Hürriyet’ten Ahmet Hakan, geçen günkü yazısında, son günlerde İmera adlı müzik grubunun ve Mustafa Ceceli’nin meşhur ettiği bir şarkının sözlerini aktardı.
Sözlerinin Mustafa Cihat’a ait olduğu anlaşılan şarkının ilgili kısmı şöyle:
“Taş bassın yerime dedi, gönlüne,
Emri olur başım gözüm üstüne,
Bakmasın demiş bir daha yüzüme,
Emri olur inansın bu sözüme.
Almasın demiş adımı diline,
Vay ben ölem, atın toprak üstüme.”
Ahmet Hakan, bu şiirin Peygamberimizin (asm) amcası Hz. Hamza’yı şehit eden ve daha sonraki bir tarihte Müslüman olan Hz. Vahşi’nin dilinden söylenmiş sözlerden kinaye bir şiir olduğunu aktardı.
Ancak yazısında bu bilginin kaynağını söylemedi.
Buraya kadar bizi ilgilendiren bir şey yok gibi. Ama Ahmet Hakan’ın yazısında dikkat çekici bir husus ve bir sonuç var.
Yazıya göre, Peygamberimiz (asm), Müslüman olan Hz. Vahşi’ye “seni görünce Amcam Hamza’yı hatırlıyorum, bana fazla görünme” demiş.
Şiir de Peygamberimizin (asm) bu ricasına cevap veren Hz. Vahşi’nin dilinden yazılmış.
Ama şiir bu üslûba sahip değil. Bilhassa “Bakmasın demiş bir daha yüzüme, … Almasın demiş adımı diline” cümleleri sebebiyle yanlış anlaşılmaya da müsait. “Bana fazla görünme” ile “gözüme görünme” arasında çok fark var.
Bu yanlış anlaşılmanın sonuçları ise fevkalâde tehlikeli.
Şöyle ki; Kur’ân’ın açık emri gereği bütün mü’minler ancak ve sadece kardeştir.
Peygamberimiz de (asm) bu İlâhî emrin gereğini, ümmetine, bizzat yaşayarak göstermiştir. Yani Hz. Vahşi dahil bütün mü’minleri, din kardeşi ve elbette ümmeti olarak, usûlden değil, gönülden sevmiştir.
Yani Peygamberimiz (asm), bir mü’mine “kardeşiz, ama bakmasın yüzüme, anmasın adımı” demiş olamaz. O mü’min, kendisinin amcasını öldürmüş de olsa…
Bu kural bizler için de geçerli.
Değil mi ki, mü’min olmuştur, tövbe etmiştir, bize zarar da vermiş olsa o mü’mini artık sevmek zorundayız.
“Sevmesek de olur, şart değil” dersek ve üstelik gerçek olmadığı halde Peygamberimizin (asm) “seni sevmiyorum” anlamında bir tutumunun olduğunu varsayıp bunu kendi nefsimize delil tutarsak sonu ne olur?
Korkarız, böyle yapmakla dindarların bu günkü siyasî kavgalarına dinî bir temel bulmaya ve böylece meşrûiyet kazandırmaya çalışanların ekmeğine yağ süreriz.
İnsanlar, özellikle mü’minler ve bilhassa dindarlar birbirini sever ve sevmeli, siyasetleri farklı da olsa…
Haksız mıyız Sayın Hakan?