"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’a mümanaat eden perdeler-1

Abdullah NURSÖZ
16 Ağustos 2016, Salı
Risale-i Nur, Kur’ân’ın özellikle asrımıza bakan mânevî ve berzahî bir tefsiridir.

Bir cihetle de Kur’ân’ın mânevî bir mucizesidir. ”Belki, doğrudan doğruya Kur’ân-ı Hakîm’in bu zamanda bir mu’cize-i mânevîyesi, rahmet-i İlâhiye tarafından ihsan edilmiştir.”1 Klasik tefsirlerden faklı bir mahiyet arzeder. Kur’ân’ın imanî olan hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan ve ispat ve izah eder. Bu tür tefsirlerde Kur’ân’ın bütün ayetleri sarih olarak tefsir edilmez. Belki ayet-i bilmana olarak çok ayetler tefsir edilmiştir, ancak açık olarak 620 ayetin2 tefsir edildiği bilinmektedir. Bu bilgiyi teyid eden ‘Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları’ eserinde şu açıklamalar vardır. “Üstad Hazretleri, Eski Said ve Yeni Said Döneminde yazdığı eserlerde, toplam olarak altı yüz yirmi (620) ayetin doğrudan izah ve tefsirini yapmıştır. Fakat ayet meali ve izahı olarak değil, bir konu hakkında bilgi kabilinden manaya kuvvet vermek açısından binlerce ayetin izahı yapılmıştır. Bunları konunun uzmanı hükmündeki ilim adamları teşhis ve tespit etmişlerdir.”3 

Risale-i Nur öncelikle felsefenin en mergup bir meta haline geldiği maddeperest ve tabiatperest fikir akımlarının hâkim olduğu bir asırda te’lif edilmiştir. “Ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (asm) bir lâkaytlık perdesi gelmiş.”4 İşte dinde fetret derecesinde bir lakaytlığın hüküm sürdüğü bir zamanda Risale-i Nur öncelikle ehl-i imanın imanını muhafaza etme ve onları şübehattan kurtararak imanlarını kurtarmayı gaye edinmiştir. Birinci önceliği imanî hakikatlerin kuvvetli delillerle ispat edilerek taklidî imanı tahkiki imana çevirmektir. Dost düşman bilir ki Risale-i Nur müellifinin ve müntesiplerinin asli olarak dünyevî bir maksadı ve gayesi yoktur. Sonsuz bir hayatın ebedî saadete tebdili için çalışılır. İmanlı, ahlâklı, vatanına ve milletine sadık insanlar yetişmesine gayret edilerek emniyete ve asayişe de yardımcı olunur. Bunlardan başka bir gaye ve fiil Risale-i Nur açısından merduttur. 

Bu noktayı teyid eden bir hakikat: “Sizler ey ehl-i siyaset ve hükûmet, evham edip bizlerle uğraşmayınız! Bilâkis, teshilât göstermeniz lâzım. Çünkü, hizmetimiz emniyet ve hürmet ve merhameti tesisle hem asayişi, hem inzibatı, hem hayat-ı içtimaiyeyi anarşilikten kurtarmaya çalışıp, sizin hakikî vazifenizin temel taşlarını tesbit ediyor, takviye ve teyit ediyor.”5

Gayesi ve fiiliyatı açık ve net olan Risale-i Nur hareketini ne yazık ki zararlı ve sakıncalı addedenler olmuştur. Bu vehimler tâ Üstad Bediüzzaman zamanında başlamış olup takibatlar, tevkifler, sürgünler, zindanlar, mahkemeler olarak devam etmiştir. Belki de binlerce muhakeme yapılmış, ancak nur talebeleri müsbet hareket ettikleri için asayişe ve idareye zerre kadar zarar vermemişler. Menfî tek bir fiilî bir vukuat ispat edilememiş olduğu tahakkuk edince Risale-i Nur’u durdurmak ve engellemek için bu sefer farklı taktikler ve yollar denenmiştir. Bu noktaya Emirdağ Lahikası’nda şöyle işaret edilir. “Risale-i Nur’a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez; daha kimseyi o bahane ile inandıramazlar. Fakat cepheyi değiştirip, din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid’a taraftarı veya enaniyetli sofîmeşreplileri bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur’a karşı –iki sene evvel İstanbul’da ve denizli civarında olduğu gibi– istimal etmek ve Risale-i Nur’a ve şakirtlerine ayrı bir cephede tecavüz etmeye, münafıklar çabalıyorlar. İnşaallah muvaffak olamazlar.”6

Burada özellikle “din perdesi altında bazı safdil hocalar, bid’a taraftarı veya enaniyetli sofîmeşrepliler” hiç de yabancısı olmadığımız yüzlerdir. Ancak onların da perde altındakiler tarafından bazı kurnazlıklarla Risale-i Nur’a karşı istimal edildikleri bir vak’adır. Pekâlâ, böyle bir vaziyette ne yapmak gerekir? İşte gelen cevap: “Risale-i Nur Şakirtleri, tam ihtiyatla beraber, bir taarruz olduğu vakitte münakaşa etmesinler, aldırmasınlar; aldanan, ehl-i ilim ve imansa, dost olsunlar, “Biz size ilişmiyoruz, siz de bize ilişmeyiniz. Biz ehl-i imanla kardeşiz” deyip yatıştırsınlar.”7

Anlaşılan odur ki Risale-i Nur’a karşı bazı kurnazlıklarla özellikle bazı hocalar istimal edilmiş ve de edilmeye devam edilecektir. Bu hocaların hangi özelliklerinden istifade edilmiş olabilir? Şu nokta açık olarak bilinmektedir ki Risale-i Nur’un inkişafına mümanaat eden perdeler müellif-i muhterem Said Nursi Hazretleri’nin zamanından beridir devam ede gelmiştir. Bunların bir kısmına Risale-i Nur’da işaret edilmiştir. Bunlar cehalet, taassub, iltizam-ı hilâf, meylü’t-tefevvuk, hiss-i taraftarlık, enaniyet, kıskançlık, şahısçılık, zahirperestlik…gibi hallerdir. 

Bu noktalara inşâallah gelecek yazılarda değinmeye çalışalım.

Dipnotlar:

1- Kastamonu Lahikası, s.227

2- Burada mükerrer ayetler dikkate alınmamıştır. Mesela Sözler’den alınan bir ayet diğer eserlerde de var ise o ayetler sayıya tekrar dâhil edilmemiştir.

3- Abdulkadir Badıllı, Risale-i Nur’un Kudsi Kaynakları, s.19 - 51.

4- Kastamonu Lahikası, s.147

5- Tarihçe-i Hayat, s.467

6- Emirdağ Lahikası(1),s.188

7- Emirdağ Lahikası(1),s.188

Okunma Sayısı: 3216
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hacernur

    16.8.2016 10:37:24

    Allah razi olsun. Şu sıkıntılı zamanlarda ruhumu teskin eden yorum yine Nurlardan geldi.Elhamdulillah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı