeni Asya Neşriyat’ın ve Risale-i Nurların çok alaka gördüğü fuar merkezinde, hanımların yaptığı ürünler de satılıyor. Konya Demokrat Hanımlar Derneği Sekteri Hatice Örs, açılışta yaptığı konuşmada ‘‘Bu günlerin iltifat ve muhabbetimize vesile olmasını diliyorum. Risâle-i Nur’lar muhtaç olan insanlara ulaşacak. Bu kermes bunun için bir vesile’’ dedi.

Selçuk Üniversitesinin değişik fakültelerinde okuyan gençlerin kermesi ilgi ile izledikleri dikkat çekti. Kitap sergisi ve kermeste her gün farklı bir etkinlik tertip edildi. Araştırmacı yazar Halil Uslu ve İbrahim Kaygusuz’un imza ve sohbet günleri de düzenlendi. Çiğ köfte, mantı, balık ekmek ve sac böreği günleri, Konyalıların beğenisini topladı.

Nuriye TURGUT / KONYA

03.11.2007


 

70 ölüm noktası belirlendi

Ulaştırma Bakanlığı, karayolları altyapısındaki 70 ölüm noktasını belirledi. trafik güvenliğini artırmayı hedefleyen Bakanlık karayolu altyapısındaki 70 adet kara noktadaki eksiklikler gelecek yıl birer birer ortadan kaldırılacak. Trafik güvenliğini tehlikeye düşüren karayollarında viraj çapları genişletilecek, bazı yeni kavşak düzenlemeleri yapılacak ve geometrik yapıya doğrudan müdahale edilecek.

Ulaştırma Bakanlığı, artan ulaşım talebine uygun demiryolu ve denizyolu fiziki altyapısının zamanında gerçekleştirilememesi ve kapıdan kapıya taşımacılık için en uygun ulaştırma modunun karayolu taşımacılığı olması, yük ve yolcu taşımalarının ağırlıklı olarak karayolu ağına yüklenmesi nedeniyle gelecek yıl karayollarındaki projelere ağırlık verecek. Fiziki standartlar ve ağ yoğunluğu açısından zaten yetersiz olan karayolu altyapısının yasal sınırı aşan yüklemeler ile bakım-onarım hizmetleri için yeterli kaynak ayrılmadığını tespit eden Bakanlık, bölünmüş yol yapım çalışmalarını öncelikle yoğun taşıt trafiğinin görüldüğü ana güzergahlarda sürdürecek. Ağır taşıt trafiği yüksek güzergahlarının daha dayanıklı kaplama maddeleriyle asfaltlanması, trafik güvenliği altyapısı ve denetim hizmetlerinin iyileştirilmesi ve kara noktaların giderilmesi gibi projelere de ayrı bir önem verilecek.

Ulaştırma Bakanlığı, gelecek yıl öncelikle karayolu altyapısındaki kara noktaların iyileştirilmesine yoğunlaşacak. Ulaştırma Bakanlığınca, bu kapsamda, ‘’ölüm noktası’’ olarak nitelendirilen 70 kara nokta belirlendi. 70 ölüm noktasındaki sıkıntıların gelecek yıl içinde giderilmesi planlanıyor.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Arabistan'dan 6 bin kişilik geçici işçi kontenjanı

Hac döneminde geçici işçi olarak çalışmak üzere Suudi Arabistan’a en fazla 6 bin kişinin çıkışına izin verilecek. Geçici işçilerin 2255 yaş sınırında bulunmaları ve bir kamu kuruluşunda çalışmamaları gerekiyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı, hac mevsiminde Suudi Arabistan’da çalışacak geçici işçilerle ilgili esasları belirledi. Konuya ilişkin tebliğ, bugünkü Resmî Gazete’de yayımlandı. Buna göre, hac mevsiminde geçici işçi vizesi alarak Suudi Arabistan’a götürülecek olan kasap ve aşçılar ile vasıfsız işçilerin, 2255 yaş sınırında bulunmaları ve bir kamu kuruluşunda çalışmamaları gerekiyor. Kasap ve aşçı olarak gideceklerde, Türkiye İş Kurumu (TÜİK) tarafından İslam Kalkınma Bankası’nca yapılan sınava ilişkin başarı belgesi aranacak.

Geçici işçileri, Suudi Arabistan’a götürecek firmaların, TÜİK’e işçi başına 250 dolar nakit veya limit içi kati ve süresiz dövize endeksli teminat mektubu vermeleri gerekiyor.

Suudi Arabistan’a götürdükleri geçici işçilerin sağlık koşullarına uygun beslenme ve barınmalarını sağlamak ve ücretlerini zamanında eksiksiz ödemekle yükümlü olan firmalara ilişkin şikayetler ve hazırlanacak raporlar Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nda değerlendirilecek. Geçici işçilerin uçak biletleri ya da kara yolu ile gidecekler için gidişdönüş taşıma sözleşmesini de ibraz etmekle yükümlü olan firmalar, işçilerin Cidde-Mekke-Meşair ile Meşair-Mekke-Medine arası ulaşım ücretlerini de karşılayacaklar.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Kış mevsimi kapıya dayandı

Bugün Moskova üzerinden gelecek soğuk hava sebebiyle sıcaklık, 5 ila 9 derece düşecek, Karadeniz’e kar yağacak. Pazartesi Marmara’da kar yağışı bekleniyor.

NTV’nin haberine göre bugün Marmara, Karadeniz Bölgesi ve İç Anadolu’da rüzgarlar kuvvetli esecek ve havayı soğutacak. Sıcaklık İstanbul’da 13, Karadeniz’in iç kesimlerinde ise 10 derecenin altına inecek. Aynı gün Samsun’dan başlayarak Ordu, Artvin ve Erzurum’a kadar şiddetli yağış beklendiğinden uzmanlar oluşabilecek sele karşı uyarıyor. Cumartesi günü Kastamonu, Rize-Artvin ve Gümüşhane’nin yüksek kesimlerine yılın ilk karının düşmesi bekleniyor. Soğuk hava kısa süre kalacak, Pazar günü hava açıyor. Ancak Pazartesi günü Balkanlardan yeni bir soğuk ve kar yağışlı havanın gelmesi bekleniyor. Pazartesi akşamı Marmara geneli ve İstanbul’da karla karışık yağmur ve yağışı bekleniyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

03.11.2007


 

Eğitime ayrılan kaynak çok az

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) yayınladığı Küresel Eğitim Raporu, Türkiye’nin bölge ülkelerine göre eğitime çok daha az pay ayırdığını gösteriyor.

UNESCO, Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleşmesini öncelikli amaçları arasında sayıyor. Buna göre, 2015’te bütün erkek ve kız çocukların ilköğretim alması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması için ilk ve ikinci kademe eğitimde kadın-erkek oranının eşitlenmesi amaçlanıyor.

Türkiye, eğitime devlet katkısının en az olduğu ülkelerden biri: Gayri safi millî hasılanın (GSMH) sadece yüzde 3.3’ü.

Türkiye, içinde bulunduğu Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’nde, en az oranda eğitime pay ayıran ülke. Slovenya’da öğrenci başına eğitime ayrılan paranın kişi başına düşen millî gelire oranı yüzde 25’ten fazlayken, bu oran Türkiye’de ancak yüzde 12. Djibouti’de bu oran yüzde 56, Küba’daysa yüzde 38. Rapor 2015’e kadar Türkiye’de okula kayıt oranının artacağını fakat nüfus artış oranının düşmesi sebebiyle eğitim harcamalarının fazla artmayacağını gösteriyor.

Bir diğer tespitse Türkiye’de eğitimin esas olarak devletin sorumluluğunda görülmesi ve özel eğitimin oransal olarak düşüklüğü. 2004 verilerine göre Türkiye’de yetişkinlerde okuryazar oranı yüzde 87. Erkeklerde bu oran yüzde 95, kadınlarda yüzde 80.

YENİ ASYA / İSTANBUL

03.11.2007


 

26 bin 125 kişi organ bekliyor

Türkiye’de yaklaşık 15 bin kişi böbrek, bin kişi karaciğer, 25 kişi acil kalp, 10 bin kişi kornea ve 100 kişi de pankreas ile ince bağırsak için organ bekliyor.

Ülke genelinde 31 Ekim 2007 itibariyle 449 beyin ölümü gerçekleşti, bunlardan 195’inin ailesi organ bağışına izin verdi. Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ankara Bölge Koordinatörü Dr. Eyüp Kahveci, yaptığı açıklamada, bakanlığının organ bağışı ve organ nakli konusuna önem verdiğini ve bu konuda çeşitli çalışmalar yaptığını söyledi.

/ ANKARA

03.11.2007


 

Bitki çaylarını ilâçla almayın

Vücut direncinin düştüğü kış aylarında kullanımı artan bitki çaylarının, bayat olması ya da bilinçli tüketilmemesi halinde sağlığa zarar verebileceği bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazilet Aksu, bitkisel ilâçlar ve çayların, alternatif yöntem olarak görülmesinin yaygınlaştığını, ancak tedavide bilimsel ilâçların etkinliğinin tartışma götürmez olduğunu belirtti. Aksu, özellikle kış aylarında tüketimi artan bitkisel çayların vücudu dinlendirici ve rahatlatıcı etkisinin olabileceğini, ancak bunların bazı tıbbî ilâçlarla ters etkileşim yaptığının da unutulmaması gerektiğini vurguladı. Tıbbî ilacın bir başkasıyla veya bitkisel çaylarla aynı anda kullanılmasının ters etkileşim yaratabileceğine dikkati çeken Aksu, özellikle kronik rahatsızlığı bulunan, sürekli ilâç kullanan kişilerin, bitkisel çayları tüketirken mutlaka doktora danışmaları gerektiğini ifade etti.

/ ADANA

03.11.2007


 

Alkol sahneleri içkiye özendiriyor

Yeşilay Derneği yetkilileri, gençleri alkol tüketimine özendiren sahnelerin dizilerden çıkarılmasını istiyor.

Yeşilay Derneği Konya Şube Başkanı Sabri Bişkin, özellikle dizilerde yer alan içki sahnelerinin kaldırılması gerektiğini söyledi. Sabri Bişkin, içkinin sadece kişi sağlığını değil, toplum sağlığını da olumsuz etkilediğini söyledi. Çocukların bile artık televizyon aracılığıyla alkole özendirildiğine dikkat çeken Sabri Bişkin, insanların dizi, sinema ve reklamlar aracılığıyla alkol tüketimine yönlendirildiğini vurguladı.

İçki tüketiminin her geçen yıl daha da arttığını anlatan Bişkin, dizilerde sigarada uygulanan ‘mozaikleme’nin alkollü sahnelerde de kullanılması gerektiğini aktardı. Bişkin, “Artık evlerin bir üyesi haline gelmiş olan TV’ler çocuk, genç, yetişkin ayrımı yapılmaksızın her yaştan izleyiciye hitap ediyor. Bugünün ve geleceğin nesillerini maddi ve manevi olarak korumayı kendimize görev edinmeliyiz. Aksi halde alkol tüketimi toplumumuzda bir süre sonra gayet olağan karşılanacak ve sofralarımızda yer almaya başlayacak” dedi.

/ KONYA

03.11.2007


 

Hava kirliliği, erken doğum riskini arttırıyor

ABD’de yapılan bir araştırma, büyük oranda motorlu araçların sebep olduğu hava kirliliğinin, gebe kadınlarda erken doğum riskini artırdığını ortaya koydu.

Araştırmaya göre, havadaki karbonmonoksit veya parçacık oranının yüksek olduğu bölgelerde yaşayan gebe kadınlarda, temiz bölgelerde yaşayanlara kıyasla yüzde 10 ila 25 arasında bir oranda daha fazla “erken doğum” (37 haftadan önce gerçekleşen doğum) görüldüğü belirtildi. Amerikan Epidemiyoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, bu etkinin özellikle hamileliğinin ilk 3 ayında ya da son döneminde “kirli hava” soluyan kadınlarda görüldüğü kaydedildi.

/ NEW YORK

03.11.2007


 

Uçuk çıkaranlar dikkat!

Alzheimer hastalığı ile uçuğa sebep olan virüs arasında bağlantı olabileceği yolunda yeni bulgular elde edildi.

Manchester üniversitesi tarafından yapılan laboratuvar testlerinde, herpes simpleks virüsü (HSV-1) bulaşmış beyinde, Alzheimer ile ilişkili olduğu düşünülen bir proteinde yükselme görüldü.

New Scientist Magazine dergisinde yayımlanan araştırmada bilim adamları, bu bulgunun söz konusu beyin hastalığını önleyecek bir aşının bulunmasının yolunu açabileceğini belirttiler. Ancak bilim adamları, bunun için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu söylediler.

Araştırmada, insan beyin hücreleri kültürüne herpes virüsü zerk edildi ve “beta amyloid” proteini seviyesinde “önemli” artış olduğu görüldü.Aynı artış daha önce fareler üzerinde yapılan çalışmada da saptanmıştı. Bunun yanı sıra Alzheimer hastalarının yüzde 70’inin beyinlerinde HSV-1 olduğu görülmüştü.

New York’taki Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi’nden bir ekip de ApoE4 geninin bir versiyonu bulunan insanlarda bu virüsün soruna yol açma ihtimalinin daha fazla olduğunu saptamışlardı. Bu genin HSV-1’i daha aktif hale getirdiğinin tahmin edildiği belirtilmişti.

03.11.2007


 

Yaratılışta ‘altın oran’ var

Akdeniz, Çukurova Rotary Kulübü’ne konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, Altın Oran’ın gizemini anlattığı kitabından örnekler verdi.

Altın Oran’ın, sayısız canlının, cansızın şeklinde ve yapısında bulunan özel bir oran olduğuna dikkati çeken Akdeniz, ‘’Altın Oran, tabiatta bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, yüzyıllarca san’at ve mimaride uygulanmış, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir orandır’’ dedi.

Akdeniz, Altın Oran’ın tabiattaki en belirgin örneklerine insan vücudunda, deniz kabuklularında ve ağaç dallarında rastlandığını, eski Yunanlılar ve Mısırlılar tarafından keşfedildiğini, mimaride ve san’atta kullanıldığını ifade ederek, ‘’Altın Oran göze hoş gelen bir oran, yani güzelliktir, güzellik ise her yerde hoş karşılanan bir misafirdir’’ dedi.

Kendisi gibi bu konuda araştırma yapan bazı meslektaşlarının da yüzdeki Altın Oran’a oyuncu ve şarkıcı Hülya Avşar’ı örnek gösterdiğini hatırlatan Akdeniz, ünlü Afrodit heykeli ve Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa tablosunun da Altın Oran’ı birebir veren örnekler olduğunu kaydetti.

İnsan vücudunun yanı sıra yüzünde de birçok Altın Oran bulunduğunu ifade eden Akdeniz, şöyle devam etti:

‘’İnsan yüzünde de birçok Altın Oran vardır, ancak bunu elinize hemen bir cetvel alıp insanların yüzünde ölçüler almayı denemeyin. Çünkü bu oranlandırma, bilim adamları ve san’atkârların beraberce kabul ettiği ideal bir insan yüzü için geçerlidir.

Meselâ üst çenedeki ön iki dişin enlerinin toplamının boylarına oranı altın oranı verir. İlk dişin genişliğinin, ikinci dişe oranı da altın orana dayanır. Bunlar bir dişçinin dikkate alabileceği en ideal oranlardır. Yüzün boyu ile yüzün genişliği, dudak-kaşların birleşim yeri arası ile burun boyu, yüzün boyu ile çene ucu ve kaşların birleşim yeri arası, ağız boyu ile burun genişliği, burun genişliği ile burun delikleri arası, göz bebekleri arası ile kaşlar arası, yani her uzun çizginin kısa çizgiye oranı Altın Oran’ı verir.’’

Altın Oran’ın, 12-13. yüzyıllarda yaşamış bir İtalyan matematikçi olan Leonardo Fibonacci’nin ardışık sayılarıyla ilişkili olduğunu belirten Akdeniz, ardışık iki sayının oranının sayılar büyüdükçe Altın Oran’a yaklaştığını, Altın Oran sayısının da 1,618 ile ifade edildiğini sözlerine ekledi. Toplantının sonunda Çukurova Rotary Kulübü Başkanı Bülent Büyükiz, Prof. Dr. Akdeniz’e katılımından dolayı teşekkür plaketi verdi.

/ ADANA

03.11.2007


 

İnsanların yüzde 85’i Rh+

İnsanların yüzde 85’nin Rh+ kana sahip olduğunu söyleyen Bursa Zübeydehanım Doğumevi Kadın-Doğum Uzmanı Op. Dr. Özer Kutlu, kan uyuşmazlığı sorununun ise Rh- kana sahip bir annenin Rh+ bebeği olması durumunda ortaya çıktığını söyledi.

Op. Dr. Özer Kutlu, A, B, AB veya O kan grubuna sahip insanların, kan hücrelerinin üzerinde Rh faktörü adı verilen bir protein parçacığının olması durumunda Rh pozitif (Rh+), olmaması durumunda Rh negatif (Rh-) olarak adlandırıldığını belirtti. Özer, şu bilgileri verdi: “İnsanların yüzde 85`i Rh+’dır. Kan uyuşmazlığı sorunu Rh- bir annenin Rh+ bebeği olması durumunda ortaya çıkar. Bu sebeple bebekte şiddetli kan yıkımı, sarılık ve ölüme kadar gidebilecek reaksiyonlar ortaya çıkabilir.”

/ BURSA

03.11.2007


 

Türk lokumu Rumların oldu

Rumlar, Türk lokumunu kendi adlarına Avrupa Birliği’ne tescil ettirdi. Kıbrıs Rum Tarım Bakanlığı, AB ülkelerinde onayları dışında ‘lokum’ adı altında üretim yapılamayacağını açıkladı. Lokum üretimi için Rum izni gerekecek.

Rum Tarım Bakanı Fotis Fotiu, lokumun isim tescilinin yapılması için aylar önce başvuruda bulunduklarını ve itiraz süresinin 21 Ekim’de sona erdiğini belirterek, “Bundan böyle AB toprakları içinde lokum Kıbrıs Lokumu olarak bilinecek” dedi.

/ LEFKOŞA

03.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri