"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Söz bir Allah bir!

Abdil YILDIRIM
27 Kasım 2015, Cuma
Bir hakikat için çeksek bin çile, Dağlasalar tenimizi şiş ile, Doksan dokuz köyden kovsalar bile, Doğru söylemeyi nasip et Ya Rab!

Eskiden bir alış verişte, bir vaadin yerine getirilmesinde veya herhangi bir konuda söz verildiği zaman, senet yapmaya, şahit göstermeye gerek görülmezdi. Çünkü sözden ileri bir teminat düşünülmezdi.  “Söz senettir”  düşüncesi, en büyük teminat sayılırdı. Zira verilen bir söz, mutlaka yerine getirilirdi.

Bugün bir mağazadan üç kuruşluk bir mal alacak olsanız, hemen önünüze bir senet uzatılıyor, bir de kefil isteniyor. Bir ev veya araba almak için ise, ne verdiğiniz sözün, ne imzaladığınız senetlerin, ne de şahitlerin bir önemi yoktur. Size borç veren kişi veya kurum, önce evi veya aracı ipotek ediyor, borcu bitinceye kadar da teminat olarak mülkiyetini elinde tutuyor. Onun için de sözün değeri azaldıkça, ipotekler artıyor.

Peki neden biz bu hale geldik? Peygamberi, (asm) "Muhammed-ül Emin" olarak anılan ve düşmanlarının dahi emanetlerini O'na (asm) teslim ettiği bir dinin mensupları olarak, neden verdiğimiz sözün bir değeri kalmadı? Eskiden verilen sözün bir değeri vardı. "Söz bir Allah bir" denildi mi, artık o sözden dönmek söz konusu olmazdı. Çünkü verilen söz, bir yemin sayılırdı.

 Merhum Mehmed Âkif, Vaniköy’de oturan bir ahbabı ile öğleden bir saat önce buluşmak için sözleşir. O gün de hava yağmurlu ve fırtınalıdır. Öyle şiddetli bir yağmur yağar ki, evden çıkmak mümkün değildir. Ama Mehmed Âkif, yağmura ve fırtınaya  aldırmadan yola çıkar. Buluşmak üzere söz verdikleri mekâna gelir. Fakat sözleştiği kişi buluşma yerine gelmemiştir. Orada uzun bir süre bekledikten sonra üzüntüyle evine döner. Ertesi gün özür dilemek üzere gelen arkadaşını dinlemek istemez. Ona, “bir söz, ölüm ya da ona yakın bir mazeret varsa yerine getirilmez. Sizi mazur göremiyorum” diyerek, aylarca o arkadaşı ile konuşmaz. 

Sözünde durmak, bir mü’minin en önemli vasıflarından birisi olduğu gibi, münafıklık alâmetlerinin de başında gelir. Bugün başta kendi nefsimiz olmak üzere, verdiği sözü tutmayan, zamanında randevusuna gitmeyen, vaadlerini yerine getirmeyen insanların çokluğuna baktığımız zaman, münafıklık alâmeti taşıyan ne kadar çok insan varmış diye hayretler içinde kalırız.  

 Her günah içinde küfre giden bir yol olduğu gibi, yerine getirilmeyen her sözde de münafıklığa giden bir yol var demektir. Günlük konuşmalarımız arasında ne kadar çok söz veriyor ve yerine getirmiyoruz acaba? Bunu yaparken ya söz vermeyi çok basit bir şey telâkki ediyoruz, ya da Allah korusun münafıklığı basit bir şey gibi görüyoruz. Halbuki Peygamber Efendimiz, (asm) "fitne katlden, münafık kâfirden eşeddir" buyurmuşlardır. Birisi bize " kâfir" dese, ne kadar tepki gösteririz? Şahsımıza ve imanımıza bir  hakaret kabul ederiz. Ama birisine verdiğimiz bir sözü yerine getirmede hiç de acele etmiyor, hassasiyet göstermiyorsak, kendimize hakaret ettiğimizin ve imanımıza zarar verdiğimizin farkında mıyız acaba?

Söz verirken dürüst olmalıyız. Özellikle çocuklara verdiğimiz sözlere çok dikkat etmeli, verdiğimiz sözü yerine getirmede büyük hassasiyet göstermeliyiz. Yuvarlak ifadelerle, başka mânayı kastederek veya kelime oyunları yaparak "ben aslında şunun için söz vermiştim" demek, sözünü tutmamak demektir. 

Birine söz verirken, iyi düşünüp, ölçüp biçip ondan  sonra yerine getirebileceğimize emin olduktan sonra söz vermeliyiz. Onu da " inşallah" kaydı ile vermeliyiz. Çünkü son söz, Cenâb-ı Hakk'ın sözüdür.

Okunma Sayısı: 3940
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    27.11.2015 10:17:22

    "Söz verme borç olur" Hadis-i şerif (40 Hadis)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı