Risale-i Nur’un sadeleştirilemez olduğunu birçok kelime gösteriyor.
Risale-i Nur’u dikkat, devam ve tefekkürle okuyanlar bunu biliyor ve görüyor. Lügat’te değişim anlamına gelen tebeddül, tagayyür, tahavvül ve inkılap gibi kelimeler aslında farklı manaları ifade ediyor. Bu kelimeleri sırası ile Risale-i Nur’daki yerlerinden bularak inceleyeceğiz.
Tebeddül, tebdilden türemiş olan tebeddül lügate bakıldığında değişmek, bir şeyi başka bir hâle veya şeye değiştirmek ve tazelemek anlamına geliyor. Risale-i Nur’da ise tebeddülat-ı esma-i İlahiyi kâinattan ve insandan bahsederek kapsamlı bir şekilde açıklıyor. “Ömrün bidayetinden sonuna kadar devam eden mana, çok cesetleri tebeddül ve tavırdan tavıra intikal ve devirden devire yuvarlandığı halde vahdetini bekasını muhafaza ettiği gibi ölüm hendeğini de atlayarak salimen ebedî yoluna devam edecektir.”1 Üstad hz. burada insan bedenini bir bütün olarak kabul ediyor ve insan hücrelerinin her sene iki defa tebeddül etmesi ile insan bedeninin devam ettiğinden bahsediyor. Her sene insan bedenindeki hücrelerin ölüp, başka bir yerde izah edildiği gibi yerine onun misli ile hücrelerin tazelenmesi ve insan bedeninin devam etmesi şeklinde tebeddülü izah ediyor. Aynı zamanda insanlığı bir kavram olarak aldığımızda hazreti Adem (a.s.)dan kıyamete kadar insanların mevtleri ve dünyaya gelmeleri tebeddülü gösteriyor. Ferd olarak insanların ölüp dirilmeleri, insanlık kavramının devam etmesine bir zarar ve etki de bulunmuyor.
“Bu dünya çabuk tebeddül eder bir misafirhane olduğunu yakinen iman edip bildim. Onun için, hakikî vatan değil, her yer birdir. Madem vatanımda bâki kalmayacağım; beyhude ona karşı çabalamak, oraya gitmek bir şeye yaramıyor. Madem her yer misafirhanedir; eğer misafirhane sahibinin rahmeti yar ise, herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe bârdır ve herkes düşmandır.”2 Dünyanın bir misafirhane olduğunu bildirmekle de bizim dünyaya geldiğimiz gibi bu dünyadan da göçüp gideceğimizi ve hakiki vatanımız olmadığını ve bu dünyadaki mekânın bir ehemmiyeti olmadığını ve hakiki vatanımıza hazırlık yapmamız gerektiğini yukardaki metinle Üstadımız bizlere ders vermekle birlikte tebeddülü anlatıyor.
Bir başka konuda ise bahar ile tebeddülü anlatmaktadır. Her bahar mevsiminde yeniden nebatat ve hayvanatın canlanması ve her sene misliyle arzımızın kıyafetinin tazelenmesi ve yeni yeni Mektubat-ı Samedanî olan eserlerin ortaya çıkması tebeddülü bizlere gösteriyor. Ve arzımızın devamı için arzın elbisesinin değiştirilmesiyle bizlere kainattaki tebeddül hakikati ispat ediliyor.
“Şu haliçe hem hayattardır, hem intizamlı bir ihtizazdadır. Her vakit, nakışları kemâl-i hikmet ve intizam ile tebeddül eder-tâ ki, Nessâcının muhtelif cilve-i esmâsını ayrı ayrı göstersin.”3
Dipnotlar: 1- Mesnevi-i Nuriye, eski basım, s. 163 2-Mektubat, eski basım, s. 75. 3- Sözler, eski basım, s. 546