16 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

M. Latif SALİHOĞLU

Cinayet cuntası


A+ | A-

Abdi İpekçi ve Çetin Emeç ailesinin özellikle çığlık gibi yükselen son itirafları, "cinayet cuntaları"nın yüzünde şimşek çaktıran birer şamar gibi patladı.

Babası bundan otuz sene evvel katledilen Nükhet İpekçi, acının sağı–solu olmaz diyerek, ülkeyi sarsan ve büyük yankı uyandıran faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybeden her kesimden insanların aileleriyle birlikte hareket etmek istediklerini yüksek sesle dile getiriyor.

7 Mart 1990'da katledilen Çetin Emeç'in (küçük resim) eşi Bilge Hanım ise, zihinlerde şafak attıracak şu itirafta bulunuyor: "Tek elden işlendiği izlenimi veren sûikastlerin kurbanları olarak artık susmayağız. Cinayetin arkasında şu var, bu var demiyorum. Bir örgütü işaret etmiyorum; ama, devletin ihmali var... Mühim olan tetikçi değil, o kiralık bir zavallı. Geride neler oldu?.. Atatürkçü, orduyu seven, vatanperver bir kadınım. Devletime hiç kızmadım ben. Başka gerçeklerle yüzleşmek istemedim. O yüzden hep İran demek, İslâmcılar demek işime geldi sanırım.” (Vatan)

Memnuniyet verici bir gelişme de şudur: İpekçi ve Emeç'in ailesiyle aynı paralelde fikirler beyan eden merhûm Hamidoğlu'nun, Sazak'ın, Darendeli'nin ve katledilen diğer 20 kadar mazlûmun hayattaki yakınları ve aile efradı, bundan böyle müşterek hareket etme iradesi gösteriyorlar.

Özellikle arka planı meçhul cinayetlerde vefat edenlerin yakınlarının kurmuş oldukları platformun sözcüleri, ayrıca TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulması talebinde bulunmuşlar ki, bu son derece ümit verici bir gelişmedir.

Sorgulamanın yönü değişiyor

İşte, yaşanan bu son gelişmeler bize açıkça gösteriyor ve kuvvetlice bir kanaat hasıl ediyor ki, yıllardır yanlış istikamette seyreden sorgulamanın yönü artık değişmeye başlamış bulunuyor.

Yakınlarını kaybedenlerin aileleri gibi, onlarla aynı mefkureyi paylaşan grup arkadaşları da, şimdiye kadar genellikle hep dindarları, Müslümanları suçluyorlardı.

Hatta, en çok ses getiren Uğur Mumcu cinayeti (24 Ocak 1993) bile, gayet planlı ve ustalıklı bir yönlendirme ile, dinlarların üzerine yıkılmak istendi.

Mumcu'nun cenaze merasimi, büyük bir gösteriye dönüştürülerek, tüm dikkatler dindarların üzerine çevrildi. Daha da ileri gidilerek, iş küfür ve hakaret noktasına kadar getirilip dayandırıldı.

Halbuki, dindar Müslümanların cinayet işlemek gibi ne bir düşünceleri vardı, ne planları ve ne de bu işten bir menfaatleri söz konusuydu.

Bu hususu, aklı başında birçok kimse dile getirdi. Ancak, pek dinleyen olmadı.

Zira gaye, maksat başkaydı: Bir yandan iz kaybettiriliyor, bir yandan da dindarlar zan ve töhmet altında bırakılmak isteniyordu.

Aradan yıllar geçti. Mumcu'nun kızı ve oğlu, çok farklı şeyler söylemeye başladılar. Babalarının İranlı casuslar, ya da Türkiye'deki dindar tarafından öldürüldüklerine inanmadıklarını ifade ettiler.

Ardından, diğer mağdur aileler de konuştular ve benzer yönde açıklamalarda bulundular.

Ortak açıklamalardan çıkarabildiğimiz mânâ ve mesajın özeti şudur:

Bütün bu işleri çekip çeviren, cinayetleri organize edip izini kaybettiren bir "cinayet cuntası" var. Yakalananlar ise, belki kullanıldıklarının farkında bile olmayan zavallı kimselerdir. Kimi tetikçi, kimi de taşerondur bu zavallıların. Dolayısıyla, asıl azmettiricilerin kimler olduğu ortaya çıkarılmalı ve bu cinayetleri organize eden "cinayet cuntası"nın kökü kurutulmalı.

Tarihin yorumu 16 Şubat 1969

"Kanlı Pazar"ın Kemalist aktörleri

Bundan 41 sene önce bugün (16 Şubat 1969, Pazar) azmettiricileri Kemalist olan iki grup, Beyazıt Meydanında kıyasıya çatıştılar.

Sağcı–solcu görüntüsü altında yaşanan bu çatışma sonrasında iki genç bıçaklanarak öldürülürken, yaklaşık 100 kişi de çeşitli yerlerinden yaralandı.

Bu vahşiyane hadise, yakın tarihimizin kayıtlarına "Kanlı Pazar" ismiyle geçti.

İki tarafta da Kemalistler var

Anarşik olayların boy vermeye başladığı 1969 yılı, aynı zamanda seçim yılıydı.

1960'da darbe ile devrilen Demokratlar (AP), 1965 seçimlerinde tek başına iktidara geldi. Dört yıl sonra yapılacak olan 1969 seçimlerinde de neticenin pek değişmeyeceği ve Demokrat iktidarın devam edeceği anlaşılmış durumdaydı.

Bu durumu hazmedemeyen ihanet odakları, ne yapıp edip bir hadise icat etmeye, ülkeyi bir kaosa doğru sürüklemeye karar verdiler.

Önce, bu vatanın evlâtlarını sağ ve sol diye iki cepheye ayırdılar. Ardından, onları her vesileyle çatıştırmaya sevk ettiler.

İşte, bu meyanda yaşanan ilk en büyük çatışma, 16 Şubat 1969'ta meydana geldi.

Şubat ayının ikinci Pazar günüydü. Devrimci–solcu geçinen cepheye mensup onlarca gençlik örgütü söz birliği içinde Türkiye'ye gelen ABD'nin 6. Filosunu protesto etmek için gösteri yapacaklardı.

Buna mukabil, kendilerini sağcı–milliyetçi addeden gruplar da harekete geçerek, ABD'yi protesto edenleri protesto etmeye, hatta gösterilere engel olmaya karar verdiler.

Dikkatlice baktığımızda, her iki tarafta da Kemalistlerin olduğunu görürüz.

Meselâ, solcu gruplar, yapacakları protesto gösterisini "Amerikan Emperyalizmine Karşı Mustafa Kemal Mitingi" şeklinde isimlendirdiler.

Başını "Komünizmle Mücadele Derneği"nin çektiği sağcı gruplar ise, solculara karşı "Müslüman Türkiye" sloganlarıyla saldırma plânını hazırladılar.

Solcular, açıktan M. Kemal ismini kullanırlarken, Komünizmle Mücadele Derneği'ne yardım eden kesimlerin başında da yine Kemalistler geliyordu.

Dolayısıyla, hem sağda, hem de solda mevzilenmiş olan Kemalist odaklar, bu vatanın genç evlâtlarını karşı karşıya getirmişler ve ülkeyi bir kaosa doğru sürüklemeyi başarmışlardı.

Ne yazık ki, bu planlı kardeş kavgası kesintisiz devam etti.

El altından bu tür kışkırtmaları yapanlar, nihayet darbenin olgunlaştığına kanaat getirerek harekete geçtiler.

Önce, General Madanoğlu liderliğindeki 9 Mart Cuntası darbe planını yaptı. Ancak, planları deşifre olunca, hareket başarıya ulaşmadı ve cunta dağıldı.

Eş zamanlı olarak harekete geçen diğer cunta ise, emir–komuta zinciri içinde 12 Mart'ta (1971) hükümete muhtıra verdi.

Muhtıracılar, hükümet istifa etmezse "kardeş kavgası"nın durmayacağını, dolayısıyla iktidarı silâh zoruyla devirmek mecburiyetinde kalacaklarını deklare ettiler.

Görülüyor ki, sağ veya sol Kemalist odaklar, yakın tarihimizde yaşanan bütün darbe ve muhtıra öncesinde planlar yapmışlar, kışkırtmada bulunmuşlar ve demokratik sistemi başarısızlığa uğratmak için ellerinden geleni ardına koymamışlar.

16.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (15.02.2010) - Kızılordu’ya karşı direndiler; dahilî ittifakı sağlayamadılar

  (11.02.2010) - Ortaylı, şaşırttı mı ki?

  (10.02.2010) - Şefkat kahramanları harekete geçti

  (09.02.2010) - Kaçırılan fırsatlar

  (08.02.2010) - İsmi darbelerle anılan Madanoğlu

  (04.02.2010) - Lozan görüşmeleri neden kesildi?

  (03.02.2010) - 12 Eylül meddahları, bir adım geri dursun

  (02.02.2010) - Darbecilerden hesap sorulsaydı...

  (01.02.2010) - Mecburen demokrat oluyoruz

  (28.01.2010) - Cübbeli Hoca fazilet gösterdi

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl