"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dil üzerine

Abdil YILDIRIM
25 Nisan 2016, Pazartesi
Dil deyince, sadece ağızdaki kemiksiz et parçası akla gelmez.

Belki de akla ilk gelen, lisan dediğimiz konuşma nimetidir. Lisan ise, insana mahsus bir özelliktir.

İnsan çeşitli dillerle kendisini ifade eder. Konuşma dili, yazı dili, beden dili, hal dili, gönül dili gibi değişik dillerle konuşmak da mümkündür. Hatta gözlerin bile bir dili vardır. Binlerce kelime ile ifade edilemeyecek bir duygu, bir bakış ile dile getirilebilir. 

Bazı insanların dili kıvraktır. Her tarafa döner. Zira dilin kemiği yoktur. O yüzden, dil insanın hem dostu, hem de düşmanıdır. Belki de çok tesirli bir silâhtır. Yerinde kullanılırsa sizi büyük tehlikelerden korur. Ama yanlış istimal edildiğinde hem çevrenize, hem de kendinize büyük zararlar verir. Dilin tahribatı, elin tahribatından büyük olur. Zira ağızdan çıkan bir söz, namludan çıkan kurşun gibidir. Yanlış hedefe atıldığında geri çevirmek mümkün olmaz. İnsanın başına ne gelirse dilinden gelir. Onun için “bülbülün çektiği dili belâsı” denilmiştir. 

Cenâb-ı Hak işitmek için iki kulak verirken, konuşmak için bir dil verimiş. O halde iki dinleyip bir konuşmak gerekir. Öyle diller vardır ki, dilinden dökülenler dillere destan olur. Söyledikleri dilden dile dolaşır, kulaktan kulağa ulaşır.

Bazı insanların dili tatlıdır. Bunlar, “yılanı deliğinden çıkaran” dillerdir. Onları dinlemek insana büyük bir zevk verir. Öylelerine ”dilinden bal damlıyor” denilir. Bazıları da sanki ağzından zehir saçar. Temas ettiği insanları zehirler. “Yılan dilli” ifadesi, böyleleri için kullanılır.

Dilinin altından baklayı çıkartanların söyleyecekleri ise, bazen insanın başına dert açar. Bazı söz ve davranışlar, insanı el âlemin diline düşürür. İnsan, dile düşmektense çukura düşmeyi tercih eder. Sonra da diline sitem etmeye başlar: “Dilim seni dilim dilim dileyim/ Başıma geleni senden bileyim.”

Olgun insan, dilini tutan, sözünü yutan insandır. 

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ Hazretleri, insanlardan, sığırların dilleriyle toplamaları gibi, dilleriyle toplayan belâgat sahiplerine buğzeder.” Bugün öyle sığır dilli  insanlar görüyoruz ki, onları işitmemek için sağır olmayı diliyoruz. 

Herkes her dilden anlamaz, ama her insanın anlayacağı bir dil vardır. Onun için herkese anlayacağı dilden konuşmak gerekir. Dinimizi diline dolayanlara, hakareti dilinden düşürmeyenlere, mukaddeslerimize dil uzatanlara da anlayacakları dilden cevap vermek gerekir diye düşünüyorum. 

Peygamber Efendimiz (asm), ”Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyuruyorlar. Şahit olduğumuz haksızlıkların boyutuna bakınca, dünyayı şeytanlar istilâ etmiş demek zorunda kalıyoruz. Zira Filistinde, Suriye’de, Irakta, ve dünyanın bir yerinde yaşanan zulüm ve haksızlıkları dile getirmek bile insanı dehşete düşürüyor. Bu kadar zulüm ve haksızlık karşısında sözde medenî insanlar sanki dillerini yutmuşlar. 

Dil üzerine söylenecek çok şey var, ama her şeyi dile getirmeye dilim varmıyor. Bazı şeyler dilimin ucuna kadar geliyor, yutkunuyorum.

Her doğruyu söylemek doğru olmadığından,  dilimi tutuyorum. ”Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” misâli, ikilem arasında kalıyorum. Bazen de Yunus Emre’nin dediği gibi, ”Ya ben öleyim mi söylemeyim de“ diyorum. Bazen de Mevlânâ Hazretleri’nin şu beyiti dilime takılıyor: “Ne tükenmez bir hazinesin ey dil!/ Ne Devasız bir dert!”

Tam bu noktada, Üstadımın sözü imdadıma yetişiyor: “Her söylediğin doğru olsun, ama her doğruyu söylemek doğru değildir”

Her zaman gönlünüzün mutlu, dilinizin tatlı olmasını diliyorum.

Okunma Sayısı: 3832
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı