12 Kasım tarihli yazımızda 10 Kasım’daki toplu saygı duruşunu eleştirmiş ve samimî Kemalist ve Atatürkçülere bazı sorular sormuştuk.
Öğrencilik yıllarından bu yana tanışıp görüştüğümüz hukukçu bir dostumuz bize şunları yazdı:
“Günaydın Ahmetçiğim, Yazdıklarının yanıtı Ahmet Hakan’ın yazısında var. Hiç kimse zorla saygı da durmuyor. Müslüman yobazlığın etkin olduğu bu dönemde bile herkes Atatürk’e saygısını gösteriyor. Said-i Nursi’nin bir talebesi olan Fethullah Gülen’in ve Onun Nur cemaatinin ülkeye açtığı zararlardan sonra senin bazı yanlışlardan ders almanı ümit ederim…”
Biz de kendisine cevap olarak şunları gönderdik:
Çok Değerli Can Dostum Kadir Kardeşim,
Yazına hemen cevap vermeyi doğru bulmadım. Yazımı biraz önce tekrar okudum ve şimdi yazmayı uygun buldum.
“Kimse zorla saygı durmuyor” “herkes Atatürk’e saygısını gösteriyor” cümlelerindeki toptancı yaklaşım üzerinde durmayacağım. Zira senin de sadece bir genelleme yapmak istediğini, atıf yaptığın A. Hakan yazısına bakarak anlayabiliyorum.
AKP iktidarında dinin ve dinî duyguların alabildiğine kötüye kullanılmasının da etkisiyle, her kesimden muhaliflerin, biraz da tepkisel bir yaklaşımla demokrasiyi geri plana atarak laiklik ve kavramına ve sanırım aslında laikliğe atıf yapmak üzere M. Kemal’e vurgu yapmalarını da elbette anlayabiliyorum.
Ben de kısmen aynı kanaatteyim: Yazılarımı geriye doğru tararsan görebilirsin. Din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan ve demokrasi ile çelişmeyen, yani “görünür dine düşmanlık” olarak uygulanmayan bir laikliği ben de benimsiyorum, Said Nursî’nin de benimsediğini düşünüyorum.
Bediüzzaman gibi demokrasinin İslâmîleştirilmesinin mümkün olduğuna inanan cumhuriyetçi dindarlar ise, tek parti döneminde “demokrasisiz laiklik” garabeti sayesinde CHP eliyle yaşatılan “devlet dini” dayatmasına karşı çıktı.
Bugün de Yeni Asya, “cemaatlere teslim olmuş devlet”e de “cemaatleri teslim almış devlet”e de karşı çıkıyor. Yayınlarımıza bakmanı tavsiye ederim.
“Said-i Nursi’nin bir talebesi olan Fethullah Gülen’in ve Onun Nur cemaatinin ülkeye açtığı zararlardan sonra senin bazı yanlışlardan ders almanı ümit ederim” cümlene gelince:
Öğrencilik yıllarımızdan itibaren sen de biliyorsun ki; demokrasinin erdemine inanan, AB değerlerine ulaşmayı kamusal bir hedef olarak gören ve hürriyetçi parlamenter sistemi benimseyen Nur Talebelerinin temsilcisi olarak elli yıldan bu yana yayınlanan Yeni Asya ve okuyucularının oluşturduğu temiz ve pak cemaat ile başka yapıları ilişkilendirmek ve bu ilişkiyi gerçek delillere dayamak mümkün değildir.
Bugün “FETÖ iddianameleri”nin bile en başında beyan edildiği üzere 1970’lerde yolunu Yeni Asya’dan ayıran bir Hocanın kendi özel tarzı ile kurup devlet ve istihbarat destekli olarak büyüttüğü yapı ile Yeni Asya ve Nur Talebeleri arasında, İslâma hizmet metoduna temas eden sosyal ve siyasî meselelere bakış yönünden hiçbir yakınlık yoktur.
Ezcümle; Nurculuk sivil bir harekettir ve devletten uzak kalmayı temel prensip olarak benimser. Senin, benim ve diğer vatan evlâdının imanını ve ahiretini kurtarmaya çalışır. Siyasete ve bürokrasiye “özel bir değer” vermez. Ancak devleti yönetenlere ve yönetmeye talip olanlara Kur’ân’ın adalet ve hürriyet dersini verir.
Bir zamanlar birilerince “bir tür Nur Hareketi” olarak gösterilmiş olan yapıya gelince, biz, zarardan–kendi şahıslarımız dahil–az çok herkesin sorumlu olduğuna inanıyoruz. Zararı azaltmak için ikaz vazifemizi de yılmadan ve elimizden geldiğince hakkıyla yapıyoruz.
Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki bu zararı azaltmanın yolu yeniden Kemalist despotizme ve hele dindar görünümlü istibdada dönmek değildir. Çare, yeniden parlamenter demokrasiyi esas alan adalet ve liyakat esaslı hürriyetçi yönetim modeline dönmektir. Bu noktada hepimiz buluşabiliriz.
Bizim teklifimiz şu: “Devlet cemaatlerin ‘içine’ karışmasın; cemaatler de devletin ‘işine’ karışmasın.” Demokrasi ortak paydası, “dayatılan Kemalizm” meselesinde de İslâm’ın kötüye kullanılmasına yol açan Siyasal İslâmcılık ve onun bir versiyonu olan Bürokratik İslâmcılık meselesinde de iyi bir çözüm anahtarı olabilir.
Ne dersin? Selâmlar. A. Battal
Gelen cevap şu:
“Ahmetçiğim, Said Nursî iyi bir insan. Çok ahlâklı, dürüst ve son derece alçakgönüllü olduğunu biliyorum. Hangi din olursa olsun din kaynaklı fikirler benim düşünceme uygun değil, ama tavsiye ettiğin kaynakları mutlaka okuyacağım. Selâmlar.”