"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir ahir zaman muhaciri: Bediüzzaman

Abdil YILDIRIM
11 Eylül 2018, Salı

Mekke’den ayrıldı bir Güneş bir Ay,

Hıra onlar için olmuş bir saray,

Gelmek istiyoruz Senin izinde ,

Sultanım bizi de muhacirden say.

A.Y.

Hicret deyince, Peygamber Efendimiz’in (asm) milâdi 622 yılında, Mekke’den Medine’ye göç etmesi anlaşılır. Bu göçün Müslümanlar açısından çok önemli sonuçları olmuş, insanlık için de çok büyük değişim ve dönüşümleri netice vermiştir. 

Hicret, 622 yılında Peygamber Efendimiz (asm) ve sahabeleri tarafından bir defa gerçekleştirilmiş ve bitmiş bir göç olayı değildir. Hicret, Asr-ı saadetten günümüze kadar devam eden bir hizmet sürecidir. Her devirde dine hizmet edenler hicret etmek zorunda kalmışlardır. Âhirzamanın en büyük muhaciri ise, ömrünü hapislerde, sürgünlerde ve zindanlarda geçiren Bediüzzaman Hazretleridir. 

Bediüzzaman, çocuk denecek yaşta hizmete başladığı için, hicrete de başlamıştır. “İ’caz-ı Kur’an’ı beyan et” talimatını aldıktan sonra yollara düşmüş, çok sevdiği köyüne ve ailesine hasret bir hayat yaşamıştır. İstanbul ile başlayan büyük yolculuğu Şam, Kosturma, Almanya, Avusturya ve tekrar İstanbul’a dönüşle devam etmiştir. Daha sonra Van’a yerleşmek istemiş, fakat oradan da rahat bırakılmamış, Anadolu içlerine, Isparta ve ardındn da ücra bir köy olan Barla’ya sürülmüştür. 

Hizmet devam ettiği için, hicret de devam etmiş, Barla’dan tekrar Isparta’ya, oradan da Eskişehir hapishanesine hicret ettirilmiştir. Birinci Medrese-i Yusufiye olan Eskişehir’deki hizmetini ikmal ettikten sonra, Kastamonu’ya, oradan  İkinci Medrese-i Yusufiye olan Denizli’ye, Denizli’den Emirdağ’ına, arkasından Üçüncü Medrese-i Yusufiye, Afyon’a hicret etmiştir.  

Her gittiği yerde İ’caz-ı Kur’an-ı beyan etmiş, Kur’an Güneşini söndürmek isteyenlere, Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu göstermiştir. 

Hicret, sadece bir mekan değişikliği ve  bulunduğu yerden başka bir yere taşınmaktan ibaret değildir. Hicret, terk etmektir. Küfrü, inkarı, şerri, zulmü, zulmeti, her türlü fenalığı terk etmek, onlardan uzaklaşmaktır.

 Bugün iman hizmetini yürütmekle olanlar, hizmetlerde bir durgunluk ve atalet hissediyorlarsa, burada bir hicret ihtiyacı var demektir. Herkes kendi kalbini yoklasa, neden hizmet edemiyorum sualinin cevabını bulacaktır. Siyaset, enaniyet veya menfaat gibi  marazların hizmete mâni olduğunu fark edecektir. Bunları terk ederek, cebânetten (korkaklıktan) cesarete, ataletten faaliyete, adavetten muhabbete, enaniyetten uhuvvete hicret edersek, hizmet yolları açılacak, iman hizmeti tevakkuftan kurtulacaktır.

Not: İslam âleminin hicri yeni yılını tebrik ediyor, tüm Müslümanların zulümden huzura, zulmetten nura hicret etmelerine vesile olmasını diliyorum.

Okunma Sayısı: 3259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı