"Gerçekten" haber verir 29 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali OKTAY

Gönülden dile



“ Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. ”

Hz. Ebubekir

Türk Müziğinin dahi bestekârı

Tanburi Cemil Bey

Dün, 28 Temmuz günü Tanburi Cemil Bey’in vefat yıl dönümüydü. Bu vesileyle tanbur ve kemençe sazının ve tabi ki müziğimizin bu büyük üstadını kelimelerin elverdiğince biraz olsun tanımaya çalışalım isterseniz.

1873 yılında İstanbul’da doğan Cemil Bey, henüz 3 yaşında iken babası vefat edince annesinin himayesinde, sıkıntılı bir çocukluk dönemi geçirir. Çocukluk yaşlarından itibaren müzik adamlarının dikkatini çeker. Tanbura öylesine düşkündür ki pek çok zaman tanburunu koynuna alır, yatar. Henüz 13-14 yaşlarında iken devrinin usta tanburisi Bestekâr Ali Efendi’ye yaptığı taksimden sonra “evlâdım bunca yıldır bu sazı çaldım, eh biraz da yendiğimi de sanırdım; şimdi seni dinledikten sonra ben artık elime tanbur filan alamam” dedirtecek kadar müthiş bir yetenek. Batı Müziğini tanımak için İtalyan sanatkârların Beyoğlu’nda oynadığı oyunları, operaları izler, Sulukule’ ye gider, Trakyalı zurnacıların zurnasını dinler, Bahariye ve Yenikapı Mevlevîhane’lerinde ayinlerde bulunur, mûsikinin her türünden ilham almaya çalışır. Ramazan günleri yine camilere gider, mevlid ve Hafız Sami Efendiden Kur’ân dinlerdi. Sık uğradığı bir kahvede Karadenizli bir kemençeciyi dakikalarca dinlemiş para vererek tekrar çaldırmış, çevresindekiler “Üstad siz bunun en âlâsını yapıyorsunuz. Bu sazı nasıl dakikalarca dinleyebiliyorsunuz?‘’ deyince, Cemil Bey “Çok güzel nağmeler yapıyor. Ben bunları kullanmak istiyorum” karşılığını vermişti.

Cemil Bey sağduyulu, geniş kültürlü bir insandır. Terbiyeli çekingen özel hayatında şakacı bir yaratılışı vardı. Konuşup çevirecek kadar Fransızca bilirdi. Kalabalığı sevmez, müzikten anlamayanlardan hele anlar gibi görünenlerden pek hazzetmezdi. 1914 yılında yapılan bir muayenede akciğer veremi olduğu anlaşılmıştı. Bir sanatoryuma yatırılması veya İsviçre’ye gönderilmesi tekliflerini reddetti. Hastalık kısa sürede bütün ciğerlere yayılmıştı. 1916 yılının 28 Temmuz gece yarısı eşini uyandırır. “Vakit geldi! 25 sene rindane yaşadım. Öldüğüme teessüf etmiyorum, lâkin sizin için bâdi-i ıztırap oldum. Affediniz. Kendinize ve oğlum Mes’ud a iyi bakınız” diyerek hayata gözlerini yumar. Pek az kimsenin katıldığı cenaze namazının ardından Merkezefendi Mezarlığında toprağa verilir.

Tanburi Cemil Bey için ne dediler:

“Cemil Bey sade, dahi bir sazende büyük bir üstad-ı mûsıki değil güzide bir sanatkârdı. Bazı peşrevleri beste ve güftesi kendi zade-i hassasiyeti bir çok şarkıları yüksek bir bestekâr olduğuna aşikâr bürhanlardır.”

(Tasviri Efkâr Gazetesinin 30 Temmuz 1916 tarihli nüshası)

“Biçare Cemil’in kadru kıymeti musalla taşında da lâyık olduğu derecede bilinememiş olmasına bir kere daha yüreğim sızladı. Cemil Bey hayatında gösterişten hoşlanmayan alçak gönüllülüğü kendisine ilke edinmiş cenazesi de aynı surette gösterişsiz fakat gayet samimî bir sadelik içinde kaldırılmıştır. ’’

Rauf Yekta Bey

“Cemilin sanat dehasını anlamak, anlatmak istemek mûsikimizin yüzyıllardır uzayıp giden yolu üzerindeki şahikalarından en yükseğinin en büyüğünün irfanına tırmanmak demek olacaktır. ”

Ruşen Ferit Kam

Geçmiş Zaman Olur ki…

Atıf Esenbel, Cemil Bey’ den tanbur ve kemençe dersleri almaktadır. Bir akşam uğradıkları Cemil Beye ‘’Üstadım ! Şed-i araban saz semaisine çalışıyorum, dördüncü haneyi kemençe ile çalamadım; lütfedip gösterebilir misiniz?‘’ demiş. Cemil Bey duvarda asılı kemençeyi almış, kısa bir taksim yaparak saz semaisine girmiş. Dördüncü haneye gelince tanburla yaptığı gibi yapamamış, düz notalarla bitirerek ‘’böyle olması gerekir’’ gibi bir şeyler söylemiş. Gece yarısı eve dönerken aynı sokaktan geçen Atıf Bey, Cemil Beyin odasının ışığının yandığını hâlâ şed-i araban saz semaisinin dördüncü hanesine çalıştığını açık pencereden gelen kemençe sesinden anlamış. ’’Cemil Bey gibi bir dahi bile çıktığı zirveye böyle tırmanmıştır’’ diye kendi kendine mırıldanır.

Bir Şiir - Bir Beste

Tanburi Cemil’in Ruhuna Gazel

Şiir: Yahya Kemal Beyatlı

Beste: Cinuçen Tanrıkorur

Bezm-i Cemşid’ de devran ki kadehlerle döner

Şevk şeb-ta-be seher raks-ı mükerrerle döner.

Tutuşur meş’ale –i dille merayayı huzuz

Hüsn-ü Aşk ortada bin mah, bin ahterle döner.

Cümle ervah-ı makamat açılır arşa kadar

Rast mahur ile uşşak muhayyerle döner.

Kurtulur pay-i tarab yerden o dem ki melekût

Yere gökten süzülür halka-i şehperle döner.

Her gelen rind kanar zevka bu mecliste Kemal

Canib-i rahmete son çektiği sagarle döner.

29.07.2008

E-Posta: alioktay@alioktay. net


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.07.2008) - Gönülden dile

  (15.07.2008) - Gönülden dile

  (08.07.2008) - Semahat Özdenses vefat etti

  (01.07.2008) - Gönül Telimizi Titretenler... Leyla Saz

  (24.06.2008) - Müzikte bir geleneğin son temsilcisi: Cinuçen Tanrıkorur

  (17.06.2008) - Asil Genç!...

  (10.06.2008) - Bu da gelir bu da geçer ağlama!...

  (03.06.2008) - Gönülden dile...

  (27.05.2008) - Adnan Menderes ve bir devlet adamının san'atçıya karşı nezaketi

  (20.05.2008) - Kraliçe II. Elizabeth, Sultan 3. Selim ve Kasımpaşalı Hafız...

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır