Demokratı öldürdük başında ağlıyoruz.
***
Ne olacak bu memleketin hali?
Bir ses bekliyoruz. İsrafil’in sûr’u gibi. Üflenecek ve Demokratlar İnşallah dirilecek.
***
Nasılsınız, ne yapıyorsunuz?
“Armuda sap üzüme kulp” takan Allah’a isyan edip Demokratlıkta sizi yalnız bırakmıştık, şimdi hayıf çekiyoruz.
***
Nasılsınız, nelerle meşgulsünüz?
Yüzümüz kızardı, dilimiz de şişti, cevap bile veremiyoruz.
***
Nasılız, ne yapıyoruz?
“Oh olsun, siz bunları hak etmiştiniz” demiyoruz elbet. Biz yine Sakarya’yı uyandırmaya çalışıyoruz.
O Sakarya ki zor akar hep.
O Sakarya ki Sakallıların Sakarya’sı değil. Demokratların Sakarya’sıdır.
O Sakarya munis antidemokrat Abdullah Gül’ün Kayseri’si değil. Demokratların Kayseri’si.
O Sakarya, özgül ağırlıksız Bülent Arınç’ın Manisa’sı değil. Demokratların Manisa’sı.
O Sakarya, darbe taraftarı sakallı hocaların Erzurum’u değil. Demokratların Erzurum’u.
Yazının burasında biz de şaştık. Saydığımız dört vilayet, Paralel soruşturmalarıyla bilhassa sarsılıyor. Neden acaba?
Acaba birileri, hak etmedikleri halde bu şehirlerle anılan o siyasî-dinî kişiliklerin zaten zayıf olan karizmasını iyice çizmeye mi çalışıyor?
Neyse, biz saymaya devam edebiliriz.
Ama gerek yok.
Biz genel çağrı yapalım kâfi:
Yeter artık, çok süründün, ayağa kalk Demokrat Sakarya!
Sakarya; sırtına binip köprüyü geçmeye niyet eden ve geçinceye kadar ayıya dayı demeye ahdeden “ikiyüz”lüleri alma sırtına.
Onlar sana diz çöktürdü.
Onlar seni süründürüyor.
Uzak dur onlardan, akma yanlarına. Yakın bile görünme.
Tam bir ihlâsla tövbe eder ve onlar sana gelirse gönlünü aç ey Sakarya. Ama ihanet ederlerse sana, boğ onların ihanetini.
Şaşkın dostlarına gelince…
Kovala onları o içinde ağladıkları mezarlıktan. “Ben orada değilim, milletimin kalbindeyim, çıkarın beni buradan” diyerek!