"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ali Bulaç’a kısa cevap

Ahmet BATTAL
14 Nisan 2015, Salı
Ali Bulaç geçen hafta Zaman’daki köşesinde Nurcular’ı da dahil ettiği bir eleştiri yazısı yayınladı.

Şu soruları sordu: 

“Hayatın tüm alanlarıyla ilgili iddia ve önerileri olan Müslümanların, hem kolayca hem biraz zorlanarak da olsa İslami değerlere göre karar verme ve icraatta bulunma imkânları varken, neden Müslümanca yaşamıyorlar? Neden iktidar oldukları yerlerde adaleti, özgürlüğü ve ahlaki temeli olan sosyo-politik bir düzen kuramıyorlar?” 

Açıklamasından sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Nur cemaatine mensup bir zata soracak olursanız, bunun sebebi basit: ‘İslamcılık veya siyasal İslam’ zaten böyle bir şey! Ancak bu hükümde hakkaniyete uymayan iki nokta var:…”

Biz yazıyı ayrıntılı değerlendirecek değiliz. Sadece müzakereye de katkı yapması umuduyla iki noktaya dikkat çekeceğiz. 

Birincisi Bulaç’ın giriş cümlesindeki yargı: “Müslümanların… İslami değerlere göre karar verme ve icraatta bulunma imkanları varken…” 

Müslümanların kamusal otorite ve güç merkezi haline geldiği durumlarda başarılı olamadıklarını varsayan bu cümledeki tesbit doğru mudur?  

Müslümanların Müslüman’ca karar verme ve icraat yapma imkanı var mıdır?

Bediüzzaman’a ve onun siyasi bakış açısını da kabul ettiği varsayılan Nurcular’a göre bu imkan ancak cemiyetin her kesiminin yüzde altmış yetmişinin tam dindar olması halinde ortaya çıkabilir. 

Nurcuların “Siyasal İslam’cı”lara karşı çıkmasının sebebi de zaten öncelikle bu kurala uymadıkları düşüncesidir. 

İkincisi Nurcular’ın bütün kusuru Siyasal İslamcılara atarak kendilerini temize çıkardıkları iddiasıdır. 

Bu yanlış tezkiyeyi Nurcular’ın içinden kim ya da kimler dillendiriyor bilemiyoruz. 

Biz şöyle düşünüyoruz: Herkes kendi yanlış eyleminin olumsuz sonuçlarından sorumludur. Siyasal İslamcılığın, -Nurculara göre- yanlış bir anlayış ve metod olması, bütün kusurlardan ve olumsuz neticelerden onun sorumlu olması gerektiği anlamına gelmez. 

Siyasal İslamcılar sadece şu sorunun cevabını vermeli: İslamcılar devleti elde etmek için harcadıkları emek, para ve zamanı ferdin imanı ve cemiyetin ahlakı için harcasalardı Türkiye’de dindarlık bu günkünden daha yüksek mi, daha düşük mü olurdu? 

Sayın Bulaç’a 12 dakikalık bir video tavsiye ediyoruz. İnternet arama motoruna -tırnak içinde olmak üzere- “nur topuz hikayesi” yazar ve çıkan videoyu izlerse eminiz ki 2009’da Lütfi Kırdar’da beraber panelist olduğumuz gün bizi izlediğinde mutlu olduğu kadar mutlu olacak. 

Bahsi geçen video:

Hem eminiz ki, bu videodan sonra, geçen haftaki yazısını da eleştiren yeni bir yazı daha yazacak.

Okunma Sayısı: 4383
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Recep

    14.4.2015 23:21:50

    Özal ve Demirel örneği bize sanki ikincisinin daha doğru olduğunu göstermektedir.Demokrasi bir kişilik özelliği ise Bir demokratın hayatın her safhasında demokrat olamadığı da bir gerçektir. Keza önceden" Siyasal İslamcı" olarak tanımlanan çizgide olan kişi veya kişilerin de hayatının kalan kısmını çizgisini değiştirerek devam ettirmesi de mümkündür.Ancak bu mümkün olsa da anlaşılan muhalefet anlayışından olsa gerek muhaliflerin bu kişi veya grubu ilelebet "siyasi islam" anlayışında görmeye devam etmeleri de vaki olmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar piyasa ekonomisini de benimseseler,AB taraftarı da olsalar,demokrasiye müdahaleleri halkın yardımıyla da savuştursalar ,demokratikleşme adımları da atsalar, açılımlar da yapsalar devamlı önceki kalıplarıyla anılacak ve tanımlanacaklardır.

  • Recep

    14.4.2015 23:21:29

    Hoş aynı yıl 1987 de yasakların kaldırılmasındaki tavrı tarihi hatasıydı ve yanlıştı.Özal dindar bir adamdı ve Milli Selamet Partisinden önceden aday olmuştu.Özal ekonomik ve siyasi anlamda liberal görüşleri benimsiyordu.Özal bir "siyasal İslamcı" mıydı?Marjinellerden başka bunu iddia eden olamaz her halde. Demirel demokrat diye bilindi ve demokrasiyi savundu ve darbe karşıtı oldu.Ancak Cumhurbaşkanı olduğu dönemde bilhassa 28 Şubat sürecince çok da demokrat bir görünüm sergilemedi.Demokratlık bir kişilik özelliği midir yoksa belirli durumlar karşısında alınan tutum mudur?

  • Recep

    14.4.2015 23:20:51

    "Siyasal İslamcılık" din adına siyaset yapmak ve islamı devlette egemen kılmak için siyaset yapmak olarak tarif edilirse, siyasetçinin dindar olmasının " siyasal islamcı" olmasını ve böyle tanımlanmasının gerektirmediğini düşünüyorum.Siyasetçi dindar olabilir mi?Dindarlık bir kişilik özelliğidir.Kişiliği değişmediği müddetçe neden olmasın.Birine veya bir gruba "siyasal islamcı" veya "darbeci" dediğimizde o kişiyi veya grubu tanımlamakla birlikte eğer bu kavramlara karşıysak aslında ona muhalefetimizi bu yolla ifade etmiş oluyoruz.Mesela bir kesim eskiden "Özal muhalefeti" yaparken kullandıkları tanım" Darbe ürünü" gibi tanımlamalardı.Oysaki 141-142 ve 163 ü kaldıran ve 1987 de AİHS ni imzalayan da Özal'dı ve Türkiye'nin demokratikleşmesine yol açan önemli adamlardan biriydi.

  • Çetin ÖZGEN

    14.4.2015 16:33:27

    Yukarıda yazılan hakikatler için tebrik ediyorum ayrıca bu hakikatlerin paylaşılma şeklininde yeni ve çok etkili bir yöntem olduğunu düşünüyorum ve ayrıca bu yöntem içinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. siz yazıya dip not olarak bir video paylaşıldığını daha önce gördünüz mü bu yenilik çağa uygun güzel bir uygulama olmuş hakikatten olmuş.

  • Turgay Namdar

    14.4.2015 12:22:51

    Bu video ile konu gerçekten harika bir şekilde izah edilmiş. Ağzınıza beyninize gönlünüze sağlık Ahmet Hocam.

  • demokrat

    14.4.2015 10:59:04

    Müthiş bir hitabet

  • Akif Arslan

    14.4.2015 09:43:52

    Videodaki 8:55 deki hikaye ve sonundaki teşhis ve son cümledeki "halife" meslesini dinleyince Ahmet Battal ağabeyi ayakta alkışlayasım geldi..Yazıyı da ayrıca tebrik ediyorum.

  • TOYGAR

    14.4.2015 08:29:32

    Sözünü ettiğiniz programa katılamamış idim. Ancak, Euronur vesilesiyle izleme imkanım oldu. Cân-ı gönülden tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum. İnanılmaz biçimde net ve aydınlatıcı bir konuşma olmuş. %20 ler ve %80 leri, tespihleri başkaca daha nasıl anlatılabilirdi ki? Tavsiye edeceğim inşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı