"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sayıştay denetim yap(a)mıyor mu?

A.Fuat ZİMMETOĞLU
14 Nisan 2012, Cumartesi
Bilindiği gibi Maliyenin anayasası hükmünde olan mülga 1050 Sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun dördüncü yılında 26 Mayıs 1927 de kabul edilerek yürürlüğe girmiş ve yerine ikame edilen 5018 Sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun yürürlük tarihi olan 01.01.2005 yılına kadar yetmiş sekiz yıl boyunca Devletin bütün mallarının yönetim (denetim) ve muhasebesine dayanak teşkil etmiştir.
 Devletin bütün gelirlerinin toplanması ve bütün giderlerinin hak sahiplerine ödenmesi yine bu kanuna göre yapılmaktaydı. Yapılan harcamaların kanunî mevzuata uygunluk denetimi Maliye birimleri tarafından yapılmakta iken 5018 sayılı yasa ile bu denetim yetkisi harcama birimlerine devredildi. Bu düzenleme, bütçenin uygulama sırasındaki denetimini yine uygulamayı yapana bırakmak gibi çok sakıncalarıyla beraber garip bir uygulama getirmiştir. Maliye birimlerince harcamalar öncesi yüzde yüz yapılan bir denetimden sonra gerçekleştirilen giderler üzerinde Sayıştay evrak çekme suretiyle yüzde ikilik bir denetim gerçekleştirmekteydi. Şu anda bütün saymanlıklarda beş altı yıldır Sayıştay’a gönderilmek üzere mübalâğasız yüz binlerce çuval harcama belgesi evrak arşivlerde bekletilmektedir. Neden?
Bu soruya cevap olarak Taşralı Uzman isimli bir okurumuzun yorumunda kısaca;  “5018 Sayılı Kanunun kapsamı çok geniş, ama bu kanunu hâlâ Maliyecilerden başka uygulayan yok. Nerden biliyorsun diye sorarsanız bu kanun yayımlandıktan sonra Sayıştay tarafından denetim yapılmadı, keşke yapılsaydı, ama bütün harcama birimlerinin yetkililerinin ceza alması gündeme gelince denetim falan yapılamadı, yapılamaz da zaten, çünkü harcama birimleri şu an hâlâ kendini 1050 sayılı kanunun amirleri sanıyor. 
Asıl mevzu ise, şu; idare baktı ki, harcama birimleri 5018'e ayak uyduramıyor, o zaman bunun tek şahidi olan maliyeyi daha doğrusu, muhasebatı ve millî emlâkın malî disiplinini bozmaya karar verdi. Yani harcama birimleri çıtaya çıkarılamadı, çözüm çıtanın indirilmesinde görüldü, çıta inerken de maliyenin disiplin anlayışının bunlara göre indirgenmesi gerekirdi ve o da yapıldı. Ama yanlış yapıldı. Hedefi malî disiplinden taviz vermemek olan bir idarenin kendi personelini mağdur ederek çalışma performansını indirgemesi çok fazla yadırganacak bir durumdu. Maalesef o da oldu…
… Gerek unvan ve gerekse malî yönden farklılıkların giderilerek, zor bir süreçten geçerek gerçek malî disiplin ile mevzilenmiş maliye personelini değişik adlar ile tanımlamayın, müdürlere, denetimcilere, uzmanlara (burada şefleri ve memurları da dâhil etmek gerek) lâyık oldukları değerleri vererek onların sonsuz çalışma azmini kırmayın. Yoksa bu personeli bir küstürürseniz yerine ikame edeceğiniz personel bulamazsınız ve disiplin denilen hiçbir şey kalmaz. Ve hepsi de başka kurumlarda çalışmak üzere yelken açarlar…” 
İfadelerine yer vermektedir. Bu tesbitlere katılmamak mümkün değil. Güzel bir atasözümüz var “İşten artmaz, dişten artar.” Siz istediğiniz kadar gelir toplayın eğer malî disiplini yok sayan bir anlayışla malî denetimi olmayan harcamalar yaparsanız bugünkü Yunanistan’ın durumuna düşmek gibi ağır bir sonuçla karşı karşıya kalırsınız. Maliye Müdürlerinin basın açıklamasının son bölümünden kısa bir alıntıyla noktalamak istiyorum.
.....
“ Özet olarak yapılan düzenlemeler;
1– TBMM’nin (dolayısıyla Türk toplumunun) bütçe hakkı önemli ölçüde elinden alınmıştır.
2– Hukuk Devleti kavramı zarar görmüştür. Çünkü Devlet sadece hukuku yapan ancak uygulamasını denetlemeyen konuma getirilmiştir.
3– Malî denetim ortadan kaldırılmakla “malî disiplin iddiasından da” fiilen vazgeçilmiştir. 
4– Yetersizlikten doğan usûlsüzlüklerden başka yolsuzluklarda ciddî artışlara yol açacak bir ortam meydana getirilmiştir. 
5– Malî yönetim, her demokratik modern devletin olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de en temel kurumlarından biridir. Bu kurumun zaafa düşürülmesi, devletin kurumsal kültüründe ve nitelikli devlet adamı havuzunda telâfisi imkânsız yıkımlar meydana getirecektir.”
Okunma Sayısı: 3815
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhasebe şefi

    20.6.2012 00:00:00

    Çok önceden yayınlanmış bir yazıya bugün yorum yapıyorum. Ama şunları söylemem lazım;
    1- Maliye personeli 2002 yılından beri müthiş bir performansla çalışmasına rağmen maalesef hak ettiği özlük haklarını elde edemedi, sadece yüzdelik zam artışlarından faydalandı. Bu durum personelin kurumuna küsmesine neden oldu, şu an bütün personel kurumuna lanet eder durumdadır.
    2- Diğer kurumların harcamalarını düzenleyen personel maalesef yapmaları gereken iş ve işlemleri yerine getiremediğinden durumu maliye harcama personeli kendisinden taviz vererek yardımcı oldu, iş yükü arttı. Ama maalesef maliye personeli yerine işlerini maliyecilere yükleyen personel ödül aldı.
    3- Maliye personeli daha kendi müdürlerinden bile bir teşekkür belgesi alamamışken, mesela Tarım personelinin doğrudan gelir desteği ilk bilgi girişlerinde gösterdiği olağanüstü çalışmaları neticesinde Bakanlıklarından Takdirname aldılar. Muhasebat personeline ise sadece kuru bir mail layık görüldü.
    4- Eşit işe eşit ücret politikası eşit ünvana eşit ücret olarak yürütüldüğünden şu an zaten maliye personeli kendilerine başka kurum arar oldu.
    5- Mali disiplini uygulayan ve mali disiplin politikası sonucunda hesap sorulan tek kurum maliye oldu. Mesela ay sonlarında alınan fazla çalışma ücretleri için maliye personeli bütün amirleri tarafından taciz edilmekteyken diğer kurum personellerinden izinli oldukları halde bu ücretleri alanlar olmaktadır. Bu sadece bir örnektir.
    6-...
    7-...
    8-...
    vs vs vs. Hangi birini sayayım?

  • Malmüdürü

    20.4.2012 00:00:00

    Arkadaşların tesbitlerine katılmamak mümkün değil tüm saymanlıklar 6 yıldır biriken çuvalları koyacak yer bulamaz hale geldi hatta yakın zamanda çuval koymak için kiralık depo bile aranmaya başlanabilir.Aslında alınan kararlarla beraber personel baya demoralize olmuş durumda ancak eğer amacımız hizmet ve çözüm yoklu üretmekse 5018 e göre dış denetim sayıştayda ve şu anki mevcut yapısıyla sayıştayın bunu karşılaması zor değil imkansız.ne yapılabilir; Müdür ve Müdür yardımcılarına ve Muhasebe Uzmanlarına denetim ywetkisi verilebilir ve iddia ediyorum sorun bir yılda çözülür eğer amaç sorunu çözmekse...

  • Maliyeci

    17.4.2012 00:00:00

    Harcama öncesi denetimde Maliye mutlaka olmalı. Gerekirse Sayıştay Maliyenin özelliklede Muhasebatın yetişmiş personelini harcama öncesi denetimde istihdam edebilir.Böyle önemli bir konuyu sayfalarına taşıdığı için Yeni Asya Gazetesini ve Sayın Yazarını tebrik ederiz.

  • Zeynel

    14.4.2012 00:00:00

    Sayın yazarın tesbitlerine katılmamak mümkün değil.Bu gün ekonomide sağlanan başarının sürekliliği için denetimin zamanında ve yeterince yapılması gerekir.

  • HAMZA

    14.4.2012 00:00:00

    literatüre girecek tarzda enfes bir analiz kaleme alınmıştır.Teşekkür ederim.Tespitler çok orjinal ve isabetlidir.Hakikaten Sayıştayı’ın denetimi (dış denetim) çok semboliktir.%2 düzeyinde kalmaktadır.5018’le Maliyenin kolu kanadı kırılarak prestiji ve karizması sarsılmıştır.Bunu harcamacı kurumlar istemekle berarer Hükumet tarafından da haklı görülerek desteklenmiş ve hayata geçirilmiştir.Bunun yanında iç denetçilik adında ucube ve fonksiyonsuz bir organ türetilerek iç denetim çok büyük ölçüde zaafa uğratılmış ve rafa kaldırılmış ve bu alanda istihdam edilen personel mali ve manevi mağdur edilmiştir....Bu işin sonunun nedereye kadar varacağı da henüz belli değildir.

  • Şaban GÜNDOĞAN

    14.4.2012 00:00:00

    Tam İsabet devam. Sayın zimmetoğlu!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı