"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nasıl bilirdiniz?

Abdullah ŞAHİN
03 Mayıs 2021, Pazartesi 00:01
Rüstem Yeni’nin ardından...

Her insanın dünya defterinin kapanması sonrası, haberi olmaksızın, muhatap olduğu “Nasıl bilirdiniz?” suali, gizemler dolu son suâldir.

1980’li yıllarda, lisedeki asıl branş derslerimiz dışında, bazı sınıflarda din derslerine de girerdik. Her insanın Yaratan’la irtibat ve şükrünün hülâsası olan namaz ibadetinin ehemmiyetini anlatırdık. Buna misal olarak, İslâm mukadderatının kırılma ve mihenk noktaları olan, Uhud, Bedir vb. ölüm-kalım savaşlarında bile Hz. Peygamberimizin (asm) namaz konusundaki tavissiz hassasiyetini tekraren ifade ederdik. Parolamızın özeti şuydu: “Ölüm dışında, namazımızı kılmaya gayret edeceğiz; eğer ölürsek bu bizim son namazımız olacak.”

Nurun safv-ı evvellerinin birbiri ardına vatan-ı aslilerine göçtükleri günde, Rüstem Yeni kardeşimizi de vatan-ı aslisine uğurladık. Kardeşimiz, hatırladığım kadarıyla o yıllarda lisenin birinci sınıfındaydı. Onu, bulunduğu sınıfa derse girdiğimde, sorduğu çetin suâlleriyle, adeta öğretmenleri terleten, “çetin ceviz” manasında bir genç olarak tanıdım.

Bu günün “Z Kuşağı’”na bedel, o yıllarda karşımızda, her şeyi sorgulayan idealist bir lise gençliği vardı. Biz de, âcizane, idealist bir lise öğretmeni olarak Kur’ân hakikatlerinden  aldığımız dersle bu gençlere sahip çıkmak istiyorduk. Kısa zamanda, başta Rüstem kardeşimiz olmak üzere lise ve orta okulun en zeki ve vitrinde görünen öğrencileriyle hemhal olup kaynaştık. Aradan geçen zaman sonunda, artık bu ortamı manevî Kur’ân ve iman hizmetine dönüştürmenin zamanı gelmişti. Yakın bir zamanda saadet yurduna uğurladığımız, İmamoğlu’nun seçkin esnafından Hacı Bekir Çam Amcamız ve oğullarıyla lise öğrenci derslerini başlattık. O zaman 5000 nüfuslu bir kasaba olan İmamoğlu’nda, aradan geçen günler ve aylar sonunda liseli Nur derslerine iştirakler üç-beşten 60-70’lere çıkmıştı.

Adana Nur kahramanlarından Ahmet Çam kardeşimiz ve ekibimizle birlikte, tabiri caizse, haftanın her günü Nur hizmetiyle dolu, canhıraşane bir çalışmayı aşk ve şevkle yürütüyorduk. Rüstem kardeşimiz, derslerin öğrenci profilinde daima yanıbaşımızda ve hep en önde oldu. Onu, Nur dâvâsına kazandırma vesilesine bağlı olarak, şu an 80’li yaşlarda olan ve o kasabanın önemli esnaflarından babası Ali Amca da bize destek olanların başında geliyordu. Samimî gayret ve ihlâsla yürüttüğümüz bu çalışmalar sonucu, İmamoğlu, manevî hizmetlerin temayüz eden bir kasabası, okulumuz da adeta “Nur’un bir lisesi” haline gelmişti.

Sonraki yıllarda Rüstem kardeş Nur dâvâsının ve memleket sevdasının idealist bir öğretmeni olarak sahadaki kesintisiz görevine devam etti. Bu süreçte Anadolumuzun, müstesna şehirlerinin Anadolu ve Fen Liselerinde, durmaksızın, hep çalıştı, çalıştı, daima yine çalıştı.

Sonradan akrabalıkla taçlandırdığımız 40 yıllık birlikteliğimizde ne zaman bir araya gelsek, bana şu cümleleri hatırlatırdı: ‘Hocam öğretmenliğinde birlikte ne muhteşem hizmetler yapmıştık; idareci olduktan sonra bu konuda işleri yavaşlattın...’

Bu kahraman kardeşimizi, son olarak yıkandığı teneşiri üstünde ölümü gülerek karşılayan simasıyla son defa ziyaret ettik.

Son namazında, hoca efendinin “Ey cemaat, son görevimizi yaptığımız Rüstem kardeşimizi nasıl bilirdiniz?” sözlerine mukabil cemaat, “İyi bilirdik” manasına gelen “Allah rahmet eylesin” sedalarıyla mezarlığı inletirken, ben de içimden “Ya Rabbi bu kahraman kardeşimizi bir Nur kahramanı olarak biliriz” dedim.

Kabrinde hoca efendi ile Yasin ve diğer sûreleri okuduktan sonra, hoca efendiye, kendisinin de arzu vechesiyle, Kur’ân tefsiri Risale-i Nurlar’ın 17. Lem’asının On İkinci Nota’sındaki veciz hakikatleri okuyarak vatan-i aslisine uğurlamak isteğimizi söyledik. “...İşte kabrimin başına ulaştım, boynuma kefenimi takıp kabrimin başında uzanan cismimin üzerine durdum. Başımı dergâh-ı rahmetine kaldırıp bütün kuvvetimle feryad edip nida ediyorum: El-aman, el-aman! Ya Hannan! Ya Mennan! Beni günahlarımın ağır yüklerinden halas eyle!...” nağmeleriyle kardeşimizi ebediyete uğurladık.

O, Nur’un bir kara sevdalısı idi. Birçok Nur kahramanı gibi, ahir zamanda, İlâhî ikazla, bütün insanlığın canını yakan korona vebası sebebiyle aramızdan ayrıldı.

Güle güle Rüstem kardeşim, yolun açık ve Cennete doğru olsun inşallah!

Okunma Sayısı: 1701
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Alpaslan Çevik

    3.5.2021 21:15:17

    Yeri dolmaz bir dava adamı idi. Manen şehit mertebesinde olmasını temenni ederim. Rabbim rahmet etsin

  • Hasan Yıldız

    3.5.2021 13:16:54

    İyi bildirdik, Mekanı cennet olsun inşallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı