"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mazhar ve muzhir olmak

Abdussamed Avcı
28 Nisan 2016, Perşembe
Mazhar ve muzhir kelimelerinin kökleri bir olmasına rağmen farklı anlamlar ifade etmektedir.

Mazhar kelimesi nail olma, şereflenme ve sahip olma gibi anlamlara gelmektedir. Muzhir ise izhar eden, gösteren ve gösterici gibi anlamları vardır.

Kâinatı incelediğimizde mazhar ve muzhirin nasıl bir hakikat olduğunu görebiliriz. Cenâb-ı Hak kâinatı, Esma-i Hüsna’sının tecellilerini görmek ve göstermek için yaratmıştır. Bu sır On Birinci Sözde şöyle izah edilmiştir. “Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzârında saltanatının haşmetini, hem servetinin şâşaasını, hem kendi san’atının hârikalarını, hem kendi mârifetinin garîbelerini izhâr edip, göstersin.”1Allah’ın, zerreden şemse kadar bütün mevcudat üzerinde cemal ve kemâlatını göstermiş olduğunu bu sırdan anlıyoruz. Biz yaratılan san’atlar içinden insanı ele alacağız. İnsan kâinata bir mikyas suretinde yaratılmıştır. İnsan, yaratılmışlar içinde ve istidat cihetiyle en cami bir mahlûkattır. Kâinatta tecelli eden Esma-i Hüsna’sının bir numunesini Cenâb-ı Hak insana örnek olarak bırakmıştır. Çünkü insan üzerinde san’atını görmek ve göstermek istemiştir. Allah’ın insanın üzerinde esmasını nakşetmesi, insan için mazhar olmaya örnektir. Aynı zaman da insanın mazhar olduğu isimleri lisan-ı halin lisan-ı kal suretinde ilân etmesi de muzhir olmaya örnektir.

Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfının başında izah edildiği üzere insanın mahiyet-i camiasında nakışları zahir olan birçok isimler vardır. Yaratılışında Hâlık ismini ve mahlûkatın suretlerinde ayrı ayrı azalarına, ayrı ayrı hüsün ve zinet vermekle, Sâni ve Bâri ismini ve hakeza, ayrı ayrı azalarında ayrı ayrı lâtifelerinde esmasının nakışlarını insanın üzerinde nakşetmiştir. Madem insan Allah’ın isimlerine mazhar olmuştur ve bu mazhariyet cihetiyle en cami bir mahlûkattır. Böyle bir nimete nail olmak bir şükür ister bu şükürde ancak üzerindeki nakışları izhar etmekle olur. İnsanın izhar etmesi ise maddî ve manevî herbir uzvunu Allah’ın emrettiği yere sarf etmesi ve şeriata tam anlamıyla uymasıyla olur. “O vakit insan, ruhuyla, cismiyle âlem-i şehadet ve âlem-i gayba bir hülâsa olur ve her iki âleme tecelli eden, insana da tecelli eder. İşte bu cihetle, insan, sıfat-ı kemaliye-i İlâhiyeye hem mazhar olur, hem muzhir olur.”2

Esma-i Hüsna’ya, insan üzerinde nakşedilmesi ile mazhar olur. Mazhar olduğu isimleri maksadına uygun kullanmakla da isimleri izhar etmeye mazhar olur. Abdullah bin Selam’ın Peygamber Efendimizi (asm) görüp bu surette yalan olmaz diyerek imana gelmesi bize muzhir olmanın mahiyetini ders vermektedir.

Şerh çalışmalarınızı mail adresimize gönderebilirsiniz.

[email protected]   

 

Okunma Sayısı: 6206
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı