"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uhuvvet-i İslâmiye ve İhlâs

Abdülbakî ÇİMİÇ
01 Ekim 2018, Pazartesi
İnsan olarak, Allah’ı bilen mü’minlerin ittifak ve ittihad etmesi gerekiyor.

Fabrikanın çarkları ve aralarındaki tenâsüb uhuvvetin fıtrî ahvâline en önemli misaldir ki, Üstâd Bediüzzaman da bu misalle ders vermiş. Bu cihetle uhuvvetin iki cenahı var. Biri hâli, diğeri fiilî olarak yaşamak! Ahvâlimizde eylem ve söylem tutarsızlığı olmamalıdır. Dilimiz uhuvvetin mealini söylerken, fiilimiz o söylemi tekzip etmemelidir. Mü’min mü’mine affedici olmalı! Çünkü “Allah affedenleri sever.” Müslüman, kardeşine karşı affedici ve kerîm olmakta cimri olmamalı. İnsan kusûrsuz olamaz, rakipsiz de olamaz. Kusûrsuz muyuz ki kusûrsuz insan arıyoruz? Öyleyse mü’min mü’mine kerim olmalıdır. Rekâbet sûretiyle ehl-i imâna karşı bir nevi adâvet taşımak, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeyi itham etmektir. İnsaflı hakperest olan kişi hakkın hatırı için, nefsin hatırını kırar. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.

Melekût âleminde bulunan melâike ve ruhaniyat dahi ehl-i imanın hakikî uhuvvetinin tesisi için alakadârdır. Onların hatırı için uhuvvetin hakkını ve hukukunu muhafaza etmek gerekmiyor mu? Uhuvvet ve muhabbetin hukuku, Risâle-i Nur için de ehemmiyetli bir hukuktur. Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevisini muhafaza etmek için uhuvvetin fedaisi olmak gerekiyor. Sırr-ı uhuvvette terakki etmek hakikî ehl-i iman için elzemdir. Uhuvvet-i İslâmiye ile mürtebit ve alâkadar olan, çok rabıta-i mânevîyeyi bulabilir. Birbirine mânen-lüzum olsa maddeten-yardım eder. Öyleyse İslâm kardeşliğini bir ubudiyet kastı ve sırr-ı ihlâsın gereği olarak görmek lâzımdır.

Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevisine vurulan darbeler mes’uliyet-i azîmdir. Bu darbeler ümmetin selâmetine vurulmuş en dehşetli darbe-i menhustur. Bu darbeyi vuranlar ve vuranlara yardım edenler ahirette şiddetli mes’ul olurlar. Belki de Bediüzaman’ın “Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.”1 ikazı bu noktaya da bakıyor olmalıdır. Artık şuna kesin inanıyoruz ki “Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevisi, sefine-i Nuh’tur, sefine-i hidâyettir, nâsih-i ümmettir.” Tek çare Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsinde fani olmaktır. Âhirzamanda Kur’ân, kemâl-i şaşâa ile bürhan-ı kat’î ile hükmediyor. İşte bu hükümranlığın ve neticenin fabrikası Risâle-i Nur’un şahs-ı mânevîsidir. Çünkü uhuvvet-i İslâmiyeyi bu şahs-ı mânevî tesis edebilir. Uhuvvet-i İslâmiyeyi tesis etmekte Nur Talebeleri samimidirler. Bu vazifeyi kast-ı mahsusla sırr-ı ihlâs gereği yaparlar. Çünkü “İslâmiyette en kıymetli ve en lüzûmlu esâs, ihlâstır.” 2 “Hakîkat ve velâyet yollarının ve tarîkat şubelerinin en mühim esâsı, ihlâstır. Çünkü insan, ihlâs ile hafî şirklerden halâs olur. İhlâsı kazanmayan, o yollarda gezemez.” 3 Öyleyse ihlâs, İlâhî bir nurdur. O nurun batın-ı kalbe in’ikas etmesi, sadâkatli sırr-ı ihlâstan takattur eden dâvâdaki muhtelif mir’at-ı marifet ve mezaya vasıtasıyla olur. İbâdetin rûhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibâdetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayda ibâdete illet gösterilse, o ibâdet bâtıldır. Faydalar, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar. 4 Mesleğimizin esâsı, âzamî ihlâs ve terk-i enâniyettir. İhlâslı bir dirhem amel, ihlâssız yüz batman amele müreccahtır. 5 Çünkü, vasıta-i halâs ve vesîle-i necat olan yalnız ihlâstır. İnsan bazen “a’mâl-i salihanın rûhu, esâsı, ihlâs olduğunu derk etmiyor.” 6 Sırr-ı ihlâs öyle bir nur ki, hem medâr-ı necat, hem de medâr-ı rızâ olabilir. “Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrâr, halis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzât-ı nefsâniyeden tecerrüd etmek vesîlesi ile o feyizler gelebilir.” 7

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 396. 

2- Lem’alar, s. 463.

3- Mektubat, s. 762.

4- İşaratü’l-İ’câz, s. 23.

5- Tarihçe-i Hayat, s. 1071.

6- Lem’alar, s. 386.

7- Mektubat, s. 116–11.

Okunma Sayısı: 2793
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı