"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yol arkadaşım Yeni Asya

Abdil YILDIRIM
21 Şubat 2015, Cumartesi
Dostluğumuz ve birlikte yolculuğumuz 46. Yılına girerken, seninle birlikte olmanın heyecanında bir eksilme olmadığını fark ediyorum.

Susadıkça pınarından içeriz,
Akar kurnalardan Nur Yeni Asya.
Biz birer faniyiz, konar göçeriz,
Sen dünya durdukça dur Yeni Asya

Bundan kırkbeş yıl önce birlikte yola çıkmıştık. Hani, “insanın iyisi yolda belli olur” diye bir söz vardır. Ben de bu uzun yolculuğumuz boyunca, senin nasıl candan bir dost, civanmert bir arkadaş, hakikatli bir yoldaş olduğunu çok iyi idrak ettim. Sende hep istikrarı, istikameti, metaneti, sadâkati gördüm. Hiç bir haksızlık ve zulüm karşısında eğilmeyen başın, hiçbir kuvvet karşısında bükülmeyen bileğin, hiçbir menfaat karşısında taviz vermeyen dürüstlüğün, hayatımın rotasını tayin etti. Onun için hiçbir devirde senden ayrılmadan, aramıza hiçbir fitne ve fesadın girmesine izin vermeden birlikte yol almaya devam ettik. Allah ömür verdikçe de aynı yolda birlikte yürümeye devam edeceğiz inşallah.

Ben daha 15 yaşında bir çocuk iken sen de yeni dünyaya gelmiştin, ama anne karnında iken olgunlaşan bir bebek gibi, doğar doğmaz Hakk’ı dile getirmeye, hakikatleri neşretmeye başladın. Büyük bir dâvânın, küllî bir hizmetin “nâşir-i efkârı” oldun. Benim de küçük yüreğimde büyük bir yer tuttun. Bahsettiğin hakikatler kalbimde o kadar geniş bir yer kaplıyordu ki, başka bir gazete ve dergi okuma ihtiyacı hissetmiyordum. Bütün duygularımı doyuran mânevî bir gıda olarak, senden aldığım nuhabbet, bana kâfi geliyordu. 

Henüz bir ortaokul öğrencisi idim ve her sabah okula giderken bayiden gazetemi almadan geçmezdim. Teneffüslerde arkadaşlarım dışarda koşup oyun oynarken, ben seninle arkadaşlık edip, sayfalarında sohbet ediyordum. Önce “Topuz’un maceralarını” bakar, sonra “Kurtdereli Mehmet Pehlivan” tefrikasını okurdum. Ondan sonra da haberlerinden makalelerine kadar her sayfasında ayrı bir lezzet alırdım. Makaleleri bana göre ağır olsa da, yazılanların her kelimesini anlamasam da, ruhumda büyük bir boşluğu doldurduğunu hissederdim. 

Belki de sana olan sevgim, kalbimdeki duyguları filizlendirmişti de, şiir yazmaya öyle başlamıştım. İlk şiirimi sayfalarında gördüğümde duyduğum sevinç ve heyecanı bugün bile hayatımın en tatlı hatıraları arasında saklıyorum. Daha sonra her yazdığımı seninle paylaşmaktan ne kadar mutlu olduğumu anlatmaya ihtiyaç duymuyorum. Dostluğumuz ve birlikte yolculuğumuz 46. Yılına girerken, seninle birlikte olmanın heyecanında bir eksilme olmadığını fark ediyorum. Her gün senin yolunu gözleyip, elime aldığımda tatlı bir heyecan duyar ve sayfalarını sabırsızlıkla çevirip okumaya çalışıyordum. Nasıl hazırlandığını, bize ulaşıncaya kadar ne gibi merhalelerden geçtiğini ilmelyakîn biliyordum. Ama bir yıldan beri artık tamamen beraberiz. Yazıların yayına hazırlanmasından sayfa düzenine, manşetlerin seçiminden baskıya gönderilmesine kadar hemen her adımını yakından gördüğüm için, artık aynelyakîn ve hakkelyakîn olarak her haline şahit oluyorum. Sayfalarına giren yazıları daha hazırlık safhasında görüp bir kısmını bizzat kendim hazırladığım halde, ertesi günü gazeteyi elime alırken, yine aynı heyecanı hissederek sayfalarını açıyorum. Bitmeyen muhabbet, eksilmeyen heyecan bu olsa gerek. Demek ki aramızdak muhabbet, bir kuru sevda değil, bir kara sevdadır.

Yeni Asyam, seninle ne günler geçirdik, ne hatıralar yaşadık, ne olaylara şahit olduk değil mi? Gün oldu, doğru söylediğin için seni dokuz köyden kovmak istediler. Kapına kilit vurmaya, dilini susturmaya çalıştılar. Haksızlıklara karşı geldin, darbelere direndin, hep hakkın hatırını yüksek tuttun. Hakikatı haykırdın. Risale-i Nur’dan aldığın ziyayı  kararmış kalplere, muzdarip ruhlara, muhtaç müştaklara ulaştırdın. Ama bu hizmetlerin, karanlıktan medet umanların, şerden beslenenlerin, istibdattan istimdat edenlerin işine gelmedi. Karşına yüksek bir fatura çıkardılar, büyük bedeller ödettiler. Sana gönül verenler de bazen bu bedeli ödemek zorunda kaldılar. Ama Üstadımız ne diyordu: “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmânımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var!” Biz de aynı sözleri tekrar ederek yolumuza devam ettik. Bu yolda mağdur olduk, mahkûm olduk, ama elhamdülillah hiçbir zaman  mağlûp olmadık, mahçup olmadık. 

Yeni Asyam, sen her şeye Risale-i Nur’un gözüyle, Üstad Hazretlerinin nazarıyla baktığın için, her zaman isabetli kararlar verdin, doğru adımlar attın. Zaten her adımında arkanda meşveret ve şûrânın ışığı vardı, sana yol gösteren bir şahs-ı maneviye bulunuyordu. Bu sırrı idrak edemeyenler, başta senin kararlarını yanlış bulsalar da, zaman hep seni haklı çıkardı. Seni anlamayanlar ve çizgine şiddetle karşı çıkanlar, bir süre sonra “Yeni Asya yine haklı çıktı” demek zorunda kaldılar.

Bugün geriye dönüp, 45 yıl öncesine baktığım zaman, “bu kadar yolu ne çabuk geldik” diyorum. Ama, insanın yol arkadaşı bu kadar candan, muhabbeti bu kadar gönülden olunca, insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. 

Yol arkadaşlığımızın ebedî âlemde de devam etmesini temenni ediyor, daha nice güzel günler, hayırlı hizmetlerle geçecek nice yıllar diliyorum.

Okunma Sayısı: 2536
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • burhan göktaş

    21.2.2015 18:55:36

    Yeni Asya mız PUSULA dır.Pusulayı kaybeeden yolunu kaybeder.Allah cc bu istikametli yoldan ayırmasın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı