Öncelikle bir hadis-i şerif ile meseleye bakalım: “Allah Meryem’in oğlu Mesih’i, gökten, iki boyalı elbise içinde Şam’ın doğusundaki Beyaz Minare’ye (Minare-i Beyzaya), elini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde indirecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci dâneleri gibi düşecek…”1
Hz. İsa’nın (as) nüzûli ile ilgili Matta’da geçen metinde de ilginç noktalar vardır. Şöyle ki: “İsa tapınaktan çıkıp giderken, öğrencileri, tapınağın binalarını O’na göstermek için yanına geldiler. İsa onlara, “Bütün bunları görüyor musunuz?” dedi. “Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” İsa, Zeytin Dağı’nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?” Hz. İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, ‘Mesih benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler. Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak. Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır. Göksel egemenliğin bu müjdesi bütün uluslara şahitlik olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir… O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. 2
Öncelikle baştaki hadis-i şerifte Hz. İsa’nın (as), Şam bölgesine “iki meleğin kanatlarına elini koymuş olarak” ineceği beyan ediliyor. Buradaki “iki meleğin kanatlarına elini koymuş olarak” ifadesi elbette ki sembolik bir ifade olmalıdır. Bu hadisteki “iki meleğin kanatlarına elini koymuş olarak” ifadesinin yorumu sanki Kastamonu Lâhikası’nda yapılmış gibidir. Şöyle ki: “Hattâ, şahs-ı İsa’nın (as) semâvattan nüzûlü işaretiyle bir mânâ-yı işârîsi olarak Hazret-i İsa’yı (as) temsil ederek ve namına hareket eden bir taife dahi, şimdiye kadar işitilmemiş ve görülmemiş bir tarzda tayyarelerle, paraşütlerle semadan bir belâ-yı semâvî gibi nüzûl ettiriyor, düşmanların arkasına indiriyor. Hazret-i İsa’nın (as) nüzûlünün maddeten bir mîsâlini gösteriyor. Evet, hadîs-i şerifin ifadesiyle Hazret-i İsa’nın semâvî nüzûlü kat’î olmakla beraber; mânâ-yı işârîsiyle başka hakîkatleri ifade ettiği gibi, bu hakîkate de mu’cizâne işaret ediyor.”3 Bu izahlara Matta’da yer alan “Göksel egemenliğin bu müjdesi bütün uluslara şahitlik olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir… O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.” 4 kısmı mühim bir mütemmim olur kanaatindeyiz.
İşte bu ifadeler bizlere Hz. İsa’nın (as) nasıl ve ne zaman nüzul edeceği hakkında bazı kanaatleri verdiğini düşünebiliriz. Zira hadiste geçen “elini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde” inecek tabiri, Kastamonu Lâhikası’nda “paraşütlerle semadan” iner, Matta’da ise “O zaman İnsanoğlu’nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu’nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler” şeklinde izah edilişi çok manidârdır. Demek ki, “Hazret-i İsa’nın nüzûlünün maddeten bir mîsâlini gösteriyor” sırrınca Hz. İsa’nın (as), paraşütle veya benzeri bir vasıta ile nüzûl edecek ve bu nüzûl de paraşütün keşfedildiği zamanlara denk gelecek diye anlamak mümkündür. O halde Hz. İsa’nın (as) İkinci Harb-i Umumî sonrası nüzul etmiş olacağını söylemek yukarıdaki ifadelere muvafık düşebilir. Çünkü Matta’da geçen “Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.” 5 ifadeleri İkinci Harb-i Umumi’ye işaret ediyor gibidir. Bu noktada Hz. İsa’nın (as) nüzûl tarihi hakkında bir çerçeve çizilebilir. Yani ilgili ifadelere göre, Hz. İsa’nın (as) İkinci Harb-i Umumî yılları olan “otuzlu, kırklı veya ellili yıllar içinde dünyaya inmiş olabileceği” pekâlâ makul bir yaklaşımdır.