Şimdi de, Risale-i Nur nedir, nasıl bir tefsirdir, bunun üzerinde duralım. Dinî literatüre göre birden fazla tefsir çeşidi vardır. Bunların en çok bilinenleri ve en önemlileri, iki tanedir. Birisi, rivayet tefsiri, öteki de dirayet tefsiri.
1- Rivayet tefsiri: Kur’ân’ın ibâresini, kelime ve cümlelerinin mânâlarını beyan, izah ve ispat ederler. Bu şekilde te’lif edilmiş tefsîrlere rivâyet tefsîri denildiği gibi, “naklî tefsîr” veya “me’sûr tefsîr” de denilir. Bu tarz tefsîrlerin örneği çoktur.
2- Dirâyet tefsîri: Kur’ân’ın imânî olan hakîkatlerini kuvvetli hüccetlerle beyân, ispat ve izah etmektedir. Ayrıca rivâyetlere münhasır kalmayıp Arap dili ve edebiyâtı, dinî ve felsefî ilimler ile çeşitli müsbet ilimlere dayanılarak yapılan bir tefsîrdir. Bu usûl ile yapılan tefsîre dirâyet tefsîri denildiği gibi “rey ile tefsîr” ya da “ma’kûl tefsîr” de denir.
Risâle-i Nûr, dirayet tefsiri olarak bilinen tefsir sınıfına girer. Bediüzzaman buna "manevî tefsir" demiştir. Gayesi sadece kalbe hitap etmek değil, akla, ruha ve diğer lâtifelere de hitap ederek, onları da tatmin etmektir. Çağımız, ilim, fen ve felsefe çağı olduğundan, âyetlerin manasını da bu çağın anlayışına ve ihtiyacına göre anlatır, yorumlar. Akla gelen her çeşit suale, en doğru ve en kat'i cevabı verir, muterizlerin bütün itirazlarına set çeker.
Risale-i Nur'un nasıl bir tefsir olduğunu, yine Risale-i Nur'dan dinleyelim:
"Risâle-i Nur’u okuyan her idrâk sahibi anlıyor ki, Risâle-i Nur, gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın beşeriyetini fikir karanlıklarından kurtarıp, tenvir ve irşad edecektir. Risâle-i Nur, yalnız bu vatan ve millet için değil, âlem-i İslâm ve bütün beşeriyetin ihtiyacına cevap verecek bir Külliyat olarak telif edilmiştir." (Tarihçe-i Hayat)