"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Piknik bahane

Abdil YILDIRIM
07 Eylül 2018, Cuma
Bir fincan kahvenin damaklarda bıraktığı lezzet elbette önemlidir, ama kahve bahanesiyle bir araya gelmiş olmanın, insan ruhunun damağında bıraktığı lezzet daha da önemlidir.

Her zaman kahve bahanesi ile bir araya gelmeye gerek yoktur. Şehir hayatının gürültüsünden ve kirinden uzak, ağaçların serin gölgesi altında, kuş ve böcek sesleri arasında bir araya gelip piknik yapmak da sohbet ve muhabbet için güzel bir bahanedir. 

Üstadımızın şiddetle tavsiye ettiği “müfritane irtibat” için piknik alanlarında bir araya gelmek, son yıllarda Nurcular’ın geleneksel faaliyetlerinden olmaya başladı. Üstadımız da her fırsatta dağlara ve bağlara çıkar, oradaki kardeşleri ile sohbet eder, dersini onlara da okurdu. Tabi Üstad’ın bu buluşmalarında bugünkü gibi ziyafetler, ikramlar yoktu. Gün gelir, bir dilim kuru ekmek bulamazlardı. (Ama, Cenâb-ı Hak onları da orada rızıksız bırakmaz, katran ağacının dalları arasında taze pişmiş bir ekmeği kendilerine ikram eder, misafirlerine mahcup etmezdi) Tabiatta tab edilen her türlü canlı ve cansız varlıklar da Cenâb-ı Hakk’ın bir eseri olması hasebiyle, her mahlûku bir kardeş gözüyle görürdü. Esen yeller ile tekbir alır, ağaçlarla kıyama durur, dallar ile zikrederdi. Onun için, bizim haşarat olarak gördüğümüz böcekler, yılanlar, kurtlar kendisine zarar vermez, o da onların hiçbirini yabani olarak görüp tevahhuş etmezdi.

İşte biz de Kocaeli’li kardeşlerimizin tertip ettiği böyle bir piknikte, hem Nurcu kardeşlerimizle, hem de tabiattaki diğer kardeşlerimizle bir araya geldik. Kardeşler hasretle kucaklaşıp, hararetle sohbet ederken, ağaçlar dalların elleri ile onları alkışlıyordu. Çocuklar neşe ile oyunlar oynarken, kuşlar da neşeli cıvıltıları ile çocuklara eşlik ediyordu. İman hakikatlerinden okunan dersi cemaat huşu içinde dinlerken, asırlık ağaçlar da yavaş yavaş ırgalanıyor, her söylenen hakikatı “sadakte” dercesine başlarını sallayarak tasdik ediyorlardı. 

Kardeşler müfritane irtibat içinde saf tutmuş namaz kılarken, aralarda tırtıllar, kertenkeleler dolaşıyor, hiç kimseyi rahatsız etmeden geçip gidiyorlardı. Dünyanın bir çok yerinde sözde medeni insanlar birbirini boğazlarken, güçlüler zayıfları ezerken, Sapanca Gölü’nün kenarında bir araya gelen gönül dostları, bir karıncayı ezmemek için azamî dikkat gösteriyorlardı. 

Gölün kenarındaki Nur denizi, ikindi vaktine kadar dalgalandı. Kocaeli’nin ilçelerinden, Sakarya’dan, Yalova’dan, Bursa’dan, İstanbul’dan ve Ankara’dan gelen Bediüzzaman gönüllüleri, gönüllerince bir gün geçirmenin huzurunu yaşadılar. İman hizmeti, memleket meseleleri ve insanlığın hem dünyevî, hem de ebedî hayatının kurtarılması hususundaki görüşlerini paylaştılar. Ebedî âlemde seyretmek üzere çok güzel resimler bırakarak, tekrar buluşmak temennisi ile dağıldılar. Geride hoş bir sâdâ, tatlı bir hüzün, tertemiz bir piknik alanı bıraktılar.

Okunma Sayısı: 1704
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı