Son yazımızda AKMHP cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Denizli’deki parti mitingindeki konuşmasından alıntı yaparak devlet katlarında partiler arasında fark olup olmadığını ve fark varsa bunun doğru olup olmadığını sorguladık.
Seçim Kanunundaki “Propaganda için kullanılan el ilanları ve diğer her türlü matbuat üzerinde Türk Bayrağı ve dini ibareler bulundurulması yasaktır” hükmünü de yorumladığımız yazımız hayli değerlendirme aldı.
Aslında konu eski. AKP’nin, başından beri dinî ve millî değerleri siyasetine ve iktidarda kalma hedefine alet eden bir yaklaşım içinde olduğunu körler dahil herkes biliyor.
Bugün önce bu menfiliklerin yakın tarihli bazı tescilli numunelerini hatırlatalım (böylece ilk yazımıza bayrak kullanımının kanuni sınırları hususunda yöneltilen eleştiriye de cevap vermiş olalım).
20.03.2014 tarihli Radikal’deki haber şöyleydi:
“CHP ve MHP, YSK’ya başvurarak, AK Parti’nin televizyonlarda yayınlanmaya başlayan Türk bayraklı reklamının durdurulmasını istedi. İki parti reklamın seçim yasaklarını ihlal ettiğini savundu... YSK, AK Parti’nin reklamını, seçim propagandasında başta bayrak, dinî ve milli değerlerin kullanılamayacağı gerekçesiyle mevzuata aykırı bularak yasakladı. YSK’nın bu örnek kararı ışığında AK Parti ve diğer partiler milli ve dinî sembolleri içeren siyasi reklam yapamayacaklar.”
5 Ağustos 2014 tarihli Yeni Akit’in benzer bir konudaki haberi de şöyle:
“Yüksek Seçim Kurulu, Cumhurbaşkanı Adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dünden itibaren yayınlanmaya başlanan reklam filmini, ‘Ezan sesi, seccade ve dua eden kadın görüntüsü’ kullanılarak dinî duyguların istismar edildiği gerekçesiyle yasakladı.... YSK üyeleri, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı kapsamında dün yayına giren reklam filmini izledikten sonra kararını verdi. YSK heyeti; filmde kullanılan ‘Ezan sesi, seccade ve dua eden kadın görüntüsü’nün dinî duyguları istismar ettiği ve bu nedenle yasaklanması gerektiğine karar verdi. Kararın oy çokluğu ile alındığı öğrenildi. YSK kararı, RTÜK’e de tebliğ edilecek. Yasaklanan reklam filminde, cumhurbaşkanlığı forsu da kullanılıyordu.”
22.03.2015 tarihli haber de şöyle:
“YSK AK Parti’nin nevruz için hazırlattığı ‘Biz Birlikte Türkiye’yiz’ adlı reklam filmindeki Türk bayrağı ve dinî simgelerin kullanıldığı bölümlerin yayınını oy birliğiyle durdurdu. … YSK, reklamda kullanılan Türk bayrağı ve dinî simgelerin, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’un 58 ve Siyasi Partiler Kanunu’nun 87. maddesindeki hükümlere aykırı olduğuna hükmetti.”
Bu da habervaktim’in Gerçek Gündem’den aktardığı 31.05.2015 tarihli bir haber:
“Yüksek Seçim Kurulu (YSK), AK Parti’nin son reklam filmlerinden birinde yer alan ‘semah’ bölümünün çıkarılmasına karar verdi. Gerçek Gündem’in haberine göre, “AK Parti Canım Türkiyem 2015” isimli filmdeki görüntülerin, 298 sayılı Kanun’un 58. maddesinde yer alan ‘Propaganda için kullanılan el ilanları ve diğer her türlü matbuat üzerinde Türk Bayrağı ve dinî ibarelerin bulundurulması yasaktır’ hükmüne aykırı olduğuna karar veren YSK, ilgili bölümlerin çıkarılması gerektiğine hükmetti.”
Bu da Hürriyet’in 20.02.2018 tarihli haberi:
“DSP’nin (müstafi) Genel Başkan Yardımcısı ve eski Adalet Bakanlarından Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, AK Parti ve MHP’nin seçim ittifakını göstermek üzere oy pusulalarında ay yıldız işaretinin kullanılamayacağını söyledi. Türk, bunun Seçim Kanunu’na aykırı olduğunu ve karşılığında hapis cezası öngörüldüğünü belirtti.”
Bütün bu örnek haberlerden sonra sıra söyleyeceklerimizde.
Ama siyasetle dinin ilişkisi hususunda önce üçlü bir tasnif:
1. Bazı siyasetçiler, bazen, hayır niyetiyle siyaseti dine hizmet ettirir.
2. Bazı partiler bazen bilerek ya da bilmeyerek siyaseti dinsizliğe hizmet ettirir.
3. Bazı partiler bazen dini kendi siyasetine hizmet ettirir.
Bu üç ihtimal yönünden diğerleri ile AKP arasında ne kadar fark var?
İşte bütün mesele bu!