"Gerçekten" haber verir 25 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

Kadük devrimler…



Can Dündar’ın, Yunanlı çocuk Yorgo’nun rol aldığı “karga kovalaması”yla başlayan “film”i üzerindeki tartışmalar, medyada “devrimleri” gündeme getirdi.

Devrimlerin başında 25 Kasım 1925 tarihli ve 671 sayılı “şapka iktisâı hakkında kânun” gelmekte. 28 Kasım’da yürürlüğe giren kanunla bütün yurt çapında bir günde tatbike konulan kanuna muhalefet edenler İstiklâl Mahkemelerine sevk edildi. Yüzlerce vatandaş sırf şapka takmadıkları için yargılandı, hapse kondu, ağır cezalar aldılar.

İşin en çarpıcı tarafı, bu “devrim kanunu”nun diğer “inkılâp kanunları” gibi 12 Eylül ihtilâli Millî Güvenlik Konseyi lideri Kenan Evren’in bizzat tek taraflı olarak propagandasını yaptığı ve “hayır” demenin suç sayıldığı 1982 Anayasasının 174. maddesine konulup Anayasal koruma ve kollanma altına alınmasıydı.

Dahası AKP siyasî iktidarınca kadük kalan ve uygulanmayan bu yasanın yürürlükten kaldırılması yerine, yeni Türk Ceza Kanunuyla diğer “inkılâp kanunları” ile birlikte muhalefet cezasının daha da ağırlaştırılmasıydı.

Buna göre sözkonusu şapka mecburiyetine uymayan devlet memurlarına altı aydan bir yıla kadar hapis ve 750 bin liradan üç milyar liraya kadar ağır para cezasına çarptırılacakları hükmünün getirilmesiydi. Üstelik demokratikleşme, her türlü sosyal yaşantı özgürlüğünü esas alan AB yargı reformu ve uyum yasaları çerçevesinde!

“LÂHÛTÎ HAYALLERDEN

MÜBERRA KANUNLAR…”

28 Teşrinisânî (Kasım) 1341 (1925) tarih ve 230 sayılı Resmî Cerîde’de (Resmî Gazete’de) neşredilen “Şapka İktisâı Hakkında Kanun”un birinci maddesine göre, “Türkiye Büyük Millet Meclisi âzâları ile idâre-i umumiye ve hususiye ve mahalliye ve bilumum müessesata (kurumlar, kuruluşlar) mensup memurîn (memurlar) ve müstahdemîn (hizmetliler) Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükûmet men eder” denilmekte.

Öncelikle belirtelim ki “Türk milletinin şapkayı iktisa etmiş olduğu”, tamamen uydurmadır. Araştırmalar, dünden bugüne Türkiye’de şapka kullananların yüzde 15 civarında olduğu, halkın yüzde 85’ninin şapkayı takmadığını göstermekte.

Bu durum, aynı zamanda “mühim bir mason” olan Halk Partisi Genel Sekreteri ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın, “Kendi cemaatimizi (toplumumuzu) mâveraî (öteki, uhrevî) dünyaya taallük eden (ilgilendiren) her türlü endişelerden ve her türlü lâhûti (kutsal, İlâhî) hayallerden müberra (temizlenmiş) olarak kanunlarımızı bugünün icâblarını, maddî zarûretlerini göz önünde tutarak yapmalıyız” temel tesbitiyle, tâbirlerince “mistik ve doğmatik esaslar”dan azâde, “dinden tecrit” programı üzerine kurulan yeni rejimin umdelerini ortaya koymakta. (Seyhun Tunaşar, Türk ulusal Masonluğunda 1935 Uykuya Yatma Olayı, 139)

Gerçek şu ki “şapka kanunu”nda şapka giymek sadece devlet hizmetinde bulunan erkek memurlara ve müstahdemlere şart koşulmakta. Buna göre “kanununa muhalefet” ettikleri bahanesiyle yüzlerce âlim ve binlerce vatandaşın İstiklâl Mahkemelerinde sureta yargılanarak hapse atılmaları, idam edilmelerinin, inkılâpçıların kendi çıkardıkları kanunlara bile uymadıklarını göstermekte.

Diğer yandan tarih boyunca milletin hiçbir zaman bir “ecnebî kisvesi” olan şapkayı “umumî sepûş” olarak kullanmadığı halde, “devrim yasası”nda şapkanın “Türkiye halkının da umumî serpuşunun şapka olduğu” iddiası, bir başka çarpıtma olarak karşımıza çıkmakta…

Halkın “umumî serpuşu”nun mecburî giyilmesi için kanuna gerek duyulmakta!

“YUNAN SERPÛŞU”

MİLLÎ GİYSİ OLUR MU?

Aslında bu hususu 23 Ağustos 1925’te elinde bir Panama şapkasıyla otomobiline binen M. Kemal’in, “şapka devrimi” için gittiği Kastamonu’da yaptığı konuşmada açıkça ikrar edilmekte. 29 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Büyük Halaskârın (kurtarıcının) Millete Teceddüt (yenilenme - değişim) Yolunu Gösteren Yeni Bir Nutku”da bunun bâriz ikrarında bulunulmakta.

M. Kemal’in eline içki kadehini alarak “Beyler buna rakı derler!” deyip baloya katılanlara ve halka içkiyi tanıtıp, telkin ve tavsiyesi misali, “şapka nutku”nda, “Milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Bunu iktisa edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, üstte yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bunların mütemmimi olmak üzere siper-i şems-i serpuş... Bunu açık söylemek isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir” lansesinin ardından söylediği, “Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz olur da, şapkayı giymek neden olmasın? Kadın arkadaşlarımız da yüzlerini açmalıdırlar” cümlesi, birinci ağızdan şapkanın “Yunan serpuşu” olduğunun itirafı olmakta.

Böylece Bediüzzaman’ın, “...Kendi başına frenklerin serpuşunu koyup, herkese de giydirir. Fakat, cebir ve kânun ile tâmim ettiğinden...” tesbitini bizzat te’yid etmekte…

TIME dergisinin yayın hayatının 80. yılı sayısında “dünyayı değiştiren 80 önemli olay”ın arasında sıraladığı “M. Kemal’in inkılâpları”nın “anlamı” anlaşılmakta.

Şu çarpıklığa bakın: Bir yandan “kanun”un erkek memurlara ve müstahdemlere getirdiği “şapka mecburiyeti”ni kimsenin takmaması. Öncelikle erkek milletvekillerinden başlanarak, genel ve mahallî bütün kamu kurum ve kuruluşlarda bu “devrim kanunu”nun kadük kalması.

Diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti mevzuatında kadınların kılık ve kıyafetlerine dair hiçbir kanun bulunmadığı, tesettürü ve başörtüsünü yasaklayan hiçbir hüküm olmadığı halde, dinî bir vecîbe olan ve Türkiye’de kadınların yüzde 80’ninden fazlasının taktığı başörtüsüne getirilen yasa dışı yasağın keyfî ve kanunsuz uygulanması…

Ve bütün bunlar, kadük kalan “devrimler”in arkasındaki “psikolojik” ve “travmatik” çarpıklığı bir defa daha açığa çıkarmakta…

25.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (24.11.2008) - Satır aralarında kalanlar…

  (23.11.2008) - AKP, Kemalizm ve “ılımlı İslâm” projesi

  (22.11.2008) - AKP ne kadar dik durdu?

  (20.11.2008) - Amerika ve muammalar...

  (18.11.2008) - Fırsat ve milât…

  (17.11.2008) - Aleviliği İslâmın dışına itme tuzağı

  (15.11.2008) - Demokrat Parti alternatifi…

  (14.11.2008) - ‘Vekilini kendin seç’ kampanyası…

  (13.11.2008) - “Azınlık” ve “ayrımcılık” çarpıtması…

  (11.11.2008) - AB İlerleme Raporundaki kırıklar (2)

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır