"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkuyorsan, korkma!

Abdil YILDIRIM
15 Kasım 2016, Salı
Korku duygusu, insanın hayatını muhafaza için verilmiş, hayatın sigortası mahiyetinde bir duygudur.

İyi yönetilirse, insanı bir çok tehlikeden korur, bir çok sıkıntıdan kurtarır. Ama insan, neden ve kimden korkması gerektiğini bilirse korku bir işe yarar. Yoksa, yersiz korku, insanı yer bitirir.

Herkes kendi ruhunu şöyle bir yoklasa, her köşesinde bir korkunun çöreklendiğini görecektir. Bazı insanlar kalp krizi geçirmekten korkarlar, bazıları kansere yakalanmaktan. Kimisi yolda yürürken kendisine bir aracın çarpmasından endişe eder.  Kimi de sineğin ısırmasından korkar, ejderhanın ağzına doğru koşar.

Korkuyu iyi yönetemediğimiz zaman, hayatı kendimize zehir edebiliriz. Gök gürlese yüreğimiz ağzımıza gelir, ufak bir deprem olsa hemen dehşete kapılırız. Uzayda bir gezegen dünyamıza yaklaşsa, “Acaba bize çarpar mı?” diye endişe ederiz. Halbuki, kürelerin de, zerrelerin de Cenâb-ı Hak’kın emri ve iradesi ile hareket ettiğini, O izin vermedikten sonra depremlerin, yıldırımların, tufanların ve en dehşetli dalgaların kılımıza bile zarar veremeyeceğini bilsek, bütün bu olayları hayret ve hayranlık içinde seyreder, en ufak bir korku ve endişeye mahal olmadığını anlarız. Hatta,  “Tam münevverü-l kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki onu korkutmaz.”

Dünyada pek çok cesur insanlar gelmiş geçmiştir. Bunlardan birisi de, Bediüzzaman Hazretleridir. En ceberrut, en dehşetlli şahısların karşısında hep pervasız hareket etmiş, hiç sözünü esirgememiştir. Van kalesinin iki minare yüksekliğindeki noktasında düşme tehlikesi geçirirken de, Mardin’de Ulucami minaresinin şerefesinin incecik duvarı üzerinde yürürken de, Divan- Harb-i Örfide, bahçede sallanan cesetler kendisine gösterilirken de, Rus komutan Nikola Nikoloviç’in emriyle kurşuna dizilmek için hazırlık yapılırken de, kalbinde korkudan eser yoktu. Ama, bir şeyden çok korkuyor, hatta “ödü patlıyordu”. Talebelerinden Molla Resul’ün, “Üstad’ım biz de Allah’tan korkuyoruz ama senin ödün patlıyor. Bizim gibi rahat otursan ayağın yara olmayacaktı” sözü üzerine, “Molla Resul! Kısa ömürde kısa dünyada ebedî hayatı kazanmaya gelmişiz. Hem burada rahat oturayım hem Cennet dâvâ edeyim olmaz böyle şey! Onun için cesaret edemiyorum rahat oturmaya” diye cevap veriyordu. İşte Bediüzzaman, o sınırsız cesaretini böyle bir korkudan alıyordu. 

Cenab- Hak, Kendisinden niçin korkulması gerektiğini şöyle ifade ediyor:  “Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat Suresi 13)  Bazı çok bilmişler,  “Canım Allah’tan korkmaya ne gerek var, Allah korkulacak değil, sevilecek ve saygı duyulacak bir varlıktır” diyerek Allah korkusunu kalplerden kaldırmak istiyorlar. Halbuki kalpteki Allah korkusu, Allah’a olan sevginin ve saygının zirve noktasıdır. İnsan, Cenab-ı Hak’tan ne kadar çok korkarsa, kendisini o kadar güvende hisseder. Tıpkı, bir çocuğun annesinden korkup, yine onun sıcak sinesine sığınması gibi. Çünkü bir çocuk için en güvenilir yer, annesinin kucağıdır. Orada olduğu zaman hiç bir korku ve endişe duymaz. Annesinden duyduğu korku, çocuğu her türlü başka korkulardan kurtarır. Annenin ise, sevgisi ve merhameti, her zaman öfkesine galip gelir ve çocuğunu bağrına basar, onu her türlü tehlikeden korur.

Korku duygusu insana hayatını muhafaza için verilmiş demiştik. Hayat ise, bu kısacık dünya hayatından ibaret değildir. Asıl korunması gereken, ölümden sonraki ebedi hayattır. Korkunun asıl veriliş gayesi, insanı mahşerin dehşetinden, Sırat’ın tehlikesinden ve Cehennemin ateşinden korumaktır. Bütün bunlardan korunmak için de, Allah’tan hakkıyla korkmak ve emir ve yasaklarına uymak gerekmektedir. Allah’tan hakiki mânâda korkanlar, korkusuz yaşayabilirler.

Cenab-ı Hakk’ın da Cemâli Celâlinden, rahmeti gazabından büyüktür. İnsan ne kadar korku ile kendini O’nun rahmetine teslim ederse, o kadar güvende olacaktır. Artık o insan için hiç bir endişeye ve korkuya mahal yoktur.

Okunma Sayısı: 4279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Barış Yazgan

    15.11.2016 10:31:20

    Rabbimize binlerce hamd ve şükür. Atmosferin olabildiğine kirlendiği ve nefes alamaz hale geldiğimiz bir dönemde yayınlarınızla nefes alıyoruz. Cenab-ı Allah korusun sizleri.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı