06 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Dizi Yazı

İNANÇ HÜRRİYETİNİ YURT DIŞINDA TATTILAR

Başörtülü olarak üniversitede okuyamayan kızlarımız, eğitimlerini yurtfışındaki çeşitli üniversitelerde tamamlamak zorunda kalıyorlar.

Başörtülüye kucak açan şehir: Viyana

Ayşe Merve Umurca, İstanbul’da doğdu. 2007 yılında süper liseden mezun olan Ayşe, üniversiteyi Viyana’da okumayı tercih etti. Sebebi ise, kendi ülkesindeki okulların başörtülü olduğu gerekçesiyle Ayşe’yi kabul etmemesi… Ayşe Merve Umurca, neden Viyana’daki üniversitede okuduğunu ve neler yaşadığını gazetemize anlattı.

Neden Üniversiteyi yurtdışında okumayı tercih ettiniz?

Ben lisedeyken başımı açıp okuyordum, ama vicdanım sızlıyordu. Her gün bahçe kapısında başımı açmak çok zor geliyordu. Hep “Üniversite’de başımı açmayacağım” diyordum. Allah da bana böyle bir kapı açtı. Yurtdışında okuma imkânı verdi.

Burada ÖSS’ye girip herhangi bir okulu kazandınız mı?

Evet, burada eczacılığı kazandım, kaydımı yaptırmadan Viyana Üniversitesi’nin aynı bölümüne geçiş yaptım.

Başörtülü olarak Viyana’da rahat mısınız?

Üniversiteli öğrenciler arasında hiçbir sorun yok. Kimse birbirinin inancına müdahale etmiyor. Müslümanlara karşı olan bazı hocaların varlığını duyuyorum, ama ben hiç karşılaşmadım. Halk arasında orta yaşlı insanlarda Müslümanlara ve Türk’lere bir antipati var, ama gençler arasında problem yok.

Okulunuzda sizden başka Müslüman öğrenci var mı?

Çok fazla var. Özellikle bu yıl daha fazla artış göstermiş. Sınıfın yaklaşık yüzde 25’i Müslüman. Kampüste mescidimiz bile var. Daha doğrusu aynı mekânda bütün dinler için yapılan ibadethaneler var. Buda heykeli, Hz. İsa’nın silueti, seccadeler ve Kur’ân aynı alanda yer alıyor. Bizim abdest almamız için lavabolar bile yapılmış.

Başörtüsü yüzünden Viyana’ya iltica ettiniz.

Giderken neler hissettiniz?

İlk gidişimde yaklaşık 1 ay kalmıştım. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Çok meraklıydım. Değişik bir heyecan vardı üzerimde. Kültürlerini, yaşayışlarını çok merak ediyordum. Viyana’da gördüğüm her şey dikkatimi çekiyordu. Yollarda ki çizgileri dahi inceliyordum. Onun için belki çok zor gelmemişti.

Ama ikinci gidişim hiç de öyle olmadı. Anne babamdan ayrılmak o kadar zor geldi ki. Merakımı giderdim, nasıl bir Ülke’ye gittiğimi biliyordum artık. Biraz da hayal kırıklığına uğramıştım. Ona bağlıyorum zorlanmamı. Orada hürriyetimiz var, evet başörtümüzle okuyabiliyoruz, ama bize karşı bazı tavırları zorlar gibi. Resmî işlemlerde, vizede falan problem çıkarıyorlar.

Türkiye’de en çok neleri özlüyorsunuz?

İnsanları özlüyorum. Dışarı çıktığımda kendi ana dilini konuşanların varlığı, ne kadar önemliymiş. Orada herkes yabancı, farklı kültürden insanlar.

Ayrıca yemek yiyebileceğimiz yerler çok sınırlı. Helâl gıda satan yerleri bulmak çok zor. Türklerin işlettiği yerler var, ama herkese de güven olmuyor.

Bir de elbette ki ezan sesini de özlüyorum. Burada 5 vakit duymaya alışıyorsun. Ezan sesi yerine kilise çanı duyunca bocalıyorsun.

Başörtüsü meselesi çözüme kavuşsa geri döner misiniz?

Hiç düşünmeden gelirim. Yurtdışında okumak çok zor. Eğitim sistemi buradan farklı. Okulun sistemine hâlâ alışamadım. Sınıf sistemi diye bir şey yok. Onun için arkadaşlık kurmak da zor oluyor. Örneğin amfide olan bir derse isteyen girip çıkabiliyor. O bölümün öğrencisi olma zorunluluğu yok. Bazı dersler 600 kişi kadar oluyor. Samimiyet kuramıyorsun. Kimse kimsenin umurunda değil, birbiriyle iletişim kurmuyorlar.

Size göre Viyana ve Türkiye’nin en bariz farkı

nedir?

Bir özgürlük farkı hissediliyor. Üniversiteye istediğim kıyafetle girebilmem bile bunun en büyük örneği. Ama insanlarda Türklerden haz etmeme durumu var. Kimisi terörist olarak görüyorlar. Önceleri oraya çalışmak için giden Türkler Almanca bilmiyorlar. Halk, hiçbir Türk’ün Almanca bilmediğini düşünerek, metroda, yollarda hakkımızda konuşuyor. Karşılık verdiğimizde ise “hayret Almanca biliyorsunuz” diye şaşırıyorlar.

*********************************

SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİNİ KAZANAN ELİF BİLGİÇ DE OKUMAK İÇİN VİYANA’YA GİDECEK

Başımı açmayıp okuyacağım

ELİF Bilgiç başörtülü olduğu için, yurtdışında okumaya aday olan öğrencilerden biri. Türkiye’de birçok kez sınava giren Bilgiç, Üniversiteyi başörtülü okuyamayınca yurtdışında okumayı tercih etmiş. Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanan Elif Bilgiç, Viyana’ya gitmek için hazırlanıyor.

Neden yurtdışında okumayı tercih ettiniz?

Benim ilk başta başımı örtme gibi bir planım yoktu aslında. Lise bittiğinde kapanmayı düşünmüyordum. Üniversiteyi okuduktan sonra, hayatımın gidişatına göre belki örtünebilirim diyordum. Ama liseyi bitirdiğimde bir okuma programına katıldım. Risâlei Nur’un kerametiyle ve etrafımdaki arkadaşlarımın örnek olmasıyla orada kapandım. Hem de başörtüm falan yoktu. Arkadaşlar aralarında birinden başörtüsü, birinden bone, birinden iğne topladılar bana getirdiler. Kararı o anda verdim. Bir daha açmamaya karar verdim. Şimdi Viyana’ya gitmeye hazırlanıyorum. Orada başörtümle okumak istiyorum. Burada Almanca kursuna gittim, dili biraz öğrendim. Kursa kaldığım yerden orada devam edip, Siyasal Bilgiler Fakültesine başlayacağım inşallah.

Burada ÖSS’ye girip bir üniversiteyi kazandınız mı?

ÖSS’ye 4 kez girdim. Her defasında kazandım, ama başörtüsünden dolayı gidecek bir üniversite bulamadım. Şimdi ise yurtdışında okumaya karar verdim. Viyana Üniversitesine yeni kabul edildim.

Yurtdışında okumak istiyorsunuz. Oradan

beklentileriniz ne?

En önemlisi, inadına başımı açmayıp, üniversitede okuyacağım. Burada üniversite okurken, kendi branş eğitiminden çok, siyasî sebepleri, sıkıntılarını düşünüyorsun. Başka sıkıntılar olduğundan, kafanı tam olarak veremiyorsun. Yurtdışında böyle şeyleri düşünmeyip kendi alanıma yoğunlaşacağım. Buradaki olaylara, burada olduğundan daha tarafsız bakabileceğimi düşünüyorum.

ELİF NUR KURTOĞLU

[email protected]

{YARIN: ÖĞRENCİLERİNDEN KOPARDILAR}




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kötü niyetliler tasfiye edilmeli

ESKİ ASTSUBAY ÜSTÇAVUŞ HASAN HÜSEYİN GÖRGÜLÜ:

2000 yılında ordudan atılan eski Astsubay Üstçavuş Hasan Hüseyin Görgülü, herşeye rağmen görev verilse tekrar seve seve yapacağını, peygamber ocağı olarak bildiği ordunun içindeki kötü niyetli insanların temizlenmesi gerektiğini ifade etti.

Ordudan ne zaman ve ne şekilde ihraç

edildiniz?

2000 yılı Aralık ayı YAŞ toplantısında ihraç edildim. Jandarma Genel Komutanlığı’nda Astsubay Üstçavuş olarak, Tekirdağ’da görev yapan, sekiz senelik bir askerdim. O zaman bize “disiplinsizlik” suçundan dolayı atıldığımız belirtildi. Ancak bunun öncesinde “başörtüsü” meselesinden dolayı çok sıkıntılar yaşattılar. Devamlı takip ediliyorduk ve baskı görüyorduk. Her 6 ayda bir bizi mülâkata alıyorlardı. Bu mülâkatlarda İslâmî konularda, Atatürk hakkında vs çeşitli sorulara maruz kalıyorduk. Bize “Ya eşin başını açsın ya da askerliği bırak” diyorlardı. Benim eşim eskiden beri örtülüdür. İnançlarından dolayı bu örtüyü giyiyordu. Dolayısıyla böyle bir teklifi tabiî ki kabul etmedik. İl Jandarma İstihbarat’tan her 6 ayda bir bu şekilde sorguya çekiliyorduk. Hangi gazeteyi okuyorsun, altın yüzük takar mısın, Cuma namazlarına gider misin? vs. şeklinde sorular... Hep dinimizin temel değerleri ve kuralları ile ilgiliydi soruların geneli... Ben bu tür problemlerden dolayı o zaman eşimi memleketimiz Nevşehir’e yollamıştım. Sırf gözönünde olmasın, rahatsızlık oluşturmasın diye eşimden uzun bir dönem ayrı kaldım, farklı şehirlerde yaşadık. Ancak orada da rahat durmadılar. Nevşehir Jandarma İstihbarat’tan görevliler orada da eve gelmişler, eşime, anneme, babama çeşitli sualler sormuşlar, fotoğraflar istemişler... Başörtüsünü çıkarması konusunda ikna etmeye çalışmışlar. “Başınızı açın, erkeklerle el sıkışın, dâvet edildiğiniz balolara, partilere eşinizle katılın” demişler. Bana da defalarca bu tür balolara, partilere katılmamız konusunda dâvetler geliyordu, ancak mazeret bildirip katılmıyordum. Neticede bizde disiplinsizlik olarak tek bulabildikleri şey “başörtüsü” oldu ve bizi bu gerekçeyle ordudan ihraç ettiler.

Sonrasında ne gibi mağduriyetler yaşadınız?

Daha sonra üstlerim benim yanıma gelerek gönül almaya çalıştılar. “Sen aslında iyi bir askersin, biz seni severiz, ama yapabileceğimiz birşey yok” dediler. Bize hiçbir savunma hakkı tanınmadı ne yazık ki. Anayasa’nın 125. maddesine göre zaten YAŞ kararları konusunda dâvâ da açamıyorduk. Ben benzer durumdaki bazı arkadaşlarımla konuyu AİHM’e kadar götürdüm, ancak ne yazık ki oradan da bir sonuç alamadık. Gerektiği kadar takip edemediğimizden dolayı derdimizi anlatamadık. Neticede bütün haklarımızı kaybettik. Ben ihraç edildikten sonra 1 yıl boyunca işsiz kaldım. Sonra çeşitli işlerle uğraşmaya çalıştım. İskender Pala’nın da dediği gibi kimileri biz ihraç edildikten sonra telefonlarımıza bile çıkamadılar. Tam bir korku düzeni vardı o zamanlar. Herkes korkuyordu, çekiniyordu. Bize de bir şey olur mu korkusuyla birçok asker arkadaşım benle ilişkisini kesti ne yazık ki...

Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne kırgın mısınız?

Ordu bizim ordumuz... İçinde kötü niyetli insanlar olabilir, bu tür din aleyhtarı düşünceye sahip insanlar da var ne yazık ki, ama yine de bizim ordumuzdur. Bana tekrar görev verilse, seve seve orduma hizmet ederim. Orasını, biz sonuçta Peygamber ocağı olarak öğrenmişiz. Bu tür sorunlara sebep olanlar komuta kademesindeki bazı komutanlardır sadece. Biz bunlara ne yazık ki çok üzülüyoruz. Bu tür düşüncedeki insanların ordudan temizlenmesi gerekiyor.

UMUT YAVUZ [email protected]




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

06.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (05.03.2010) - Komutan ‘eşinin başını aç’ dedi

  (04.03.2010) - SIRF BAŞÖRTÜLÜYÜM DİYE ÜNİVERSİTEDE ÇALIŞTIRILMADIM

  (03.03.2010) - BİR NESİL ZORUNLU HİCRET YAŞADI

  (02.03.2010) - Katsayının hedefi, kast sistemi

  (28.02.2010) - Türkiye’nin kalbine saplanan postmodern darbe

  (14.02.2010) - Yakın istikbalin hür ülkesi Türkıye’ye hoşgeldınız

  (13.02.2010) - İslâm, her türlü kolaylığı tanır

  (12.02.2010) - ‘Yeni Asyabizim için çok önemli’

  (11.02.2010) - Din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yok

  (10.02.2010) - YAŞAYAN FOSİLLER ÜLKESİ

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl