“Bakın gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar. Çoğu otuzu aşkın evleniyor ya da evde kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya! Devlet babadan bahsediyor muyuz? Onun da başında Erdoğan var mı? Var. Ben de şu anda tavsiye ediyorum.”
Böylece Erdoğan “devlet adına” diyerek “baba”lığının gereğini yapıp gençlere evlenmeyi tavsiye etmiş. Belki güzel de etmiş.
Ama gençler bu tavsiyeyi nasıl ve ne kadar tutabilir o meçhul.
Zira genç işsizlik oranı gittikçe yükseliyor. Bunu görmek için göz gerekmiyor.
Zira gençlerin Türkiye’de yaşama isteği gittikçe azalıyor. Bunun doğruluğunu merak eden varsa çevresindeki on gençle anket yapması yeter.
Eğer Erdoğan kendisini gerçekten “baba” olarak görmek istiyorsa önce bir “jest” yapsın. Meselâ öz çocuklarının servetini ellerinden alıp bekârlara dağıtsın veya onları bu parayla evlendirsin ki sözleri makbul sayılabilsin.
Yok eğer Erdoğan illa devleti baba olarak görmek istiyorsa bu kere de “ana” meselesi gündeme gelir.
Öyle ya… anası oğlunun evleneceği kızı bulacak ki baba da düğünü yapsın.
Fertlere “sosyal ana”lık yapacak sivil toplum kuruluşlarını güçlendirmek lâzım ki gençler her anlamda desteklenebilsin. Oysa bilhassa bu konuda görev alması gereken dinî cemaatler can çekişiyor.
Ama daha önemlisi şu:
Gençler aile müessesesinin kıymetini bilemiyorlar.
Bilseler de bilhassa boşanma ve nafaka ile ilgili yalan yanlış bilgiler ve dedikodular gençleri olumsuz etkiliyor.
Acaba üniversite öğrencilerine zorunlu ders olarak “eş seçimi ve aile geçimi” dersi mi konulsa? diye aklımıza geliyor.
Bir de şu var:
Kolay kurulan kolay yıkılıyor. Bir zamanlar, ev kurmak, çeyiz dizmek zordu, evlilik müessesesi kıymetliydi. İnsanlar kurulu düzeni kolaylıkla gözden çıkarmıyorlardı.
Şimdilerde evlenmek ve ev kurmak kolaylaştı, ama ailenin değeri düştü. “Bozalım, yenisini kurarız” diyenler çoğaldı. Kolay boşanma insanları evlilikten ürküttü ve aileye karşı soğuttu.
Çevremizdeki bekârlara baktığımızda gördüklerimiz bunlar. Keşke “Babaların kralı” da görse!