Yine rahmetiyle, mağfiretiyle ve bereketiyle bir Nur ayı’na daha kavuşmuş bulunuyoruz.
Recep ayı ile kokusu geldi, Şaban ayı ile meltemi hissedildi ve nihayet Ramazan-ı Şerif, tadıyla kokusuyla, nur yüzüyle kendisi teşrif etti. Böylece onbir aylık hasret sona erdi.
Ramazan, kelime anlamıyla “kor ateş” demektir. “Ateşe hasretlik olur mu?” diye bir sual akla gelebilir. Evet, olur. O ateş ki, günahları yakıp bitiriyorsa, insanı potasında ısıtıp pişiyorsa, o ateş özlenir, o ateşin hasretliği çekilir.
Ne zaman bir yanlış yapacak olsak, haram ve günah mıntıkasına adım atacak olsak, oruç bizi tutuyor. Nefsimiz aklımızın ayağını kaydıracak olsa, gafletimiz, ihmalimiz, ihtirasımız kalp gözümüzü kör etse, oruç elimizden tutuyor, bizi doğru istikamete sevk ediyor.
İşte böyle mübarek ve nurlu bir ay daha kapımızı çalmış bulunuyor. Bu şerefli misafiri en güzel şekilde ağırlamak, getirdiği hediyeleri baş göz üstüne deyip kabul etmek, onlardan istifade etmek ve giderken de hüzünle uğurlamak isteriz. Geçen yıl da sevinçlen karşılamış, hüzünle uğurlamış, tekrar buluşmak dileklerimizi dile getirmiştik. Bu arada ömür defterini kapatıp ahiret yurduna göçenler oldu. Onlarla buluşmak ahirete kaldı. Ama biz inanıyoruz ki, onların tuttuğu oruçlar kıldığı namazlar, kabirlerinde nur olarak onları karşıladılar.
Bilindiği gibi her sene bir konuyu öne çıkartıp, o başlık altında logomuzu hazırlıyoruz. Bu sene de “Duâ ayı Ramazan” başlığı ile çıkıyoruz. Rabbimiz, “Duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var” diyor. Biz de bu ayda duâlarımızı birleştirip Rabbimize takdim edelim. Bu duâlar vesilesiyle inşallah ülkemizde ve İslâm âleminde sıkıntı çeken bütün Müslüman kardeşlerimizin huzura ve barışa kavuşmasını dileyelim.
Bu duygularla okuyucularımızın, milletimizin ve bütün İslâm âleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, getirdiği rahmet nurundan azamî derecede isitifade edilmesini diliyoruz.