"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahiretin varlığı teselli ediyor

02 Ağustos 2018, Perşembe
Çocukken gördüğü bir rüyayla hayatı sorgulamaya başlayan Pınar Deniz, “Madem Allah var, iman etmemiz gerekiyor. İman, bize ibadet sorumluluğunu yüklüyor. İbadetler ise, neticesini Ahiret alemine bırakarak bizleri teselli ediyor” dedi.

RÖPORTAJ: KÜBRA ÖRNEK

FOTOĞRAF: KÜBRA ÜNÜVAR

[email protected]

Ezan ile sorguladım

Her şey bir rüya ile başlamıştı. Sonra Allah'ın varlığını düşünerek sorgulamaya başladım. Nişantaşı’nda ehl-i dünya insanların arasında büyümüştüm. Etrafımdaki insanların Allah’ın varlığından habersiz olduğunu gördüm. Tesettürlü insanları çok nadir görüyordum. Düşünmeye başladım. Allah tarafından kalbime bir muhabbet geldiğini düşünüyorum. Tesettürlü olanların daha farklı ve masum çehrelerini gördüm. Bunlar ilgimi çekti. Ama bunu düşündüren de ilahi bir lütuftu. Çünkü o zaman çocuktum. Bir yaratıcı var ama kim bilmiyordum. Bilmediğim anlamlandıramadığım bir varlığın hissiyatı içime  doğdu. Gördüğüm rahmani rüyalar da bunu pekiştiriyordu. Ve nedenini bilemediğim bir tesettüre girme arzusu oldu. Arkadaşlarım makyaj malzemeleri ve kısa kıyafetler alırken benim idealim başörtüsü oldu. Açık olduğum için yaratıcıdan aşırı bir utanma hissi vardı. Bir gün başörtüsü takmamıştım, eve dönüşte ezan okundu ve o zaman kendimi sorguladım. Kimsenin baskısı olmadığı halde içimden böyle bir yoğun hissiyat geliyordu. Sonra bir daha açılmama kararı aldım.  İrşad edici güzel rüyalar gördüm ama tek başına yeterli olmadı, manen uyarıldım. Rüya yoluyla hidayete erenlerin sayısı ahir zamanda çok fazla. Bende onlardan biri olduğumu düşünüyorum. Nitekim rahmani  rüyaların yol gösterici nitelikte olduğunu şu hadis-i şeriften anlıyoruz, "Risalet ve nübüvvet bitti. Benden sonra ne bir nebî gelecektir, ne de rasul... Lâkin "mübeşşirat" vardır. Sahabe "Mübeşşirat nedir Ya Resulallah" diye sorar. Hz. Peygamber "Müslüman kişinin gördüğü rüya" der. O, nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür." (Tirmizi, Rüya, 2)

Biz boşuna yaratılmadık

Çocukluğumda hep bunu düşünüyordum. Allah bizden ne istiyor? Biz boşuna yaratılmadık. Bir sebebi var.  Bir şeyler yapmamız lazım. Boş bir dünya değil diyordum. O zaman ben ne yapmalıyım, Rabbimizin istediği nedir? Bunu sorguluyordum. Bununla birlikte müthiş derecede bir muhabbet vardı.  Bu Allah’ın vermiş olduğu kalbi bir hissiyattı. Sonradan olmuş bir şey değil. O yüzden de o kalbi hissiyat güzel rüyalarında başlangıcı oldu. Allah sevgisi kalbimde derç oldu. İlahi bir inayetle kalbimde muhabbet oluştu.Risale-i Nur ile imanım arttıİlkokuldan sonra Kur’an öğrenmek için Kur’an kursuna gitmek istedim.Babam istemese de ısrarlarım karşısında bir şey diyemedi. Bir yıl eğitim aldıktan sonra, İmam-Hatip lisesine geçiş yaptım Ancak beklediğim ilmi bulamadım. Ezbere dayalı bir sistem manevi yönden beni doyurmadı. Bu hayal kırıklığı ile ciddi bir boşluğa düşmüştüm. Bir şeyler yapmam lazım, Allah'ım senin razı olduğun yola yönelt beni ve ilim sahibi insanlarla karşılaştır diyerek dua ettim ağlayarak. Sonra Risale-i Nur eserlerini tanıdım. Rüya yoluyla bana sevdirildi. Bir yakaza hali olduğu için bende sır olarak kalsın. Bu ortamdan Bediüzzaman’a talebe olmaya çalışarak, Risale-i Nur okuyarak  etkilenmemeye çalıştım. Risale-i Nur ile imanım arttı. Hayatına Kur’an’ı almayanlar, namaz kılmayanlar, tesettüre tam manasıyla giremeyenler var. Bediüzzaman’ın hayatına baktığımızda, namaz O’nun için çok değerli. Meclis’e geldiğinde bile ilk olarak namaz hakikatini hatırlatıyor. Vaktinde ve layıkıyla kılıyor. Önceden namazı çok hızlı kılardım. Şimdi okudukça öğrendikçe dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela beni Bediüzzaman’ın bir hadisesi çok etkiledi. Kelepçeli bir şekilde kayıkta götürülürken, namaz kılmak istediğini söylüyor. Ancak askerler inince kılarsın diyerek ellerini çözmüyor. Sonra Allah’ın izniyle kelepçeler kendiliğinden açılıyor ve namaz kılıyor. Askerler, “Biz şimdiye kadar sizin muhafızınız idik, bundan sonra hizmetkârınızız” diyerek hayretlerini belli ediyorlar. Bediüzzaman, dini hal diliyle de  anlatıyor. Hayatı da buna şahittir.

Dualar ahirete de bakıyor

Risale-i Nur’da beni en çok etkilendiren yer dua bahsiydi. Ben o konuda çok eksiktim. Allah’la intisabım güçlüydü ama o kadar dua ediyorum neden kabul olmuyor diyordum.  Allah Risale-i Nur ile tanışmamı lütuf etmeseydi,  bir inançsızlık noktasına gidebilirdim. Duam neden kabul olmuyor, o zaman niye duayı edeyim diyordum. Duanın imanla çok büyük bir bağlantısı varmış bilmiyordum. Çünkü imanın kadar dua ediyorsun. Her duaya cevap var diyor, ama kabul etmek başka, cevap vermek başka. Demek bu dünyada kabul olmuyorsa daha güzel bir aleme erteleniyor. Yani dualar bir cihette ahirete bakıyor. Yoksa bütün duaların bu dünyada neticeye kavuşması beklenirdi. Hakiki lezzet ahirette Rüya ile başlayan yolculuğum, araştırmayla devam etti. Madem Allah var,  iman etmemiz gerekiyor. İman, bize ibadet sorumluluğunu yüklüyor. İbadetler ise, neticesini  Ahiret alemine bırakarak bizleri teselli ediyor.  Her imtihanın bir sonucu olduğu gibi, dünya imtihanının da elbette bir sonucu olacaktır. Bu sonuç bu dünyada olmadığına göre, ahiret aleminde  elbette tahakkuk edecektir. Ahiretin varlığı iman ettikçe daha çok artıyordu. Bu dünyada tam manasıyla lezzet olmadığını ve hakiki lezzetin ahiret alemlerinde olacağını hissetmem büyük bir rahatlık verdi. Evet büyük bir hesap vardı. Ayetler ve emirlerle Rabbimiz bizden sorgulamamızı istiyordu. İlk başta Peygamberimizin (s.a.v.)’in hayatını araştırmaya başladım. Kitaplarla devam eden bir süreç aslında. Sünnetleri de hayatıma uygulamaya başladım. Ve şunu hissettim, ben Allah’a yaklaştıkça Allah bana da yaklaşıyordu. Muhabbeti de kalbime veriyor. Çünkü ben hayatımın merkezine Allah’ı koydum. 

Ölüm yokluk değil

Anneannemin vefatıyla daha da yoğun bir ölüm endişesi oluşmuştu. Hayatımda ilk defa gasılhaneye girdim. Sanki hala nefes alacak, canlanacak gibi geliyordu. Ama ayak baş parmaklarının bağlanması ile olayı kavradım. Ve ertesi gün kendi ayaklarıma bakıp ölümümü düşündüm.  Bir çeşit rabıta haliydi.  İnsan kendisini sorguluyor bu sayede. Risale-i Nur eserleri ölüm hakikatini çok güzel ele alıyor ve teselli ediyor. Ölümün yokluk değil tebdil-i mekan olduğunu ve başka bir alemde daha güzel surette olmak için gerekli olduğundan bahsediyor, teselli veriyor.

Okunma Sayısı: 7366
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı