Yeni Asya’da haberi okudunuz.
AKP döneminin YÖK Başkanlarından Yusuf Ziya Özcan, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) öne çekilmesiyle ilgili sorulara cevap verirken, daha önce tarihi Temmuz olarak açıklanan ancak sonrasında Haziran’a çekilen sınavla ilgili eğitimdeki çift başlılığa işaret ederek, “Bir YÖK var o çalışıyor, bir de külliyede bir grup var o çalışıyor. Bence iki grup anlaşamıyor. Sorun buradan kaynaklanıyor. Ama başka bir irade var ki onların iradelerine uymuyor” demiş.
Tesbitleri doğru. Biz tamamlayalım.
Bu gidişata daha kısa bir ifadeyle “saraya girme yarışı” diyebiliriz.
Konu yürütme/hükümetin özerk YÖK’le ilişkileri ile ilgili. Çok sancılı.
YÖK’ün eski Başkanlarından Özcan da beyanında aslında bu durumu tesbit ediyor.
YÖK’ün hepsi Erdoğan tarafından atanmış olan üyelerinin bazıları saraya giremiyor. Adeta yasaklı ya da sabıkalı gibiler.
Bu gruptakiler görüşlerini YÖK’teki toplantılarda söylüyor ve diğerlerini de haklı olarak etki altına alıyorlar. Zira sahadan getirdikleri bilgilerle kanaat açıklıyorlar.
Bu grup YÖK’ün Anayasal özerkliğini dile getirip “saray”ın onayına ihtiyaç olmadan karar alabileceklerini ve icraat yapabileceklerini iddia ediyorlar. Yürek yemişler demek ki!
Buna karşılık “bizi saray atadı, iyi geçinelim” diyen diğer bir grup var ve onlar “Bırakın şimdi özerkliği filan, saraydan onay almadan hiçbir adım atmayalım” diyorlar.
Bu ikinci grup, sarayda konuşlanmış yetkisiz gölge YÖK’ün daha imtiyazlı ve daha “saray kıymetlisi” olduğunu çok iyi görüyor ve kıymeti orada aramaya devam ediyor.
Özetle YÖK dahil saray dışı hiçbir kurulun işlemediği ve işe yaramadığı bir yeni sistem(!) içindeyiz.
Bütün bunlar DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın dünkü manşette yer alan “Yetmiş yıl önce yıkılan tek parti devleti bugün devletin tek partisi şeklinde yeniden zuhur etti” tesbitinin haklılığını teyit ediyor.
“Askıda Anayasa” döneminin dibine doğru hızla iniyoruz.
Ama bu “askıda ekmek” gibi bir şey değil. Olsa olsa “askıda sağduyu” ya da “askıda sistem” ve hatta “askıda demokrasi” anlamına geliyor.
Nasıl çıkacağımızı bulmak da yine sivil siyasetin işi. Önce teoride mevcut Anayasalı sisteme dönerek. Sonra bu sistemi içeriden makul biçime dönüştürmeye çalışıp başararak. Âcil.