"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İntiharp

Adnan NACİR
22 Nisan 2018, Pazar 00:08
Zahire bakılırsa aniden gelişen, sebebe bakılırsa Devlet Bahçeli’nin pimini çekerek ortaya attığı bir bomba gibi patlayan, yaygın kanaate göre ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şekillendirdiği ultra erken seçim dönemine girmiş bulunmaktayız.

Rabbim, evrensel değerlere bağlı, hukuk çerçevesinde hareket edecek ve ülke selâmeti için çalışacak kişi ve kurumların seçilmesini nasip etsin. Sadece kendisinin ve yakın çevresinin menfaatini gözeten, bu menfaati temin etmek sürdürebilmek için dinî, millî ve manevî bütün değerleri fütursuzca istismar edebilen kişilere de fırsat vermesin inşallah...

SEÇİM HESAPLARI

Fikri ortaya atan ve geliştirip karar veren ikilisi olarak Bahçeli-Erdoğan görüşmesi 30 dakika sürdü. Hal hatır sorma, çay içme gibi teamülleri çıkarırsak geriye fazla da bir süre kalmıyor sanki. Düşünsenize, Bahçeli usûlü seçim gerekçelendirme bile ne kadar sürüyor: “2018 yılında seçim yapmalıyız, çünkü formülü şöyle; 20 ile 18’i topla, ne etti, 38... Şimdi 20’deki 2’nin yanındaki sıfırın bir anlamı yok, sil sıfırı ne kaldı, 2... 38 ile ikiyi topla, kırk yapar... ” 24 Haziran formülasyonu da şöyle olmuş olabilir: “6. Ayın 24’ü... toplarsan 30 olur. Cumhur ittifakı olarak ikimiz de rakiplere her biri beş kardeşten oluşan birer Osmanlı tokadı atarsak 10 eder, topla 30’la, kırk yapar!”

Ekonomimizin içinde bulunduğu durum hiç de iç açıcı değil. Gittikçe makası açılan cari açıklar, en temel ihtiyaçların bile ithal ediliyor olması, kısa aralıklarla tekrar tekrar getirilen aflar ve borç yapılandırma imkânları, ücretli çalışanların mükellef olduğu vergilerdeki artış, KGF desteğiyle ulufe gibi dağıtılan paralarla döndürülmeye çalışılan piyasa, büyük sermaye gruplarının içinde bulunduğu ödeme zorlukları, gittikçe yükselen döviz fiyatları, artan enflasyon ve işsizlik oranları, borçlarını ödeyemediği için intihar eden insanların sayısındaki artış, artık hesaplama yöntemlerinde yapılan türlü çakallıklarla süslü rakamlar içerisinde sunulan büyüme, millî gelir ve enflasyon oranları ile gizlenemez hale gelmiştir. Tulumbada su kalmadığının ikrarı, bu konuda söylenecek her şeyin özetidir aslında. Hiç konusu yokken ve ihtiyaç dillendirilmemişken IMF ile girilecek olan borç ilişkilerinde altına dayalı bir model uygulanması gerektiğinin deklare edilmesi kafaları daha da karıştırmıştır. Dolandırıcılık, yasal ve yasa dışı kumar vak’alarındaki artış, define arayanların hızla çoğaldığına dair haberler ve kaynağının türü ve meşrûiyeti ne olursa olsun kısa yoldan köşeyi dönme çalışmaları kriz zamanlarında en çok görülen şeylerdendir. 

Hukuk, hürriyetler, eğitim, dış politika gibi iflâs edilen konulardan hiç bahsetmiyorum bile... Boğazda, motoru bozulduğu için akıntının etkisiyle hareket etmeye başlayan yalıya çarpan gemi gibi “Reisin takası” da gidiyor yali yali... Uzmanlar, çarpma gerçekleşip herşey ayyuka çıktığı anda, çok büyük bir yıkımın yaşanabileceğine işaret ediyor, Allah muhafaza...

İKTİDARIN SEÇİM HAZIRLIĞI

16 Nisan sonrası iktidar partisi oy kaybettiği şehirlerdeki belediye başkanlarını kamuoyuna makul bir gerekçe sunmadan istifaya zorlamış, teşkilâtlarında yenilemeler yapmıştır. Parti genel başkanlığı sıfatıyla ve fakat Cumhurbaşkanlığı makamı ağırlığıyla en küçük ilçelerin bile kongrelerine katılınmış ve her bir toplantı mitinge dönüştürülmüştür. Anadolu’nun ücra ve küçük bir ilçesi olsam, kongre için gelen ve koruma ordusu ile hareket eden misafirlere çaktırmadan, o an nüfus sayımı yapılmasını ister ve il olmak için başvururdum. Bilboardlar ve afişlerde kongre ilanları “Kutlu yürüyüşle yola devam” sloganı ile duyurulmuştur. Şahsen bu “yürüyüşlerdeki” kutun nereden geldiğini anlamış değilim. Kutu ve yürüyüşü düşününce aklıma sadece ayakkabı geliyor nedense...

Bunların yanında yatırım teşviği adı altında yakınlarına dağıttıkları paralar, satın almak suretiyle muhalif basının sesinin kısılması, MHP ile ittifak kurulması ve bunun için seçim kanununda gerekli düzenlemelerin yapılması gibi hazırlıklarla uzunca bir süredir iktidar partisinin seçime çalıştığı söylenebilir. 15 yıldan fazladır ülkeyi yöneten bu adamlar her şeyin güllük-gülistanlık olduğunu bağıra bağıra ilân ettiği hengâmede “durumlar kötü, seçim yapmalıyız” dese ayağına sıkmış olurdu. Muhalefet söylese ve onlar da buna uyarak “tamam lan, hadi gelin!” dese itibarı sarsılırdı. En iyi formül hem içerde hem dışarda olan birinin bunu dillendirmesi olacaktı. Yani cumhur ittifakındaki biri “itti”, diğeri zaten önceden “fak”ı kurmuştu. İteklenerek faka giren seçim, oldu bitti ile millete duyuruldu. 

İNTİHAP, İNTİBAH, İNTİHAR...

İktidara yakın yazarlardan biri, erken seçimin ilân edilmesini değerlendirirken “harp hiledir” dedi. Seçim ve harp arasındaki ilişkiyi düşünürken aklıma seçimin Arapçası olan “intihap” kelimesi geldi. 24 Haziran erken seçimi, herhangi bir intihap mı olacak, halkın intibahına medar olup iktidarın kendine sıkması ve bir nevi “intihar” etmesi anlamına mı gelecek, yoksa dini siyasallaştıran kitlenin addettiği gibi bir “harp” mi olacak bilemiyoruz. Ben şimdiden “intiharp” diyeyim de, hangisi olursa “ben demiştim” diyebilme rahatlığında olayım...

Okunma Sayısı: 2390
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı