“Ölüm varsa zulüm niye?”
“Kuşkusuz insan bu dünyada ölümün var olduğunu görünce; bu kadar savaş, şiddet, zulüm, adaletsizlik niye var demeden edemiyor kendi kendine... Onca malk, mülk, mevki, makam sevdası neden? Peki pervasız öfkelere kapılıp birbirini incitenlere ne demeli?”
“Ölüm korkusu yaşayınca akıllandım”
“Geçen yıl Ocak ayında trafik kazası geçirdim. Arabam 4 takla attı. Ölümden döndüm. Hatta kazaya şahit olanlar benim öldüğümü sanmışlar. Çevremde bana “Mu’cize Adam” diyorlar. Şükür ki kırıklarla atlattım. Kazadan sonra hayatta yapmak istediklerimi ertelememe kararı aldım. Ölüm korkusunu yaşayınca akıllandım yani.”
“Ölüme inanmıyorum”
“Ben ölüme inanmıyorum. Belki bahar ülkesine açılan kapıdır ölüm. Hepimiz bu kapıdan geçeceğiz. Nedir ki bu dünya? Daha bunu yanıtlayamıyoruz ki, ölümün yok oluş olduğunu nereden bileceğiz? Şamanların yaptığı gibi ölünce mezarıma iki şişe şarap, sevdiğim filmlerimi ve bitiremediğim kitaplarımı koysunlar. O yolculukta onları bitireyim.“