Bayram akşamı İstiklâl Marşı ile 10. Yıl Marşı’nın yarışması biçiminde geçti.
Gündüzü de bayrak hususunda eskiden de var olanı yeniden gösterdi:
- Bayrağı olmayanlar ve dolayısıyla takmayanlar ve takamayanlar.
- Takmayı düşünmediği için bayrağı olmayanlar.
- Bayrak takanlar.
- M. Kemal’li bayrak takanlar.
Bu M. Kemal’li bayrak işi aslında Bayrak Kanunu’na aykırı.
Biz de defalarca yazdık. Kanuna aykırı olmasa da böyle bir birleştirme doğru değil.
Sebebi basit. Bakmayın renginin kırmızı beyaz olduğuna, sarı kırmızı da sarı lacivert de seçilmiş olabilirdi. Önemli olan rengi değil bayrak olmasıdır. Bu anlamda baktığımızda bayrak renksiz ve ideolojisizdir. Bu sebeple olabildiğince birleştiricidir, kıymetlidir ve bir millet için ortak değerdir. Bu sebeple normal şartlarda kimseye rahatsızlık vermez.
Oysa kim tarihte ne kadar önemli iş yaptığına inanırsa inansın M. Kemal neticede bir şahıstır ve fikirleri, eylemleri ve ideolojileri vardır. Herkes beğenmeyebilir, beğenmesi de gerekmez. Hele beğenmeye zorlamak abestir, bizi Kuzey Kore yapar.
Bu sebeple M. Kemal’li bayrak bir problemdir. “Dileyen yapar dileyen yapmaz” diyebilirsiniz, ama öyle olmuyor ve bu problem büyüyor.
Seyfettin Hocam Perşembe günkü tweet’ini özellikle haber verdi. Şöyleydi:
“Bugün, en dindar bilinen gazetelerin sürmanşetlerinde yer alan resim, bana Bediüzzaman’ın Eşref Edip’e söylediği aşağıdaki ifâdeleri düşündürdü. Bir de, ‘BU NE HÂL!’ diye manşet atıyor içlerinden biri. Okuyucularınız size bunu sormazsa yazık!”
Böylece konudan haberdar olduk ve gördük ki:
23 Nisan günü bir kısım gazetelerin en üstlerinde (sürmanşette) bir cep telefonu şirketinin reklâmı niteliğinde bir fotoğraf var. Sırtında bayrak sarılı bir çocuk fotoğrafı ve “evdebayramvar” yazısı. Ama bayrak M. Kemal’li bayrak.
Bu reklâmı yayınlayan gazeteler şunlar:
Aydınlık, Yeni Şafak, Türkiye, Akit, Akşam, Diriliş Postası, Milat, Cumhuriyet, Anayurt, Yeni Mesaj, Dünya, Türkgün, Millî Gazete, Yeni Birlik ve diğerleri.
Belki teklif edilmediği için belki de teklifi kabul etmediği için yayınlamayanlar da şunlar:
Birgün, Karar, Yenisöz, Sözcü, Doğruhaber, Günboyu, Dokuzsütun, Yeniçağ ve diğerleri.
(Asla yayınlamayacak olan gazete zaten belli.)
“Ne var bunda, tercih meselesi” diyebilirsiniz. Ama bu tercih paraya bağlı ve para da bir tür tekelden çıkan para olunca pek de öyle olmuyor. Bir de M. Kemal meselesinde Türkiye’nin geldiği yeri göstermesi açısından ilginç.