Ali Bulaç geçen hafta Zaman’daki köşesinde Nurcular’ı da dahil ettiği bir eleştiri yazısı yayınladı.
Şu soruları sordu:
“Hayatın tüm alanlarıyla ilgili iddia ve önerileri olan Müslümanların, hem kolayca hem biraz zorlanarak da olsa İslami değerlere göre karar verme ve icraatta bulunma imkânları varken, neden Müslümanca yaşamıyorlar? Neden iktidar oldukları yerlerde adaleti, özgürlüğü ve ahlaki temeli olan sosyo-politik bir düzen kuramıyorlar?”
Açıklamasından sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Nur cemaatine mensup bir zata soracak olursanız, bunun sebebi basit: ‘İslamcılık veya siyasal İslam’ zaten böyle bir şey! Ancak bu hükümde hakkaniyete uymayan iki nokta var:…”
Biz yazıyı ayrıntılı değerlendirecek değiliz. Sadece müzakereye de katkı yapması umuduyla iki noktaya dikkat çekeceğiz.
Birincisi Bulaç’ın giriş cümlesindeki yargı: “Müslümanların… İslami değerlere göre karar verme ve icraatta bulunma imkanları varken…”
Müslümanların kamusal otorite ve güç merkezi haline geldiği durumlarda başarılı olamadıklarını varsayan bu cümledeki tesbit doğru mudur?
Müslümanların Müslüman’ca karar verme ve icraat yapma imkanı var mıdır?
Bediüzzaman’a ve onun siyasi bakış açısını da kabul ettiği varsayılan Nurcular’a göre bu imkan ancak cemiyetin her kesiminin yüzde altmış yetmişinin tam dindar olması halinde ortaya çıkabilir.
Nurcuların “Siyasal İslam’cı”lara karşı çıkmasının sebebi de zaten öncelikle bu kurala uymadıkları düşüncesidir.
İkincisi Nurcular’ın bütün kusuru Siyasal İslamcılara atarak kendilerini temize çıkardıkları iddiasıdır.
Bu yanlış tezkiyeyi Nurcular’ın içinden kim ya da kimler dillendiriyor bilemiyoruz.
Biz şöyle düşünüyoruz: Herkes kendi yanlış eyleminin olumsuz sonuçlarından sorumludur. Siyasal İslamcılığın, -Nurculara göre- yanlış bir anlayış ve metod olması, bütün kusurlardan ve olumsuz neticelerden onun sorumlu olması gerektiği anlamına gelmez.
Siyasal İslamcılar sadece şu sorunun cevabını vermeli: İslamcılar devleti elde etmek için harcadıkları emek, para ve zamanı ferdin imanı ve cemiyetin ahlakı için harcasalardı Türkiye’de dindarlık bu günkünden daha yüksek mi, daha düşük mü olurdu?
Sayın Bulaç’a 12 dakikalık bir video tavsiye ediyoruz. İnternet arama motoruna -tırnak içinde olmak üzere- “nur topuz hikayesi” yazar ve çıkan videoyu izlerse eminiz ki 2009’da Lütfi Kırdar’da beraber panelist olduğumuz gün bizi izlediğinde mutlu olduğu kadar mutlu olacak.
Bahsi geçen video:
Hem eminiz ki, bu videodan sonra, geçen haftaki yazısını da eleştiren yeni bir yazı daha yazacak.