14 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet ÖZDEMİR

Bir harf kâtipsiz olamadığına göre...


A+ | A-

Yaratılış, düşünen insanlığın en eski meselelerinden biri, belki de birincisidir. Kendini tabiattan ayrı ve bağımsız bir varlık olarak hisseden her insan, ilk iş olarak kendi aslını, insanlığın aslını düşünecek ve soracaktır. Bu konuda elde edeceği bilgi, kişiyi ister istemez, etrafını saran fizikî çevrenin, yani dünyanın, göklerin, ay, güneş ve yıldızların da aslını sormaya sevk edecektir. Eğer merak sahibi ise!

Yaratılıştan amaç, Cenâb-ı Allah’ın yarattığı eserlerindeki san’atı görmek ve göstermek istemesidir. 1

Her gün gözümüz önünde nice kafileler gelip geçiyorlar. İşte o kafilelerden birisi de insanoğludur. İnsanoğlu, büyük bir kervan ve muazzam bir kafile gibi mazinin derelerinden gelip, vücut ve hayat çöllerinde misafir olup, istikbalin yüksek dağlarına ve süslü bağlarına yönelip kafile kafile arkasında peş peşe yürümekte iken, kâinatın nazar-ı dikkatini çeker.

“Şu garip ve acip mahlûklar kimlerdir? Nereden geliyorlar? Nereye gidiyorlar? Neden gelen durmuyor, giden dönmüyor? Buradaki vazifeleri nedir?” diye hallerini anlamak üzere yaratılış hikmeti, hikmet ilmini karşılarına çıkardı ve aralarında şöyle bir konuşma başladı:

Hikmet:

“Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Bu dünyada işiniz nedir? Reisiniz kimdir?” Bu soruya, insanoğlu adına, diğer büyük peygamberler gibi, Muhammed-i Arabî (asm) çıkarak şöyle cevapta bulundu:

“Ey hikmet! Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî’nin kudretiyle, yokluk karanlıklarından, ziyadar varlık âlemine çıkarılan mahlûklardır. Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş ve emanet-i kübrayı bize vermiştir. Biz, haşir yoluyla saadet-i ebediyeye müteveccihen hareket etmekteyiz. Dünyadaki işimiz de, o saadet-i ebediye yollarını temin etmekle re’sü’l-malımız olan istidatlarımızı nemalandırmaktır. Ve şu azim insan kervanına, bundan sonra Sultan-ı Ezelî’den risâlet vazifesiyle gelip riyaset eden benim. İşte o Sultan-ı Ezelinin risâlet beratı olarak bana verdiği Kur’ân-ı Azimüşşan elimdedir. Şüphen varsa al, oku!”2

Günümüzde san'atlı bir eser yapılmadan önce planlanır. Bu işin kader safhasıdır. Kaderi tayin edilmiş bu eserin varlık âlemine çıkması için, plana uygun yapılması gerekir. Bu da işin kudret safhasını teşkil eder. Bunun için insan gücü, gerekli materyal ve mâlî imkânların olması gerekir. Kâinatın Yaratıcısı için bu safhalara ihtiyaç yoktur. Bütün bunlar “kâf-nûn” fabrikasında gerçekleşir. Yani “ol” deyince bir anda oluverir.

Kâinatın ilk başlangıcını araştıran insan zihni orada kalmayıp, bunun tabiî sonucu olan bir başka soruya geçerek “Sonumuz ne olacak, nereye gidiyoruz?” diyecektir. Özetle doğumla başlayıp, ölümle noktalanan bir hayat kaderine tâbi insanoğlu başlangıcını ve sonunu hep sora gelmiştir:

“Nereden geldik, neciyiz, nereye gidiyoruz, bu dünyadaki işimiz nedir?”

Tarih boyunca bu sorulara cevap olacak görüşler ortaya atılmıştır. Tesadüfle başlatıp mutlak bir sonla tamamlayan, insanlığı yokluğa atan maddeci felsefî görüşler olduğu gibi, ruhun ezeliyetini kabul eden ruhçu, mâneviyatçı görüşler de olmuştur. Tarihin mezarlığında bu görüşlerin enkazlarını görmek mümkündür. Müsbet hareket edemeyenlerden müsbet sonuç elde edilir mi?

Aslında dinler de insanlığın cevaplandırmakta zorlandığı bu sorulara cevap vermek için vardır. Kâinatta nizam ve intizam varsa tesadüf yoktur. Din tesâdüfî başlangıcı reddeder.

Bir saat intizamıyla belki daha dakik ve hassas çalışan Güneş Sistemi’miz ve kâinat çok usta bir Yaratıcının elinden çıkmıştır, der. Varlıklar arasındaki itme ve çekme kuvvetleri şeklinde tezâhür eden irtibâtı; birbirine zıt ve şuursuz unsurların hayatın devamında ortaya koydukları işbirliği ve tamamlayıcılığı, kâinatın parçaları ve cüzleri arasındaki dakik ve hassas intizamı; bunların bir elden çıktığına, ustalarının çok mâhir ve kâdir olduğuna, yaratma işini irâde ve şuurla yaptığına delil kabul eder. Acaba şöyle düşünsek olur mu:

“Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz, bir harf kâtipsiz olamaz; biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?” 3

Varlıklar âlemi, İslâm dininde Nur-u Muhammedî tâbir edilen bir ilk maddeden yaratılmıştır. Kadir olan Yaratıcı’nın “Ol!” emri ile bir anda, yaratılış ağacının çekirdeği durumundaki Nur-u Muhammedî’den ilk varlık filizi ortaya çıkmıştır. Bu filiz tıpkı bir ağaç gibi büyüyerek, sonunda insan meyvesini verecek mükemmelliğe erişmiştir. Peygamber Efendimiz (asm), yaratılışın bu tekâmül seyri içerisinde meyvelerin meyvesidir. En son, en mükemmel meyve, Fahr-i Kâinat’tır (asm). Yani Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz kâinat ağacının hem çekirdeği, hem de meyvesidir.

İslâmiyet, yaratılışla ilgili konuların başlangıcı Hz. Muhammed’in (asm) nuru ile sonucu Hz. Muhammed’in (asm) zatı arasındaki safhaları ve halkaları anahatlarıyla aydınlatacak şekilde yapar, bâzı ipuçları verir, fezlekeler sunar, fakat ayrıntılara girmez. Ortaya konulan özetler ve sonuçlar, dünün müneccimleriyle bugünün astrolog ve faraziyecilerinin safsata ve fantaziyelerine kapılmayı önleyecek, sapla samanı karıştırmayacak açıklıkta ve zenginliktedir.

İnsanın, cin ve şeytanın, dünyanın yaratılışından, semâ ve arşın yaratılışına kadar birçok meselede rivayet edilen hadisler vardır. Onlardan ikisine göz gezdirelim:

1. “Başlangıçta Allah vardı, O’ndan önce başka bir şey yoktu. O’nun Arş’ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek her şeyi yazdı.”4

2. Ömer İbnu’l-Hattâb (r.a.) der ki: “(Bir gün) Resûlullah (a.s.m.) aramızdan doğrularak mahlûkatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan ve gelecek olan bütün safhaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehenneme girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu.”5

Bu rivayetlerde, yaratılışın başlangıcı ile ilgili bazı açıklamalar yer almaktadır. Bunlarda âlemin yaratılışının başlangıcı hakkında bazı özet bilgiler mevcut olmakla beraber, anlayışımızın kavrayamadığı bazı ifadeler de mevcuttur. Burada anladığımız temel fikirler şunlardır:

* Hiçbir varlık yok iken Allah vardı.

* Önce suyu ve su üzerinde Arş’ı yarattı

* Sonra gökleri ve arzı yarattı.

* Meydana gelecek yaratılış fiillerini kader kitabında önceden yazdı. Vukuat bu yazıya göre meydana gelmektedir, olayların hiçbirinde tesadüfe yer yoktur.

* Resûlullah (asm), insanların merakı ve sorması üzerine başlangıç ve sonuçla ilgili açıklamalar yapmıştır.

Şu halde hadislerden elde edilen bu özet bilgiler, mü’mini, eşyanın ve âlemin ve hattâ beşeriyetin başlangıcı konusunda insanlığın merakını bir kısım boş tahminlerle tatmine çalışan nazariye mâceracılarının ağına düşmekten kurtarmaya yeterlidir.6

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 916.

2- Bediüzzaman Said Nursî, İşaratü’l-İ’caz, s. 28-29.

3- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, s. 83.

4- Buhârî, Megâzî, 67, 74, Tirmizî, Menâkıb, 3946.

5- Buhârî, Bed’ul-Halk 1.

6- İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, 5: 328-330.

14.12.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.12.2009) - İnsan, şu kâinat kitabını okuyor (mu?)

  (30.11.2009) - Gökyüzünde bayram mı var?

  (25.11.2009) - Kurban da şeâr-i İslâmiyedendir

  (23.11.2009) - Hastalıklarımızı ne kadar tanıyoruz?

  (14.11.2009) - Dinsiz bir millet yaşayamaz

  (04.11.2009) - İnsanın yaratılışı üzerine tartışmalar

  (21.10.2009) - İMAN SIĞINAKLARIMIZ

  (16.09.2009) - Anlaşılmayan dersler tekrar edilir (mi?)

  (12.08.2009) - ‘Isparta kahramanlarına arkadaş olmak’

  (11.08.2009) - ‘Çiçeklerimiz’le Nurun ilk fidanlığındayız

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl