"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tek ademokrasi

Adnan NACİR
27 Mart 2017, Pazartesi
İktidar partisine mensup bir milletvekili, katıldığı bir televizyon programında gelişmiş ülkelerin koltuğu gerektiğinde ısıtmalı gerektiğinde soğutmalı çalışabilen, karşıdan gelen arabadaki sürücünün gözleri rahatsız olmasın diye uzun farlarını kapatan arabalar yaptığını buna karşılık bizim henüz bir araba bile yapamadığımızı söyledi.

Bayernli Münihli Hans’ın üç bin euro maaş aldığını, Zeytinburnulu Hasan’ınsa bin beşyüz-iki bin TL maaşlı iş bulabilirse çok sevindiğini söyledi. Kendisi bu durumun sorumlusu olarak anamuhalefet liderini görüyor olmalı ki, kendisine “utanmıyor musun?” diye sordu. Nedense aklıma “YEL” eser “İZi” kalır sözü geldi.

Başarılı olmak için pek çok şartın aynı anda gerçekleşmesi gerekirken başarısızlık için tek bir şartın aksaması yeterlidir. Bu manaya işaret eden “Bir cemaatin hareketiyle vücuda gelen müsbet mehâsin ve şeref ve ganimet o cemaate taksim edilir ve efradına verilir. Ve seyyiat ve tahribat ve zayiat ise, reisinin tedbirsizliğine ve kusurlarına verilir” diye bir kaide vardır. Sayın milletvekili de bu kaideden yola çıkarak başarısızlık isnadını bir kişiye yöneltmiş olabilir diyeceğim, ama sanki bahsettiği başarısızlıklar tek bir şartın aksaması veya tek bir kişinin sorumluluklarını yerine getirmemesi sonucu değil de kollektif bir çalışmamanın ürünü gibi... 

Kaidenin hilâfına, bizde bütün başarılar reislere verilir, başarısızlık durumunda da pek çok alternatif vardır. Düşman sayısı çoktur, duruma göre en kullanışlı düşman hangisiyse o kullanılabilir. Faiz lobisi, üst akıl, küresel emperyal güçler, içimizdeki İrlandalı’lar... hiç olmadı, “fıtratında var” şeklinde sihirli bir formül var, çoğu duruma uyuyor. Bir tek istifa müessesesi yok! Eğitim, sağlık, güvenlik, iş talebi, inşaat, dolandırıcılık, hukuk ve kısaca herhangi bir konuda bir derdi olan kişilerin bütün bürokratik teamülleri aşıp en tepeye doğrudan seslendiklerini görüyoruz. Gündeme gelmek isteyen “Cumhurbaşkanına sesleniyorum!” cümlesini kuruyor. Servis şoförleri plaka tahdidi konusunu neden Cumhurbaşkanı’ndan talep eder Allah aşkına? Referandum konusu olan anayasa değişikliğinin de en çok eleştirilen yönü ülke yönetimi için güçleri “tek adam” üzerinde yoğunlaştırıyor olmasıdır. Partili cumhurbaşkanlığı denilen yeni sistemi savunanlardan bazıları “Ne yani, başbakan, cumhurbaşkanı, genel kurmay başkanı ve benzeri makamlarda oturanlar, şimdi de tek bir kişi değil midir?” şeklinde tepki verebiliyor.

Demokrasi bir temsil sistemidir. İdarî yetkiler gerektiğinde hesap verebilecek kişilere veya kurullara delege edilir. Asıl nokta, işlerin devamlılığı sağlanırken sorumluluk sahiplerinin de belirlenmesidir. Yel estirip iz bırakan milletvekili en iyi bildiği işten yola çıkarak araba örneği verdiği için biz de araba üzerinden gidelim. Bir arabayı bir kişi kullanabilir, ancak arabanın motoru, gazı, freni ve birçok komplike aksamı vardır ve bu aksamın koordineli çalışması sayesinde yürür. Şoför keyfe keder hareket edemez, içerde yolcular vardır. Gidilecek belli bir güzergâh vardır. Şoför de dahil olmak üzere bütün yolcuları da bağlayan trafik kuralları vardır. İş makinelerinden tutun, tren, gemi ve uçağa kadar pek çok araç vardır demokraside, bazılarının zannı gibi sadece bir tramvay değildir. Her bir aracın sorumlu bir sürücüsü olmasında beis yoktur. Problem, tek bir şoförün hepsini birden kullanmak istemesi durumunda olur. Tek bir şoförün bütün araçları kontrol etmeye zamanı da, yeteneği de yoktur.

2013 yılı 23 Nisan töreninde temsili olarak kendisine başbakanlık koltuğu 10 dakikalığına bırakılan bir kız çocuğuna söylenen “Yetki artık senin. İster asarsın ister kesersin. Her şey sende” cümlesi, sorumsuz yetki kullanımı ve tek adamlık endişesi için yeterli değil midir? İstediğinde asmak ve istediğinde kesmek “tek ademokrasilerin” başlıca özelliği değil mi? 

Tek adam eleştirilerini bertaraf etmek için, “seçilecek adamı millet denetleyecek” deniyor. Millet nasıl denetleyecek, tabiî ki sandıkla. Zaten dikkat ederseniz bugüne kadar en çok “sandık” diyenler de onlardır. Durmadan müttefik değiştirdiler, her seferinde “biz o müttefiki başka türlü sandık!” dediler. 5 yıllık dönemde yapılan bütün icraatların tek bir “sandık”la temize çıkarılması vahim neticelere sebep olabilir, şimdiden söyleyeyim...

Okunma Sayısı: 1983
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı