"Gerçekten" haber verir 01 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Halil USLU

Vatana muhabbet



Muhabbet ve sevgi sınırsız ve sayısızdır. Fakat bazıları var ki vazgeçilmez ve onlar için canlar ve başlar verilir. Geçtiğimiz hafta KTV’deki canlı yayında, öğretim üyesi Fahreddin Bey sordu: “‘Vatan sevgisi imandandır’, bu hadise çok itirazlar var. Hangi kişi vatanını kabul etmez ve ülkesini beğenmez ise bu hadise karşı çıkmaktadır, siz ne diyorsunuz?” deyince; 1,5 saat süren canlı yayında dedim ki; elbette hadis âlimlerinin diyecekleri ve hadislerin bir çok mânâları vardır, ancak derim ki:

Rivayetlerde denilir ki, bülbülün “Ah vatan, ah vatan” feryadına o günün emiri kafesten çıkarın emrini verir ve der ki: “Bakalım vatan dediği yer neresidir?” Bülbül kafesten uçurulur. Bakarlar ki, o uçan, hürriyetine kavuşan bülbül, bir çalı dibine sığınır ve lisan-ı hâliyle “Burası benim vatanımdır” der. Elbette vatan sevgisinde bülbülü geçmemiz lâzım.

Ayrıca ve en önemlisi, sayısız peygamberlerin, evliyaların, şühedaların ve cihan imparatorluğunu kuran büyük hünkârların medfun bulunduğu ve dört mevsimin bir anda yaşandığı ve fethi için Müjde Peygamberi olan Efendimizin (asm) tebşirâtına ve işârâtına mazhar olan bu aziz vatan parçası nasıl sevilmez ve nasıl muhabbet edilmez? Onun için merhum Mehmed Akif Ersoy “Bastığın yeri tanı” diyor. Mevlânâ dergâhında “Edep yahu” yazılıdır. Bediüzzaman’ın Mesnevî’sinde ise “Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez” buyurulur.

Sayısız örnekler verebilir, hafızamızda ve fikir denizimizde vardır. Nitekim; 1948’de istiklâliyetine kavuşan kardeş Pakistan’ın hürriyetine kavuşmasında en büyük hisse sahiplerinden büyük ve güçlü şair Muhammed İkbal, Pakistan’dan İngiltere’ye giderken uçakta hostes hanıma sorar: “Şimdi neredeyiz?” “Türkiye’nin tam merkezindeyiz” cevabını alan İkbal hemen ayağa kalkar. Hostes hanım sorar: “Hocam niçin kalktınız?” “Evlâdım, aşıklar sultanı Hz. Mevlânâ bu vatanda medfun, hürmeten ayağa kalkmamız lâzım” der. Vatan düşmanlarının kulakları çınlasın. Elbette kulak ve vicdan varsa…

Diğer bir çarpıcı misâl ise, Azerbaycanlı bir hanım teyzemiz, 1950 yılları sonrası Türkiye’den toprak getirtir ve evlâtlarına vasiyet eder: “Eğer ben ölürsem bu toprağı benim mezarıma koyunuz.” Sorarlar “Niçin ve neden?” Cevap yine manidardır yaşlı gözlerle: “Evlâtlarım bu topraklar ezan gören topraktır, bunu benim mezarıma koyunuz” der. O tarihlerde Azerbaycan’da ezanlar yoktu ve yasaktı. Bugün 2 bin cami var. İşte Türkiye’nin her karış toprağı böyle, vasiyetlere girecek evsaf ve niteliktedir. Bin yıllık aziz tarihimizi ve iman mihverimizi bilmeyen nadanlar, bu hakikatın feyzine, irfanına nasıl kavuşacaklar?

Barış Manço bir şarkı tutturdu: “Kara sevda”. Gerçek kara sevdayı bilmeyen ve bulamayanlar, taa tımarhanelere, hapishanelere ve hastanelere taşındılar, kafa sigortaları tamamen atanlar oldu ve olmaktadır. Gerçek kara sevda ve sevdalar var, bunların içinde zirvede gönlün afakında çınlayan “Vatana kara sevdalı” olmaktır. “Var mı bunlar?” veya “Olur mu?” diyen, istikbali göremeyen zavallılara deriz ki; işte Çanakkale, işte Pasinler, işte Bitlis dereleri, işte Van sırtları...

Büyük vatanperver, çokların samanlıklara sığındığı dönemde at üstünde, Rus ve Ermenilere karşı, kahraman talebeleriyle destan yazan büyük komutan Hz. Bediüzzaman, o tarihlerde neşrettiği Lemeat eserinde “İslâmiyet selm ve müsalemettir, dahilde niza ve husûmet istemez” hakikatını ortaya koyar. Bugün Türkiye birliğe, kardeşliğe muhtaçtır, herkes haddini bilmelidir. Ağzından çıkanlara ve ağzına girenlere dikkat edecek. Haram lokmalar, ahlâksızlıklar vatan ihanetine götürür. Gümrah imanı olanlar, ecdadını kabul edenler, komşularımızı iyi tahlil edenler, vatanın ve ülkenin birlik ve beraberliğinde bütünleşeceklerdir. İnşaallah yanlış hareketlerle şehitlerin kemikleri sızlamaz…

01.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.07.2008) - Saati 8 milyon dolar!

  (18.07.2008) - Bolvadin ve Isparta

  (11.07.2008) - Birlik ve beraberliğin önemi

  (04.07.2008) - Trabzon ve Uzungöl Yaylası

  (27.06.2008) - Adana-Ankara salonları

  (20.06.2008) - Kuzeyde mehter coşkusu

  (13.06.2008) - Kurbağaların verdiği ders

  (06.06.2008) - 41. sene-i devriyesinde Abdülmecid Nursî

  (30.05.2008) - Kırk dokuz yıla neler sığdırmış?

  (23.05.2008) - Fidan ve müjde

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır