Şaban Döğen, 1974 yılında Yeni Asya’da başladığı yazarlık hayatını, 4 Kasım 2009 yılında, Yeni Asya yazarı olarak noktalamıştır.
57 yıllık ömrünün 35 yılını Risale-i Nur hizmetinde, okuyarak, yazarak, konuşarak geçirmiş, bu arada sayısız konferans, seminer ve ders vermiş, radyo ve televizyon programlarına katılmış, kırk civarında da eser bırakmış bir bahtiyardır. Kısa sayılacak ömrüne bu kadar hizmet eseri bırakarak fâni ömrünü bâkiye tebdil eylemiş, inşallah ebedî kurtuluşa erenlerden olmuştur.
Şaban Döğen deyince benim aklıma ilk gelen, devamlı gülümseyen bir insan, kibar ve düzgün bir lisandır. Bir de bitmek bilmeyen bir enerji, sonu gelmeyen bir gayret ve eksilmeyen bir hizmet aşkı. Konuşurken muhatabını yormayan bir ses tonuyla hitap eder, sâkin ve serinkanlı hâli ile karşısındaki insana güven verirdi. Onun için Yeni Asya okuyucuları tarafından sık sık konferanslara dâvet edilirdi. Rahmetli Halil Uslu gibi, Şaban Döğen de cemaatin en çok aranan konuşmacıları arasında yer alıyordu. Halil Uslu’nun coşkulu hitabına karşılık, Şaban Döğen daha sâkin ve halim selim bir tavır sergilerdi. Onun da ahiret âlemine göçmesiyle, Yeni Asya yazarlarından bir yıldız daha kaymış oldu. Aramızdan ayrılalı dokuz yıl olmasında rağmen, Yeni Asya sayfalarında boşluğu hissediliyor, cemaat içinde yokluğu fark ediliyor.
Dostlardan ayrılmak insana acı veriyor. Bilhassa ölüm gibi, bu dünyada bir daha görüşmemek üzere ayrılıp giden bir dostun acısına dayanmak kolay değil. Ölümün bu hususiyetini nazara veren Peygamber Efendimiz (asm), “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikrediniz” diyerek, ölüm ile irtibat halinde olmamızı, ancak bu şekilde dünyanın geçici ve aldatıcı zevklerinden kurtulabileceğimizi bildirerek bizleri ikaz ediyor.
Şaban Döğen, Yeni Asya’da yazdığı son yazılarından birisinde, ölümün mahiyetinden bahsediyor ve ölümün hakikatini idrak edenler için hiç de korkunç bir son olmadığını beliriyor. “Ölümün idam-ı ebedîsinden kurtulmak” başlıklı bu yazısında ölümü şöyle anlatıyor:
“Ölümü böylesine bir fecaatten kurtarmanın yolu ise tahkiki imanı elde etmektir. ‘Kur’ân-ı Hâkimin sırr-ı hakikatiyle ve i’cazının tılsımıyla, benim ve Risale-i Nur’un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün idam-ı ebedisinden iman-ı tahkiki ile biçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarşilikten muhafaza etmektir’ diyen Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin bütün emeli imanların kurtulması idi. ‘Ben yalnız iman üzerine mesâimi teksif etmiş bulunuyorum’ derken bu gerçeği dile getiriyor”
Evet, hayatını Risale-i Nur’a adayan Şaban Döğen, ölümü de yine Risale-i Nur’dan aldığı derslerle izah ediyor ve ölümsüzlüğe giden yolun ölümden geçtiğini belirtiyordu.
Şaban Döğen Hocamızı vefatının 9. yıl dönümünde rahmetle anıyor, Üstadımızın yanında, Peygamber Efendimizin (asm) sancağı altında haşir meydanında birlikte haşrolmayı Cenâb-ı Hak’dan diliyoruz.