"Gerçekten" haber verir 08 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Bir bu eşref-i mahlûkata bakın, bir de şu esfel-i mahlûkata!



İNSAN eşref-i mahlûkat. Varlıkların en şereflisi.

Bütün haklarıyla birlikte doğar. Ve karıncayı ifnâ etmemek için fetva sorar…

Ve şu da esfel-i mahlûkat:

İnsan haklarını gasbeder, insana hayvan kadar önem vermez!

İslâmiyet, bütün hakları bir bir sıralamış, haksızlıkları sıralamış; hiç kimsenin, kimseye zulmetmemesini istemiş, haklara saygı duyulmasını emretmiştir.

İslâmın ruhlara sindirilmesini istediği şefkat anlayışı, yalnız insanları değil, bütün canlıları, hattâ bitkileri de içine alır.

Evet, Allah hayvanları da, insanlığın hizmetine sunmuştur. Onların akıl ve şuurdan mahrum, buna rağmen genelde güçlü olmaları ve insanların onların tepeden tırnağa her şeylerinden istifade etmeleri bunu gösteriyor.

Ancak, hayvanların insanlığın hizmetine sunulması, onlara eziyet edilmesini gerektirmez. Ki, İslâm, canlılara, hayvanlara eziyeti şiddetle men etmiştir. Hayvanlara eziyet etmeyi, canlarını acıtmayı, incitmeyi, aç-susuz bırakmayı, onları eğlenmek ve oyalamak kastıyla avlamayı, nişan eğitimi için hedef yapmayı, yavrularını annelerinden ayırmayı kesinlikle yasaklamıştır.

İslâm, sadece hayvanlara karşı nâhoş hareketleri yasaklamakla kalmamış, onlara karşı yapılacak iyi muamelenin mükâfatlandırılacağını, Cennete girmeye vesîle olabileceğini de nazara vermiştir. Bu gerçek, Allah Resûlünün dilinde şöyle ifadesini bulmuştur:

“Kendisinde hayat eseri bulunan her yaş ciğer sahibini sulayan için büyük ecir, sevap ve mükâfat vardır.”

“Dilsiz hayvanlar konusunda Allah’tan korkun. Onlara uygun şekilde binin, etini uygun şekilde yeyin.”

“Kedisini ölünceye kadar hapseden, yemek ve su vermeyen, yerdeki böcek ve fareleri de yemesine müsaade etmeyen kadını Allah, cehennemine attı.”

Hz. Ebûbekir’in, Tebük seferine çıkacak olan askerlere, “Kadınları, çocukları öldürmeyiniz. Hayvanları telef etmeyiniz, ağaçları kesmeyiniz!” meâlindeki hitâbesi de meşhurdur.

İslâm tarihi boyunca, değil sadece insan haklarına, hayvan haklarına riâyeti esas alan Müslümanlardan, Avrupalı seyyah ve araştırmacılar bile sitayişle bahsediyorlar. Elise Reclus, Claude Ferrere, Orneille Le Brayn, Comte de Bonneval, La Martin bunlardan sadece birkaçı.

Bunlar, eserlerinde, Müslümanların hayvanlara karşı gösterdikleri şefkat, yardım, koruma; hatta onlar için kurdukları vakıflardan uzun uzun söz ederler.

Bugün medenî Avrupa, son olarak, Irak’ta, Çeçenistan’da, Filistin’de, Keşmir’de, Cezayir’de, Karabağ’da ve dünyanın muhtelif yerlerinde, Müslümanlara, karınca kadar hayat hakkı tanıyor mu?

Müslümanlardan başka bir milletin tarihinde, hayâli bile mümkün olmayan “karıncaların hayatını koruma”ya bakınız. Bu bir masal değil, hikâye değil, ayniyle gerçek:

Kırk altı yıl, Osmanlı tahtına oturan, kuvvetli, kudretli, dirâyetli, heybetli padişah Kanûnî Sultan Süleyman (1512-1556), sarayının bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülebilmesi için Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi'den şu beyitle fetvâ ister:

“Dırahta ger ziyân etse karınca

Zarar var mıdır ânı kırınca?”

Ebussuûd Efendinin cevabı menfî ve kesindir:

“Yarın Hak’kın divânına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca.”

Bu nasıl eşref-i mahlûkat! Akıl hayretten donar, vicdân meftun olur bu hak anlayışına.

İster günümüzde, isterse tarihte, insanlara karınca kadar ehemmiyet vermeyen Batı medeniyeti nerede, karıncaya bile insan gibi kıymet veren İslâm medeniyetinin “hak ve hayat” anlayışı nerede?

Ya yerli batıperestler?

Öz vatandaşına nasıl muamele ediyor?

Ne okuma hakkı, ne din ve vicdan hakkı, ne düşüncelerini açıklama hakkı, ne eleştiri hakkı tanıyor!

Ve bu nasıl esfel-i mahlûkat!

08.08.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.08.2008) - İhlâs, hırs ve birlik

  (06.08.2008) - “Kulcuğa kulcuk” Kemalist İlahiyatçı kim?

  (05.08.2008) - “Yabancı nefreti” vahameti ve dönüş...

  (04.08.2008) - Lisan problemi

  (03.08.2008) - Müslümanlara olan bakış açısı çarpık

  (02.08.2008) - Avusturyalı sosyalistler, ülkelerinde cami yapımına destek çıkıyorlar

  (31.07.2008) - Avusturya’da İslâmiyet

  (30.07.2008) - İslâm güneşine mani olan perdeler yırtılıyor

  (28.07.2008) - Avrupa’daki Müslüman azınlıkların problemleri

  (26.07.2008) - Övgüye değer bir diğer hasletleri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır