"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Altın fırsat: Ramazan

Abdil YILDIRIM
06 Haziran 2017, Salı

Altın fırsat elde iken,

Hemen yapış, durma gönül.

Henüz bu can tende iken,

Fırsatı kaçırma gönül.

A.Y.

Fırsat, ele geçen elverişli durumdan yararlanmak şeklinde ifade edilebilir. Menfî mânada düşünüldüğünde, insanın kendi çıkarı için başkasının zaafından veya çaresizliğinden yararlanması şeklinde anlaşılıyor. Böyle insanlara, “fırsatçı” veya da “fırsat düşkünü” diyoruz. Böyleleri menfaat sağlamak için devamlı “fırsat kollar” ve “fırsatı ganimet bilirler”.

Ama biz fırsatı müsbet anlamda kullanıyor ve meşrû dairede kalmak suretiyle istifade edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Fırsatı “ganimet” olarak değil, bir “nimet” olarak görmek gerektiğine inanıyoruz.

İnsanın eline her zaman elverişli imkânlar geçmez. Hayat nehri durmadan aktığı için, fırsatları da alır götürür. Onun için atalarımız “Su akarken testini doldur” demişler. Öyle ya, yarın ne olacağı belli olmaz. Bugün akan çeşmenin suyu, yarın kesilebilir. Ama sen su akarken bundan istifade eder ve kaplarını doldurursan, yarın su kesilmiş olsa bile susuz kalmazsın.

İyi imkânlar ve güzel nimetler ortaya çıktığında, meşrû dairede kalmak şartıyla ondan istifade etmek, insanın hem hakkı, hem de vazifesidir. Fırsat olduğu halde, bundan istifade etmeyip de, daha sonra pişmanlık duymanın kişiye bir faydası olmayacaktır. Akıllı insan, aklını zamanında kullanarak fırsatları değerlendiren insandır.

İnsanın hayat yolunda önüne öyle fırsatlar çıkar ki, iyi değerlendirildiğinde hayatını değiştirebilir. Ama ihmal veya cehaletten dolayı böyle fırsatları da kaçırabilir ki, hiçbir pişmanlık onu geri getiremez. Ömür boyu bir daha eline öyle bir fırsat geçmeyebilir. Fırsatı kaçırmak treni kaçırmaya benzemez. Treni kaçırırsak bir sonrakine binebiliriz ama, kaçan fırsatın bir daha gelip gelmeyeceğini bilemeyiz.

Çok önemli olan ve hayatî değer taşıyan ve bir daha gelme ihtimali düşük olan fırsatlara, “altın fırsat” diyoruz. İçinde bulunduğumuz Ramazan Ayı da, altın fırsatlardan birisidir. Hem de som altından bir fırsattır. Öyle ki, iyi değerlendirildiği takdirde insanın hem dünya, hem de ahiret hayatını değiştirebilir.

Bu güne kadar gafletinden dolayı ibadetlerini ihmal eden, kendisine verilen nimetlerin şükrünü eda etmeyen, işlediği günahlardan dolayı kalbi kararmış, gönlü paslanmış, ruhunu bedbinlik kaplamış bedbaht bir insan, Ramazan fırsatından istifade ederek bütün bu menfî durumların kıskacından kendini kurtarabilir. Çünkü Ramazan, rahmetiyle, mağfiretiyle, muhabbetiyle ve bereketiyle kapımıza kadar gelmiş, bize imdat elini uzatmıştır. Orucu tutmak, o imdat eline tutunmak demektir. Onu tuttuktan sonra o da bizi tutacak, içinde bulunduğumuz bataklıktan çekip çıkaracaktır.

İnsanın nefsi, menfî manadaki fırsatlardan yararlanmak için fırsat kollarken, böyle müsbet ve manevî imkânları hep ihmal etmek ister. Ramazan gibi önemli ve değerli bir fırsat kapımıza geldiği halde, nefis der: “Ramazan ayı nasıl olsa her sene geliyor. Bu sene değerlendiremezsen seneye değerlendirirsin. Hem daha gençsin, ilerde oruç da tutar, namaz da kılarsın” diye bu fırsatın o kadar da önemli olmadığını, nasıl olsa her sene bir Ramazan ayı yaşandığını telkin ederek, istifade etmeyi erteletmek ister.

Evet, Ramazan Ayı her sene geliyor. Bu sene olduğu gibi, seneye yine gelecek. Gelecek ama, acaba bizi burada bulabilecek mi? Ya o geldiğinde biz gitmiş olursak? Ya bir daha karşılaşamazsak? Çünkü seneye kadar değil, yarına kadar bile yaşamaya garantimiz yok. Geçen Ramazan’dan bu yana kaç yakınımızı veya dostumuzu ahiret yurduna yolcu ettik bir düşünelim. Belki yarın, belki yarından da yakın bir zamanda biz de aynı yolun yolcusu olacağız. Biz gittikten sonra gelen fırsatın bize bir faydası olmayacaktır.

Öyleyse gün bugün, hatta an bu andır. Altın fırsat kapımıza kadar gelmişken, biz de henüz hayatta ve sağlığımız yerinde iken bundan istifade etmeye bakalım. 

Okunma Sayısı: 2573
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı