Son yazımızı şu cümlelerle bitirdik: “Türkiye’nin demokrasiye ve Demokratlara ihtiyacı var. Önce AKP’yi makul biçimde muhalefete düşürmek için ve sonra da Demokratların iktidarı ile Türkiye’nin ve İslâm Dünyası’nın önünü açmak için.”
Önceki gün siyasetten anladığını düşündüğümüz bir dostumuzla hususî olarak biraz sohbet edip bu konuyu da konuştuk. Başlık da bu sohbetten ilhamen geldi.
Önce gençler için “bir bilen”in hikâyesi:
12 Eylül 1980 darbesinden sonra ihtilâlciler asıl hedeflerini yavaş yavaş açık ettiler. Kasvetli hava ve zulümler gittikçe arttı. Eski siyasetçilere geçici yasaklar 1982 Anayasası ile kalıcı yasaklara döndü.
Evren ve Daltonlar siyasî yasaklarla ve icazetli/güdümlü demokrasi(!) eliyle siyaseti kendilerince yeniden dizayn ettiler. Turgut Özal’a sağcı muhalefet, Necdet Calp’e solcu muhalefet ve Turgut Sunalp’e de merkez ve iktidar adayı partilerini kurdurdular. (“Dört eğilimi birleştireceğim” diyen Özal ANAP ise kendi oyununu kurdu ve önceki patronu Demirel’e yaptığı gibi sonraki patronu Evren’e de çelme takıp Kasım 1983’te iktidar oldu, o ayrı mesele.).
İktidardan darbe ile devrilmiş olan Adalet Partisi’nin lideri Demirel bu gidişat üzerine müthiş bir mücadeleye girişti.
Siyaset yapması yasaktı. Adı gazetelerde geçemiyordu. Ama Nazlı Ilıcak Tercüman’daki köşesinde bir bilge adamdan bahsetmeye başladı:
“Bir Bilen’e sordum, şöyle dedi, böyle dedi…”
İşte siyasetin o bilge adamı merhum Demirel’di.
Diri diri gömüldüğü yasaklılar mezarını tırnağıyla kazıp çıktı. Yasakları referanduma götürüp kaldırttı.
Siyaseti zeminine oturttu. Darbeli demokrasiyi darbeden temizledi. Anayasa’yı ele aldı ve kısmen de olsa değiştirmeye muvaffak oldu. (Elbette her siyasetçi gibi yanlışları da oldu, beğenilmeyen yönleri de. Meselâ başörtüsü yasağı ve 28 Şubat Süreci hususunda Yeni Asya ile yolları ayrıldı.).
Emr-i Hak vaki olduğunda Demirel rahattı, en azından ahirki âleme itibarıyla göçtü.
Sağlığında ona “Ergenekon’un bir numarası” muamelesi yapanların çoğu şimdi süt dökmüş kedi.
Bugüne gelince:
Siyasetteki tıkanıklığı yine siyaset açacak. Şartlar kısmen farklı. Bu yeni devirde anti demokrat siyasetle mücadelenin yöntemi ve dinamikleri de elbette farklı.
Ama bize “yeni bir bilen” lâzım. Ya da yeni “bir bilenler ekibi”.
Milliyetçiliklerden ve dinciliklerden yana mazisi temiz, gayretli, fedakâr “bilge Demokrat”lar, nerelerdesiniz?
Çıkın meydana. Gündüz vakti mum yaktırmayın millete!