"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet gelecek; Başka yolu yok!

Ahmet BATTAL
04 Temmuz 2017, Salı
Son yazımızın başlığı “kalkınma burada, adalet nerede?” idi.

Bazı dostlar “hayırdır, bizi maça, tezahürata mı alıştırıyorsunuz” dediler. 

Öyle değil, statlarla işimiz yok, tezahüratı da bilmeyiz. Ama bu gün de yine bir sloganla başladık. Anlatalım. 

Biliyoruz ki yapılan tezahürat “zahir”den (görünmekten) değil “müzaheret”ten (yardımdan) gelir. Yani statta tezahürat, sporcuya yardımcı olmak için yapılan işin adıdır. 

Hürriyet ve adalet de ancak yardımcı olursak gelecek. 

O yüzden adalet için slogan üretmek lazım. Ta ki adalet isteyenlerin ve gücü olanların itikadını kuvvetlendirebilelim.

O sebeple adalet için tezahürat lazım. Ta ki adaleti gerçekleştirmesi gerekenleri cesaretlendirip destekleyebilelim. 

Başlıklar onun için...

Merhum Menderes, 1950-60 arasında DP’nin din ve demokrasi lehinde yaptığı icraatlarını engellemek için CHP’yi kullanan zındıkakomitesine karşı tedbir almaya çalışırken, bazı mühim yanlışlar da yapıyordu. Adalet şaşıyordu. Ve hürriyet zarar görüyordu.

Bediüzzaman fikirleriyle ve reyleriyle açıktan desteklediği Menderes’i vatan, millet ve din namına ikaz etmeyi de kendisine bir vazife biliyordu. Menderes’e bu maksatla yazdığı mektuplardan birinde şu cümle var: 

“...birbirine karşı gelen muannid ve muarız kuvvetler, kuvvetsiz oluyorlar. Bu kuvvetsizlikle zaiflendiği için, millete ve memlekete ve vatana âdilâne hizmete muvaffak olunamadığından, maddî ve mânevî bir nevi rüşvet vermeye mecbur oluyorlar ki, dinsizleri kendilerine taraftar yapmak için..."

Özetle manası şu:

“Siyasi güç sahipleri birbirlerini desteklemek yerine inatla birbirine hücum ederse, gücü yanlış yerde kullanmış olacakları için iki taraf da zayıflayacaktır. Bilhassa devlet kuvvetini kullanan tarafzayıf düşecek ve adilane hizmet etmeyi başaramayacaktır. Dinsizlerden yani asıl düşmanlardan güç devşirmeye ve bu maksatla da onları kendilerine taraftar yapmaya çalışacaktır. Onun için de maddi ve manevi rüşvet verecekyani ideallerinden tavizler verecektir. Başka alanda hizmetler yapsa bile adalet alanında hakiki hizmet edemeyecektir. Bu yüzden başka alandaki hizmetler de adilane olamayacaktır.”

Bu paragraftaki tesbitler prensip mahiyetinde. Her zaman ve her yerde geçerli. Bugün de bazı meseleleri çözmekte yardımcı olabilir. 

AKP, adındaki adaleti neden bir türlü sağlayamıyor?

Çünkü kurucu kadronun çekirdek gücünü temsil edenler, bir ideal olarak,“masumun hakkının korunmasının her şeyden önce geldiğine” yani mutlak adalete inanmıyorlardı. “İktidar olabilmek için çok şeylerde taviz mubahtır” diyorlardı. İktidar oldular.

Kadroya sonradan eklenenler de fikre ve partiye değil iktidara yani güce eklendiler. Onlar için de kudret/güç anlamındaki iktidar, itidal/dengelilik anlamındaki adaletten önce geliyor. 

Kurucu kadro entelektüel çevrelerden ve toplumdan, “adalet istiyoruz ve adaleti getireceğiz” diyerek destek ve oy aldılar. En önemlisi de dua aldılar.

Ama bu destek artık bitti, kredileri tükendi. Arayış başladı. Hızlanıyor. Adalet arayanların duası ve kuvveti bir yere doğru akacak. Kaçınılmaz.

Suya set yapan türbinini hazırlamazsa elektrik yerine havasını alır!   

Okunma Sayısı: 4546
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı