"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir müjde şelâlesi: Halil Uslu Ağabey

Abdil YILDIRIM
05 Ağustos 2015, Çarşamba
“Sultanım, Cuma Başet yazım ektedir, selâm ve duâ ile, HU...” Evet, her Salı veya Çarşamba günü bu başlıkla yazılarını gönderirdi.

Ben de kendisine, “yazınız ulaştı ağabey, selâm ve duâ ile HU...” diye cevap yazardım. 21 Temmuz 2015’de yine yazısını göndermiş, muhtemelen hemen sonra da kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılmıştı. 64 yıldan beri heyecanla atan kalbi, artık bu heyecana ve tempoya dayanamamış, istirahate çekilmişti... Akşam saatlerinde facebook sayfasında “yazarımız ve değerli ağabeyimiz Halil Uslu vefat etti” haberini okuyunca, inanmak istemedim. Çünkü daha üç beş saat önce “Demirel ve Kâbe” başlıklı yazısını göndermiş, yazının başlığına her zaman olduğu gibi “Sultanım Cuma Başet yazım ektedir, selâm ve duâ ile HU” diye ilâve etmişti. Benim kendisine gönderdiğim cevabı yazımı belki de okumak nasip olmamıştı...

Halil Uslu Ağabey ile tanışıklığımız, 1970’li yıllara dayanır. Yani kırk yıllık bir muhabbet sarmalı içinde, bazen yüz yüze, bazen uzaktan hep irtibat halinde olduk. İnşallah bundan böyle de aramızda bir toprak perdesinden başka bir engel olmadan, aynı Ağabey-kardeş yakınlığı içinde dostluğumuz devam edecek. “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz” hakikati ile,  her Cuma günü, “Cuma Başet yazım ektedir, Sultanım HU” ifadeleri kulağımda çınlayacak, gözümün önünden gitmeyecektir. 

Kendisi ile ilk defa Ankara’da karşılaştığımızı hatırlıyorum. Yeni Asya’da çıkan ilk şiirlerimde kendisinin çok teşviklerini gördüm. “Cengâverler” diye iltifat eder, bizlere şevk verirdi. 1980 yılından sonra biz Eskişehir’e yerleştik, Halil Ağabey de yine sık sık bölge müfettişi sıfatıyla Eskişehir’e gelir, derslere katılır, cemaate ümit ve müjdeler verirdi. Bazen de biz kendisini derse dâvet eder, veya cemaatten birisinin hayırlı bir işi için konuşmacı olarak çağırır, o lâtife yüklü sohbetinden istifade ederdik. 

2010 yılında, kızım Mehtap Yıldırım’ın düğün merasimi vardı. Bir hafta öncesinden kendisini aradım ve “Halil Ağabey, haftaya İsanbul’da Mehtap’ın düğün merasimi var, sizin de orada bulunmanızı ve misafirlere bir gönül ziyafeti vermenizi istirham ediyoruz” demiştim. “Ne demek Sultanım, inşallah orada olacağım ve hâzirûnun gönül tellerine dokunacağım” demişti. Kaderin cilvesi, takdir-i İlâhî olarak, tam da düğünün yapılacağı gün, dizlerimde başlayan uyuşma ve ağrılar artmış, Eskişehir’de hastaneye yatmak zorunda kalmıştım. Eşim ve kızım, merasimin ertelenmesini, istediler, ben hastanede iken düğün yapılmasının uygun olmayacağını söylediler. Ben de, “hayırlı işlerde acele ediniz, ta ki bir şer gelip onu bozmasın”  Hadis-i Şerifini hatırlatark, ertelemeye gerek olmadığını, cemaatimizin orada olacağını, Kutlular Ağabey’in ve Halil Uslu Ağabey’in benim yerimi belli etmeyeceklerini söyledim ve programın aynen devam etmesini istedim. Ve, ben Eskişehir’de hastanede iken, İstanbul’da buruk bir düğün merasimi başlamış oldu. 

Gerçekten de, Halil Ağabey’in babacan tavrı, akıcı ve esprili konuşmasıyla, benim yokluğumu hissettirmemeye çalışmış, sık sık “Mehtap Kardeşimizin babası, Gazetemizin yazarı, sevgili Abdil Yıldırım şu anda hastanede yatmaktadır. Kendisine duâ edelim ve âcil şifalar dileyelim. Böyle bir günde, bizi kendisi yerine vekil tayin ederek, biricik kızının mürüvvetini bizlere emanet etmiş, düğünün ertelenmesine lüzum görmemiştir” şeklinde anonslar yaparak, başarılı bir şekilde durumu idare etmiştir. Böylece, hayatımın belki en zor anında, yanımda olmanın mutluğunu hem bana, hem de kızıma yaşatmıştı. Daha sonra, iki ay boyunca beni hastaneye mahkûm eden ve iki yılda ancak toparlanabildiğim hastalığım müddetince de sık sık arar, hal hatır sorardı. Kendisini bir defa daha şükranla yâd ediyoruz.

Halil Ağabey, Yeni Asya’nın ve Nur cemaatinin sâdık ve sebatkâr bir mensubu olarak, her devirde istikrar ve istikametini muhafaza ile hizmetine devam etmiş, ömrünün son gününe kadar bu istikametten ayrılmamıştır. İnşallah Hafiz Ali  Hasan Feyzi Ağabey’ler gibi, şehid-mânevî olarak Üstadına, “Müjde Peygamberi “ Hz. Muhammed Aleyhisselâtü Vesselâm’a, ve çok sevdiği Rabb-i Rahîmine kavuştu. Ben inanıyorum ki, Halil Ağabey yine  “Sultanım HU” hitabıyla vazifesine devam ediyor, çağrıldığı konferanslara katkı sağlıyordur. Üstad Hazretleri’nin; “Sarf ve Nahiv ilmini okuyan bir medrese talebesinin vefat edip, kabirde Münker ve Nekir’in: “Men Rabbüke”= “Senin Rabbin kimdir?” diye suallerine karşı, kendini medresede zannedip Nahiv ilmi ile cevab vererek: “(Men) mübtedadır. (Rabbüke) onun haberidir; müşkil bir mes’eleyi benden sorunuz, bu kolaydır” diyerek, hem o melaikeleri, hem hazır ruhları, hem o vakıayı müşahede eden orada bulunan bir keşf-el kubur velisini güldürdü ve rahmet-i İlâhiyeyi tebessüme getirdi” dediği gibi, Hali Ağabey de Münker ve Nekir’in suallerine Risale-i Nur lisanı ile cevap verdiğini ve “Sultanım müşkil bir mes’eleyi benden sorunuz, bu kolaydır” dediğine inanıyorum. Çünkü hayatı, hizmet yollarında, konferans ve ders salonlarında, düğün ve cenaze cemaatlerinde, hep Risale-i Nur’u hep Üstadını anlatmakla geçmiştir. 

Hayatında bir “müjdeler şelâlesi” gibi çağlayan Halil Uslu Ağabey’i,  Rabbim rahmet şelâlesi ile mükâfatlandırsın diyor; ailesine, sevenlerine ve bütün Risale-i Nur Talebelerine taziyetlerimi sunuyorum. 

Okunma Sayısı: 3113
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bedri Tahir Adaklı

    7.8.2015 00:13:57

    Sayın Yıldırım, Sultanımız Merhum Halil Uslu hakkında yazdığınız yazı mükemmeldi, beni ağlattınız TEBRİK EDİYOR MUHABBETLERİMİ SUNUYORUM SELAMLAR

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı