"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Namaz insanı kötülüklerden nasıl korur?

Abdil YILDIRIM
08 Temmuz 2015, Çarşamba
“Ve o mü’minler ki, onlar namazları üzerine muhafazada bulunurlar.” (Mü’minun Sûresi, 9)

İnsan şiddetli bir yağmura yakalansa, bir şemsiye altına sığınmaya çalışır. Doluya yakalanacak olsa, kendini bir saçak altına atmak için koşar. Bir de bugün dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi havadan üzerine bomba yağacak olsa, sağlam bir sığınak bulmak için canını dişine takar, oraya ulaşmaya çalışır. 

Halbuki her an üzerimize sağanak sağanak günah yağmurları, şer doluları ve musîbet bombaları yağıyor. Bunlardan korunmak için de büyük bir şemsiyeye, sağlam bir sığınağa, muhkem bir kaleye ihtiyacımız vardır. Bu kale ve sığınak ise, abdest ve namazdır. 

Namazı sadece kalıbımızla değil, kalbimizle de kılmalıyız. Namazını hem kalıbı,hem de kalbi kılan bir insan, nefsin ve şeytanın tuzaklarına düşmez. İnsan,kıbleye yönelip tekbir almakla, kendisine bir koruma setti meydana getirmiş olur. Rükuya eğildikçe, şeytanın salvoları boşa gider, secdeye kapandıkça nefsin hücumları tesirsiz hale gelir. Tehiyyata oturduğunda, önünde Resul-ü Ekrem Efendimizi, sağında Hazret Ebubekir’i, solunda Hz. Ömer’i, arkasında Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi ve diğer sahabe-i kiram efendilerimizi hazır bulur. Onların yanına hangi şerrin, şeytanın ve günahın yaklaşması mümkün olabilir ki? Namazı böyle bilen ve böyle kılan bir insan, elbette her türlü kötülükten, günahtan, şerden korunmuş olacaktır.Namaz, abdesti ile bedeni temiz tutarak zararlı mikroplardan arındırdığı gibi, zikir ve tesbihatı ile de kalbi temiz tutar, manevî hastalıklardan korur. Ama, namazı usûlüne ve tâdil-i erkânına uyarak kılmak şartıyla. İnsan namazını ifsat olmaktan korursa, namaz da o insanı her türlü fenalıklardan,  musîbetlerden koruyacaktır.

Okunma Sayısı: 27034
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    8.7.2015 12:12:06

    (Yorumun devamıdır) Nihayet son rekât olduğuna kanaat getirdim ve selam verdim. Sonra meslektaşıma dedim ki: "Ben namazda tereddüt ettim, acaba namazı tam kıldım mı?" Meslektaşım: "Vallahi ben de biliyorsun buraya misafir gelmişim, namazda ailem aklıma geldi, onları görmek istedim. Güzergâhımda ki bir köyde kızım evliydi geçmeden bir de torunlarımı göreyim, Namazı tam mı noksan mı kıldın bilmiyorum." dedi. Namazdaki bu vakıa hayalîyeyi yazınızla karşılaştırınca namaz ne kadar ifsada uğradığını görebiliyoruz.

  • Rüstem Garzanlı

    8.7.2015 12:10:59

    Abdil ağabey; ne güzel ifade etmişsin namazın tadil-i erkânı." Allahû Ekber" diyoruz; şeytan tüm hızı ile hem akla, hem kalbe taarruz ediyor. Bir gün mutedil ve hafız bir arkadaşım şöyle anlatıyordu: "Hava çok sıcak, Ramazan teravihlerini Caminin avlusunda kıldırıyordum. Namazda bir arkadaşımla 200 km.'lik mesafede bulunan bir şehre akraba ziyaretine gittik. Güzergâhımızda bir zatın türbesi vardı, onu da ihmal etmeden ziyaret ettikten sonra yolumuza devâm ettik. Nihayet akrabamın evine ulaştık, evin bahçesinde çayımızı içtik,arkasında meyvemizi de yedikten sonra arkadaşıma "haydi kalk gidelim" dedim. Tekrar geldiğimiz yere gittik. Bu arada fark ettim ki namazdayım. Hangi rekâttayım bilmiyorum. Arkamda bir meslektaşım vardı, "yanlış yaparsam beni ikaz eder" dedim .

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı