"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Daha önemli hadiseler ve daha büyük vazifeler var!

Abdil YILDIRIM
29 Temmuz 2016, Cuma
Milletçe sıkıntılı günler yaşıyoruz, çetin bir imtihandan geçiyoruz.

15 Haziran’dan bu yana gözlerimiz gazetelerde, kulaklarımız televizyonlarda. Sabahlara kadar kanaldan kanala atlayıp, darbe teşebbüsünün ayrıntılarını öğrenmeye çalışıyoruz. İşyerinde, sokakta, çarşıda pazarda hep darbeyi konuşuyoruz. Maazallah ya başarılı olsaydı başımıza neler gelirdi diye endişelerimizi dile getirip, yeni teşebbüsler olmasın diye teyakkuz halinde bulunuyoruz. Taşıdığımız endişeler ve yaşadığımız korku ve telâş, elbette boşuna değil. Ülkemizin, çocuklarımızın ve insanlarımızın geleceği için endişe etmekte haksız değiliz. Elbette istikbalimiz ve istiklâlimiz için mücadele edeceğiz, tedbir alacağız, teyakkuzda bulunacağız. Bunları yapmak her vatandaşın hakkı olduğu gibi, aynı zamanda aslî görevleri arasındadır. 

Bütün bunları yaparken, yapmamız gereken bir vazife daha var ki, asıl o vazifenin ihmali sonucunda daha büyük sıkıntılara ve acılara düçar olacağımızı da unutmamamız gerekmektedir. Çünkü insanın âlemi, sadece bu dünya içinde ve bu dünya için değildir. İç içe geçmiş dairler şeklinde çeşitli âlemleri vardır. Her dairede ayrı bir vazifesi bulunur. 

Bediüzzaman Hazretleri, bu vazife taksimini şu şekilde yapmıştır: “Herbir dairede, herbir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede en büyük ve ehemmiyetli ve daimî vazife var. Ve en büyük dâirede en küçük ve muvakkat arasıra vazife bulunabilir”. 

Demek ki, en küçük daire olan kalp dairesinde en büyük vazife ile mükellef bulunuyoruz. Hayat makinemizin motoru olan kalbimizin mahiyetini iyi bilip, ona göre muamele etmeliyiz. Zira kalp, imanın yuvası, “Allah’ın arşı”dır. İnsan, Âlemlerin Rabbi’ni orada misafir eder. Onun için kalp dairesinin her zaman temiz ve bakımlı olması gerekir. Orada iman, ihlâs, ihsan, yakîn, muhabbet, meveddet, şefkat, itaat, sadâkat, istikamet, gibi güzel ahlâk ve fazilet çekirdekleri ekilmiştir. İnsana düşen, bu çekirdekleri en güzel şekilde muhafaza etmek, onların neşv-ü nema bularak Cennet meyvelerini vermesini sağlamaktır. Dünyaya ait hiçbir vazife, kalp dairesindeki vazifenin önüne geçmemeli, kalbi meşgul etmemelidir. 

Kalp dairesindeki vazifenin ehemmiyetini Bediüzzaman Hazretleri şu şekilde ifade ediyor: “ Evet, bu Cihan Harbi’nden daha büyük bir hadise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme dâvâsından daha ehemmiyetli bir dâvâ, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hadise ve öyle bir dâvâ açılmış ki, her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek dâvâyı kazanmak için bilâtereddüt sarf edecek.”

Kalpde imanın çekirdeği bulunur dedik. İnsanın hem ahiret hayatının, hem de dünya hayatının saadet ve selâmeti, bu iman çekirdeğinin inkişaf etmesine bağlıdır. Bütün Peygamberlerin, velilerin, Allah dostlarının en önemli maksatları ve en büyük gayretleri, insanın kalp dairesinin imarı ve mamur halde kalmasını sağlamak yönünde olmuştur. Zira insi ve cinni şeytanlar, hep kalp dairesine hücum etmiş, bu daireyi talan edip, içini boşalmak için çalışmışlardır. Onun için Peygamber Efendimiz (asm) büyük bir cihaddan dönerken, “şimdi küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz” demiştir.

Dünyevî hadiseler ne kadar müthiş, çetin ve büyük olursa olsun, kalp dairesindeki iman dâvâsından daha büyük olamaz. Bugün büyük bir heyecanla meydanlara koşup, vatanımıza, hürriyetimize ve devletimize ihanet içinde bulunanlara karşı tepkimizi ortaya koyarken, kalp dairesindeki vazifeyi ihmal edersek, o zaman da kalbimizin sahibine karşı kendimiz ihanet içine düşmüş oluruz. Zaten kalp dairesindeki vazifeler tam yapılsa, hem ahiret işi, hem dünya işi yoluna girer. İnsanlarda hırs, hasaret, adâvet, husûmet gibi duygular ortadan kalkar. Zaten Risale-i Nur dâvâsından haberdar olup, Bediüzzaman’ı tanıyanlar, ihlâs ve sadâkat yolundan ayrılmasalardı, bugün yaşadığımız kaos ve kargaşa yaşanmayacak, başımıza bu musîbetler gelmeyecekti. 

Her türlü derdin dermanı, Kur’ânî reçeteler sunan Risale-i Nur’da mevcuttur. Böyle  zamanlarda, daha çok Risale-i Nur okuyarak, kalp dairesini muhkem tutmak gerekmektedir.

Okunma Sayısı: 2217
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • SAİD HAKTAN

    29.7.2016 10:46:25

    öyle bir imtihan ki,hangi bankada hesabınız var o bile önemli...ruhsatı veya çalışma iznini verenlere bir şey yok.neden paranı yatırdın deniliyor...Allah cc hayretsin sonumuzu...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı