21 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Osman ZENGİN

Bu yazıyı okurken sıkı durun!


A+ | A-

“Bu üründeki meyve suyu; cömert meyve ağaçlarının, o ağaçlara kucak açan toprağın, su veren yağmurun ve onlara yaşam veren güneşin sayesinde üretildi.

“Doğa, ona hak ettiği saygıyı göstermenin, emek harcamanın ve onu sabırla beklemenin karşılığını bize birbirinden güzel, birbirinden olgun, birbirinden tatlı meyvelerini sunarak verdi.

Cappy’nin lezzetinin kaynağı olan doğaya, sonsuz teşekkürlerimizle…”

Yerinizde duramıyor ve burnunuzdan soluyorsunuz adeta, değil mi? Çünkü; bunu ilk görüp, okuduğumda, beni de hafakanlar basmış, ne yapacağımı şaşırmıştım.

Bilerek veya bilmeyerek yazılan ve ne olursa olsun şirk kokan bu ifadeler, maalesef Türkiye’de faaliyet gösteren Coca-Cola firmasının, “Cappy” isimli meyve sularının kutularının üzerinde yazmaktadır. Market vs. gibi yerlerde bunu görüp, okumanız mümkün. Biraz müdakkik miyim, artık hangi kelime ifade eder bilemiyorum ama, bu da benim huyum işte. Dikkatimden kaçan şey olsa da, genellikle bazı şeyleri incelerim veya dikkatle takip ederim. Altından da, böyle çapanoğlu çıktığında ise hiç duramam. Haksızlığa, hele de şirk kokan şeylere hiç dayanamam.

Bundan yıllar önce de böyle bir şey olmuştu. TV’de, bir margarin yağının reklâmı yapılıyordu, dikkat ettim, içinde “doğadan size” diye bir ifade geçiyordu. Müsbet tenkid hakkımı kullanarak, yağın imalatçısı fabrikaya bir mektup yazdım. (O zaman internet falan yoktu tabii, biraz uğraştırıcıydı ama şimdi mail v.s. gibi yolları kullanmak daha kolay olduğundan, bu gibi durumlarda kırmadan, dağıtmadan müsbet tenkid hakkımızı kullanabiliriz) Güzel ifadelerle bir giriş yaptıktan sonra, reklâmı anlatıp, “Sizler de, elbette Müslümansınızdır. Bu ifade bizim inancımıza uygun değil. Böyle bir şeyi bilerek yaptığınızı zannetmiyorum. Bu, muhakkak reklâm ajansının bir yanlışlığından kaynaklanmıştır. Düzelteceğinizi ümid ediyorum..” mânâsında yazdım.

Tabiî, ben vazifemi yapmanın rahatlığını hissetmemin yanında, ara sıra reklâma da bakıyordum, pek bir değişiklik yoktu. Bir ay kadar geçti, bir baktım reklâmdaki o ibare değişmiş, “mutfakta pişer size gelir” mi neydi, tam hatırlayamadım ama, o mânâda bir şey olarak değişmişti. Kendi kendime, “Allah, Allah! Acaba bizim mektup ellerine ulaştı mı, yoksa kendiliklerinden mi değiştirdiler?” derken, birkaç gün sonra bir baktım cevabi mektup geldi, açtım okudum şöyle yazmışlardı: “Sayın Osman Zengin, Mamüllerimize, dolayısıyla firmamıza göstermiş olduğunuz yakın ilgiye teşekkür ederiz. Kıymetli ikazınıza binaen ibarenin reklâmdan çıkarılması hususu reklâm ajansımıza talimaten bildirilmiştir. Bilgilerinizi rica eder, işlerinizde başarılar dileriz” diye.

Aman Allah’ım! Nasıl sevinmiştim. ”Yani şimdi binlerce insan sokağa dökülse, alayiş nümayiş yapılsa, bağırıp çağırılsa bu netice alınamazdı, çok şükür” dedim. Ve o şekilde “doğa“ denilen dinsizlik sembolü ortadan kalkmıştı. Yine benzer bir hadiseye de geçen sene şahid olmuştum. Dost bir internet sitesine verilmiş bir reklâmdı o. O da, yine buna benzer bir şeydi. Onlarla da telefonla konuştum, anlayışla karşılayıp, teşekkür ederek düzelttiler.

Bu meyve suyunun kutusunda yazan ifadeyle alâkalı da, bir mail yazmak için Cappy’nin internet sitesini aradım, bulamadım. Coca-Cola’nın İstanbul merkezini telefonla arayarak, yetkililerle görüşmek istediğimi söyledim. Zannedersem müşteri hizmetlerinden bir bayandı telefona çıkan. Yetkililerle görüştürmedi, kendisine durumu aktarmamı söyledi. Fakat konuşurken, dinî meselelerden çok uzak olduğunu anladım. “Estek-köstek” yaptı, akıl verdi, fetva verdi, ama müsbet netice çıkmadı. Bununla iktifa etmedim, bu sefer Coca-Cola’nın Bursa fabrikasını aradım. Burada da yetkili olarak bir bayanla görüştürdüler. O, biraz daha müsbet yaklaştı, durumu kendisine izah ettim, tamamen katmerli bir şirk kokan o ifadenin kaldırılması gerektiğini söyledim. İstanbul görüşmemi de söyledim. Mail adresimi ve telefon numaramı aldı. İlgilenip, yetkililere de aktaracağını söyledi. Bu sefer “Bakınız, ben aynı zamanda Yeni Asya gazetesi yazarıyım, bunu size açıkça söylüyorum, bunu da yetkililere iletebilirsiniz. Bir müddet beklerim, eğer cevap verilmez veya bir düzeltme olmazsa, gazetede bunu yazarım” dedim. Ama, maalesef 15 gün kadar bekledim, bir cevap gelmedi. Biz de, hassas olduğumuz bu konuda görüşlerimizi dile getirip, dindar efkâr-ı âmmenin de tercümanlığını yapalım istedik.

Zira, tevhid inancının şahika eserleriyle yetişip gelmiş bizlere, çok abes geliyor bu durumlar. Bundan yaklaşık 40 sene kadar önce; yazarlarımızdan Ahmed Özdemir ve Lütfi Taşçı kardeşlerimin de bulunduğu bir grup arkadaşla, Ankara Bahçelievler’de yaptığımız sohbetlerde, Ali Vapurlu Ağabeyimiz (şimdi kendisi Hac’da, kulakları çınlasın, sağ-salim dönsün İnşaallah) ders yapardı. Çoğu zaman da “Tabiat Risâlesini” okurdu. Allah’a şükür, bu geçen zaman zarfında, bu gibi şirki işmam eden meseleler epey zayıfladı, inançsızlık azaldı. (Tabiî, bunlar hep Risâle-i Nur’ların tahşidâtı ile olmuştur) İşte; zaman zaman Ankara’da bir araya geldiğimizde, Ali Ağabeye lâtife yollu takılarak, “Ya Ali abi, artık Tabiat Risâlesi’ni eskisi gibi çok okumuyorsun” dediğimde gülerek “Kardeş, şimdi dinsizlik pek yok, azaldı“ diyordu.

Evet, şükürler olsun, dinsizlik azaldı ama ahmaklık hâlâ devam ediyor. Bir takım yerlere yaranacağız diye veya sosyete ayağından, şirk kokan hatalar yapılıyor. Bunların düzelmesi, düzeltilmesi lâzım. Müslümanın inancına, en azından saygı gösterilmesi lâzım. Hem malını ona sat, hem de şuursuzca onun dinî hassasiyetini rencide edici halleri takın, olmaz öyle şey!

21.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.11.2009) - Bayram Ağabey diyor ki...

  (17.11.2009) - Peşpeşe vefatlar ve tevafuklu bir vefat haberi

  (15.11.2009) - Şaban Döğen’den “mesaj” var!

  (05.11.2009) - Binler rahmet sana, Şaban Hoca

  (22.10.2009) - Nur’un merkezinden, Türkiye’nin merkezine

  (16.10.2009) - İbrahim Canan

  (10.10.2009) - Bursa’da ne var, ne yok?

  (07.10.2009) - Yeşilçam’ı aydınlatan adam: Çakmaklı

  (28.09.2009) - Osman Gazi’den, Osman Ertuğrul’a Osmanlı….

  (22.09.2009) - Bu kimin bayramı?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: yemek tarifleri- Risale Çocuk- yemek tarifleri - Risale-i Nur- Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yemek Tarifleri - Makdis