"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur dersleri izah edilmeli mi?

Abdülbakî ÇİMİÇ
06 Kasım 2017, Pazartesi
Risâle-i Nur hizmeti, metne dayalı bir hizmettir. Sadırdan değil, satırdan okunarak istifade ve istifaza edilir.

“Risâle-i Nur metinleri okunurken düz mü okunmalı, yoksa izah edilerek mi okunmalıdır?” Ya da “Okunan bahislerin izahının sınırı ne olmalıdır?” sualleri daima gündemdedir. Bu mevzu Risâle-i Nur Talebeleri ve müntesibleri arasında zaman zaman farklı mülâhazalara da sebep olmuştur. Risâle-i Nur derslerinin düz okunması gerektiğini savunanlar olduğu gibi, izah edilerek okunması gerektiğini savunanlar da vardır. Bu mevzu halen de güncelliğini korumaktadır. Özellikle dinleme makamında olanlar ve Risâle-i Nur’u yeni tanıyanlar okunan bahislerin izah edilmesinden çok istifade edildiğini düşünür. Özellikle yıllardır Risale-i Nur derslerini takip edenlerin bir kısmı da fazla izahın istifadeye zarar verdiğini, önemli olan insanın hissiyatının ve duygularının feyiz alması gerektiği görüşündedir. Mesele zaman zaman meşveret zeminlerine kadar gelir ve üzerinde farklı düşünceler serd edilir. Bir çıkış bulmak için yine Risâle-i Nur’dan gerekli yerlere atıflar yapılarak mevzu orta bir yola çekilir. Üstadın zamanından, saff-ı evvel ağabeylerden misaller verilerek, son şahitlerden de hatıralarla Risâle-i Nur dersleri bir usûle bağlanır. Böylece ifrat ve tefritten âzâde bir usûlle Risâle-i Nur dersleri yapılmaya çalışılır. Ancak zaman zaman şahsî ve fevrî hareket edenler olduğu gibi, Risâle-i Nur ders usûllerine uymayan ferdî yaklaşımlara da şahit olabiliyoruz. Öyleyse konuyu tekrar gündemimize alarak, bu mevzuyu yine Risale-i Nur’a havale edip anlamaya çalışalım. Çünkü Risâle-i Nur, bizim ihtiyacımız olan meseleleri muhakkak izah etmiş ve halletmiştir. Bulup bir araya getirmek ise hepimizin vazifesidir.

Öncelikle Risâle-i Nur’a muhatap olanlar şu esası bilirler. Risâle-i Nur’dan “Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. İmân hakîkatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem mârifetullah, hem huzur, hem ibadettir.”1 Demek ki “Herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz.” noktası imân hakikatlerinin izaha ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Öyleyse bu izahı kim yapacak, ya da izahın ölçüsü ve sınırı ne olacak? Farklı mülâhazaların çıktığı yer de zaten burasıdır. Şimdi Risâle-i Nur’dan izaha dair Üstadın atıflarına ve usûlüne bakalım.

Bediüzzaman Hazretleri Risâle-i Nur bahislerinin müteferrik yerlerinde defaatle farklı risalelere atıflarda bulunur, okunan bir bahsin şerh ve izahının başka bir risalede olduğunu gösterir. Daha fazla istifade edilmenin yolunu bu şekilde irae eder. Bu usûl, esasında Risale-i Nur dersleri yapanlara güzel bir misal ve mihenktir. Meselâ “Bu hadisin tam izahı Risale-i Gavsiye’de vardır.”, “Gençlik Rehberinde izahı bulunan ibretli bir hâdisenin hülâsası şudur…”, “Dördüncü Sözde izahı bulunan…”, “Onun için, izahı onlara havale etmekle beraber…”, “Risale-i Nur’un çok yerlerinde izahı ve kat’î hadsiz hüccetleri bulunan…”, “On Üçüncü Lema’nın âhirinde izahı bulunan…”, “Bu mes’elenin Şuâlar’daki izahı ise şöyledir:…”, “Bir başka yerden aynı mes’elenin izahı…”, “Aynı mânanın bir başka parçadan izahı”…şeklinde defalarca farklı bahislere ve risalelere atıfta bulunulmuştur. Budan da anlaşılıyor ki “Evet, Risaletü’n-Nur size mükemmel bir mehaz olabilir. Ve ondan erkân-ı imâniyenin her birisine, mesela Kur’ân’ın kelâmullah olduğuna ve i’câzî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı burhanlar cem edilse ve hâkezâ, mükemmel bir izah ve bir hâşiye ve bir şerh olabilir.”2 Risâle-i Nur’un ruh-u aslisine uygun olan en müessir yol da bu olsa gerektir.

Madem imân hakikatlerinin izaha ihtiyacı var ise, burada şunu açık olarak ifade edebiliriz ki öncelikle Risâle-i Nur’u yine Risâle-i Nur’a izah ettirmenin yollarını aramalıyız. Çünkü “Risâle-i Nur’un hocası yine Risâle-i Nur’dur.” Şu da bir hakîkat ki “Her risalede herkesin hissesi var; fakat herkes her şeyini bilmek lâzım değildir.”3 Bir diğer nokta da şöyledir: “Bu ehemmiyetli risalenin (Âyetü’l Kübra), herkes her bir meselesini anlamaz; fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez, fakat eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil. Belki elleri uzun olanların hisseleri de var.”4

Elhasıl: “Risâle-i Nur da ekseriyet itibarıyla kendi kendine ders verip muallimlere ihtiyaç bırakmadığından… İhsan-ı ilâhî ile Risâle-i Nur, başka ilimler gibi meşakkatli derslere muhtaç değil.”dir.5 Bu noktaları da nazara alarak Risâle-i Nur derslerinin izahını öncelikle yine Risale-i Nur’dan yapma yolu tercih edilmelidir. Risâle-i Nur’un ruh-u aslisine zarar veren teferruatlı izahlardan sakınılmalı, şahsî ve fevrî misalleri devreye sokarak hakîkatleri perdelemekten kaçınılmalıdır.

Haftaya konuya farklı noktalardan devam edelim inşâalah…

Okunma Sayısı: 4172
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şevket Paksoy

    6.11.2017 01:05:27

    Maşaallah çok güzel bir makale yüreğinize sağlık..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı